AHMET KEMAL GENÇ | İNCELEME
Ankara’dan kalkan Libya’nın üst düzey askeri personelini taşıyan özel jetin yine Başkent yakınlarında havada infilak ederek düşmesi, akıllara şüpheli başka olayları da getirdi. Geçen ay Gürcistan’da yaşanan uçak kazası, Türkiye’nin farklı bölgelerinde düşen İHA’lar, Karadeniz’de bombalanan Türk gemileri… Tek tek bakıldığında teknik sorunlar ya da tesadüf gibi görünen bu gelişmeler bir arada değerlendirildiğinde, Türkiye’nin son dönemde giderek artan ve çok yönlü bir jeopolitik baskı altında olduğunu gösteriyor.
Türkiye, Amerika, Avrupa ve İngiltere ile ilişkilerini onarma ve derinleştirme arayışına girdikçe, dış politikada kaçınılmaz bir gerilim alanına sürükleniyor. Bu yöneliş, Ankara’yı bir yandan Rusya ile daha açık bir karşıtlık zeminine iterken, diğer yandan Suriye sahasında ve Akdenizde İsrail’in bölgesel hesaplarıyla doğrudan karşı karşıya getiriyor.
Bütün bunlar tesadüf olabir mi?
Türkiye son haftalarda, yalnızca diplomatik değil güvenlik açısından da olağan dışı bir yoğunluk yaşıyor. Farklı bölgelerde düşen ya da düşürülen insansız hava araçları, bunlardan birinin Rusya bağlantılı olduğunun açıklanması ve Türk F-16’ları tarafından vurulması; kırsal alanlarda köylüler tarafından bulunan başka İHA’lar…
Bu gelişmeler yaşanırken Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Şam’da katıldığı basın toplantısının kendisinin bilgisi dışında aniden bitirilmesi… Aynı dönemde Ukrayna limanlarına yönelik saldırılarda Türk gemilerinin zarar görmesi… Karadeniz’deki kırılgan denge bir kez daha gündemde… Bu arada TBMM, Türk askerinin Libya’daki görev süresini iki yıl daha uzattı.
Tam bu sürecin ortasında, Libya Genelkurmay Başkanı’nı ve üst düzey askeri heyeti taşıyan özel jet Ankara’dan kalktıktan kısa süre sonra düşmesi, olayların birbirinden bağımsız okunmasını zorlaştırdı.
Kaza gecesi ve ilk bulgular
Libya Genelkurmay Başkanı Muhammed Ali el-Hattat, Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Mahmud el-Askeri ve beraberindeki heyet, Türkiye’nin resmi davetlisi olarak Ankara’daydı. Akşam saatlerinde Esenboğa Havalimanı’ndan Trablus’a gitmek üzere havalanan uçak, kısa süre sonra acil durum bildirimi yaptı. Ardından radar teması kesildi. Uçak, Ankara’nın Haymana ilçesi yakınlarında düştü. Uçakta bulunan sekiz kişinin tamamı hayatını kaybetti.
İlk resmi açıklamalarda kazanın nedeni “teknik arıza”, daha sonra özellikle “elektrik arızası” olarak duyuruldu. Hem Türkiye hem Libya tarafı, ön bulguların kazaya işaret ettiğini açıkladı. Ancak kamuoyundaki şüpheler giderilemedi. MHP lideri Devlet Bahçeli, Türkiye ile Libya arasındaki ilişkilerin yakınlaştığı bir dönemde böyle bir olayın yaşanmasının hem düşündürücü hem de acı verici olduğunu söyledi.
Eldeki verilere göre jet saat 20.10’da Ankara’dan kalkıyor, yaklaşık 8–10 dakika içinde 32 bin fit irtifaya ulaşıyor ve bu noktada saat sorun bildiriyor. Bu irtifa ve süre, sorunun kalkışta değil, uçuş normale girdikten sonra yaşandığını gösteriyor. En olası senaryoya göre uçak, arıza sonrası geri dönmeye çalışıyor, alçalarak ve hızını düşürerek Esenboğa’ya yöneliyor; ancak havalimanına ulaşamadan düşüyor.
Ancak burada bir zaman çelişkisi var. İçişleri Bakanı, uçakla irtibatın 20.52’de kesildiğini söylerken, sosyal medyaya yansıyan görüntülerde uçağın 20.44’te havada infilak ettiği iddia ediliyor. Eğer uçak 20.44’te infilak ettiyse, 20.52’ye kadar nasıl irtibat sürdürüldü? Bu teknik olarak mümkün mü?
