İnsan Hakları Haftası kapsamında Arrested Lawyers Initiative (Tutuklu Avukatlar İnisiyatifi), uluslararası insan hakları camiasında önemli bir isim olan Nils Muižnieks ile özel bir röportaj gerçekleştirdi.
2012-2018 yılları arasında Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri, 2020-2024 arasında ise Amnesty International Avrupa Bölge Direktörü olarak görev yapan Muižnieks, halihazırda Birleşmiş Milletler Belarus Özel Raportörü olarak çalışıyor.
Muižnieks, Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamaması karşısında Avrupa Konseyi’nin bazı organlarının yetersiz kaldığını söyledi:
“Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının Ankara tarafından sıklıkla görmezden gelindiğini görüyoruz. Benim eski Komiser olarak edindiğim tecrübeye dayanarak, Avrupa Konseyi’nin içerisinde farklı mekanizmalara bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Bazılarının Türkiye nezdinde daha fazla kredibilitesi var. Komiserlik, en azından benim dönemimde ve sonrasında da, insan hakları ihlallerini açıkça dile getirip Türkiye’yi değerlerine uymaya çağırma konusunda oldukça sesli oldu. Parlamenter Meclisi zaman zaman iyi iş çıkardı, fakat tutarlı değildi. İzleme mekanizmaları da göreceli olarak iyi iş gördü. Ancak Avrupa Konseyi’nin yetersiz kaldığı yer, Bakanlar Komitesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesidir. Mahkeme ve Bakanlar Komitesi uzun yıllar boyunca Türkiye konusunda sınıfta kaldı.”
Muižnieks, darbeler, ağır insan hakları ihlalleri, yargının siyasallaşması, olağanüstü hal uygulamaları ve muhalefetin kriminalize edilmesi gibi süreçlere rağmen Türkiye’nin “iyi durumda bir üye” gibi muamele görmeye devam ettiğini vurguladı.
“Mahkeme genel eğilimi görmek istemedi”
AİHM’nin yaklaşımını da eleştiren eski Komiser, “Mahkeme bireysel ihlalleri tespit etti ama daha geniş modeli, sistematik eğilimi görmek istemedi ve bunu açıkça söylemedi” dedi. Muižnieks, Mahkeme içinde daha aktivist, daha hızlı ve daha cesur bir tutum çağrısı yapanların haklı olduğunu belirtti ve AİHM yargıcı Darian Pavli’nin son dönemde yaptığı benzer çağrıya atıfta bulundu.
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nin ise elindeki en güçlü araçlardan biri olan Madde 52 (yazılı açıklama talebi) mekanizmasını hiçbir zaman Türkiye için kullanmadığını hatırlatan Muižnieks, “Bu ironik bir durum. Kredibiliteyi artırmak için hala çok alan var” değerlendirmesinde bulundu. Muižnieks, Parlamenterler Meclisi’nin de daha fazlasını yapması gerektiğini belirtti.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































