AHMET KURUCAN | YORUM
Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Gaziantep’teki “Türkiye Uluslararası İslam, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi”ne (eski adıyla Zirve Üniversitesi) rektör olarak atanmış. Bu yazıda kendisine bazı sorular yönelteceğim.
Bu üniversite, 15 Temmuz kumpas askeri darbe kalkışması sonrasında KHK ile kapatılmış, devlete devredilmiş, sahipleri “terörist” ilan edilmiş; hocaları ya zindana atılmış ya da sürgüne gönderilmiş bir üniversitedir. Adı da Zirve Üniversitesi idi. Bana sorarsanız, artık o bina —emsali onlarca üniversite ve yüzlerce lise binası gibi sıradan bir eğitim kurumu değil— bir suç mahallidir. Adına “Türkiye Uluslararası İslam, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi” de deseniz, üzerine altın harflerle “ilim”, “bilim” ve “teknoloji” yazsanız da, orası gasp edilmiş bir binadır ve Mehmet Görmez bugün o binanın rektörüdür.
Sayın Görmez’e ilk sorum şudur: Hadis alanında çalışmış bir ilim adamına fıkhî bir soru sormamda mahzur görmüyorum. Zaten bu, İmam Hatip Lisesi seviyesinde bilinen temel bir meseledir:
Gasp edilmiş mal üzerinde tasarruf caiz midir? Hangi mezhep, hangi fakih buna cevaz vermektedir?
Fıkhı bir kenara bırakalım, ahlakî ve vicdanî düzlemde soralım: Hangi ahlak öğretisinde, zulmün mekânı hizmet alanına dönüşür? Bunu hangi insan, hangi vicdan, gönül rahatlığıyla kabullenebilir?
Sayın Görmez…
Diyanet İşleri başkan yardımcılığınız döneminde Kutlu Doğum programları için New York ve New Jersey’e geldiğinizde teşehhüd miktarı da olsa oturup konuşmuşluğumuz, çay-kahve içmişliğimiz var. Doktora teziniz başta olmak üzere yayınlanmış kitaplarınızı ve makalelerinizi okudum. YouTube üzerinden bir çok programınızı izledim. Ben iki ‘Mehmet Görmez’ tanıdım: 15 Temmuz öncesi ve sonrası. Ama 15 Temmuz’dan sonra tanıdığım Mehmet Görmez, öncekinden çok farklıydı…
Ne yazık ki 15 Temmuz sonrası rejimin o sihirli dört harflik jargonunu benimseyen; ülkenin yarım asırlık toplumsal-dinî bir hareketini, milyonlarca insanı, on binlerce ilim adamını, öğretmeni, akademisyeni, ev hanımını kolayca ‘şeytanlaştıran’ bir Mehmet Görmez çıktı karşımıza. Ve o Mehmet Görmez şimdi Zirve Üniversitesi binasının rektörü. Dikkat edin üniversitenin değil, bugün o gasbedilmiş binada açılan başka bir üniversitenin.
Umarım rektörlük yapacağınız o Zirve Üniversitesi binasına her girişinizde, o binanın yapımına bağış yapan ve siz de Gaziantepli olduğunuz için çoklarını tanıdığınız hayırsever iş insanlarının alın terini hatırlarsınız!
Umarım, o binada kaldığınız her saniye ve salise başkanlığını yaptığınız kurumun raporlarında ve televizyon–gazete röportajlarında “terörist” diye mahkûm ettiğiniz, sizinle aynı kürsüyü paylaşmış akademisyen meslektaşlarınız aklınıza gelir.
Umarım cezaevlerinde ömürleri tüketilen kadınlar, hapishane koğuşlarında büyüyen bebekler ve çocuklar, Türkiye’de sosyal ölüme terk edilmiş Müslümanlar, Almanya ve benzeri demokratik ülkelerde hayata sıfırdan tutunmaya çalışan öğretmenler, genç yaşta bu zulüm sürecinin mağduru olarak hayatını kaybeden ve bugün mezarda yatan insanların siluetleriyle başbaşa kalırsınız.
Şu sözlerle bitiriyorum: Gasp edilmiş bir üniversitede verilen her ders, zulmün akademik makyajıdır. Bunun vebali ağırdır. Hem bu dünyada hem de ötede…
Vicdanınız rahat olmasın. Zaten inanıyorsanız ve düşünüyorsanız, olamaz da…
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