Ayrıca enkazın geniş bir alana yayılması, uçağın havada infilak etmiş/dağılmış olma ihtimalini güçlendiriyor. Teknik bir arızadan dolayı jet havada infilak etmiş olabilir mi? Bilemiyoruz; elimizde bu soruya kesin olarak ‘Evet’ ya da ‘Hayır’ diyebilecek bilgi yok! Bu nedenle kazayı “basit bir teknik arıza” olarak açıklamak şimdilik ikna edici görünmüyor.
Kazanın zamanlaması da ilginç… Türkiye’nin aynı anda Suriye, Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Libya dosyalarında hassas dengelerle hareket ettiği bir dönemde yaşandı. Bahçeli de muhtemelen buna dikkat çekiyor… Bu uçak, Libya’daki askeri yapının en üst düzey isimlerini taşıyordu ve Türkiye’nin Libya politikasının kritik bir evresinde düştü.
Libya dosyası neden Ankara için kritik?
Libya, 2011’den bu yana fiilen ikiye bölünmüş durumda. Batıda Trablus merkezli, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan hükümet; doğuda ise General Halife Hafter’in kontrolündeki askeri yapı. Türkiye, 2019’da Trablus hükümetine askeri destek verdi. Bu destek, Trablus’un düşmesini engelledi. Aynı yıl imzalanan Deniz Yetki Alanları Anlaşması ise Libya’yı Türkiye açısından Doğu Akdeniz’in merkez ülkelerinden biri haline getirdi.
Bu anlaşma, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki tezlerini doğrudan boşa düşüren stratejik bir hamleydi. Ancak Libya’daki Temsilciler Meclisi tarafından onaylanmadığı için hukuki zemini hâlâ tartışmalı. Bu nedenle Ankara, son yıllarda yalnızca Trablus’la değil, Libya’nın doğusundaki aktörlerle de temas kurmaya başladı. Amaç, deniz yetki alanları denkleminde daha geniş bir meşruiyet alanı oluşturmak.
Libya Genelkurmay Başkanı’nın Ankara ziyareti, TBMM’nin Libya tezkeresini uzatmasından bir gün sonra gerçekleşti. Aynı günlerde İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs arasında Doğu Akdeniz’de askeri işbirliğini derinleştiren adımlar atıldı.
Kudüs’te yapılan zirvede deniz güvenliği, kritik altyapıların korunması ve ortak askeri kapasite başlıkları ele alındı. Hemen ardından Lefkoşa’da askeri yetkililer düzeyinde somut işbirliği programları imzalandı. Bu gelişmeler, Türkiye’nin Libya üzerinden Doğu Akdeniz’de kurmaya çalıştığı dengeyle doğrudan bağlantılıdır.
Teknik kaza mı, güvenlik zafiyeti mi?
Bugün için ‘kesin olarak sabotaj’ demek mümkün değil. Ancak “sıradan bir teknik arıza” deyip geçmek de kolay değil. Cevaplanması gereken sorular var…
Bir diğer tartışma başlığı ise güvenlik. Bu kadar kritik bir askeri heyetin, kiralık ve sicili tartışmalı bir özel uçakla seyahat etmesi ciddi bir soru işareti olarak tartışma konusu. Üstelik uçak Türkiye’nin hava sahasında düştü ve heyet Ankara’nın resmi davetlisiydi. Bu durum, sorumluluğun yalnızca Libya tarafına ait olmadığına dair yorumları arttırıyor.
Bu olay, tek başına bir uçak kazası değil. Türkiye’nin, Suriye ve Libya’da kalıcı olma iradesinin, Doğu Akdeniz’de kurmaya çalıştığı jeopolitik dengenin, aynı anda birden fazla cephede sınandığı bir dönemin özeti…
Jetin kara kutusu bulundu. Kara kutudan çıkacak veriler tabiki önemli ama asıl tablo önümüzdeki aylarda netleşecek. Doğu Akdeniz’de atılacak adımlar, Suriye ve Libya’daki dengeler ve Türkiye’nin karşı karşıya olduğu baskıların seyri, bu kazanın nasıl hatırlanacağını da belirleyecek.
Uçak öyle ya da böyle düştü. Ama mücadele çok daha yüksekte ve çok daha geniş bir alanda devam ediyor…
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

![Tr724 [Haber Merkezi]](https://serbestgorus.com/wp-content/uploads/2025/12/Belcikada-Noel-sofrasinda-diyalog-mesaji-Cesaretle-umudu-secelim-360x180.jpeg)






































