ANKARA – İktidarın Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin toplumsallaşmasının önüne geçtiğini belirten DEM Parti’li Tayip Temel, iktidarın CHP’yi masadan kaldırmaya çalıştığını ve bu durumun da sürecin toplumsallaşmasını engellediğini söyledi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emek Partisi (EMEP), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun (SMF) “Demokrasi ve Barış İçin Buluşuyoruz, Mücadelenin Olanaklarını Konuşuyoruz” başlığıyla düzenlediği çalıştay ikinci gününde devam ediyor. Ankara Makine Mühendisleri Odası Eğitim ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen çalıştayın oturumunda, “Temsil ve demokrasi krizinin aşıldığı yeni bir demokrasi ve mücadelenin olanakları” başlığı tartışıldı. Oturumda söz alan CHP Milletvekilli Okan Onur Konuralp, Meclis’te muhalif siyasi partilerin bazı kanun tekliflerinde ortaklaştığını ve bu durumun önemli olduğunu, daha önce benzer durumların az yaşadığını söyledi. Konuralp, “Birbirini dinlemeyen siyasi partiler bir araya gelip konuşuyor. Yine süreç nedeniyle bir araya gelen siyasi partileri de bunlara örnek verebiliriz. Asgari müştereklerde buluşarak bir araya gelmeyiz. Türkiye çok zor durumdan geçiyor; ama bizi umutlandıran bir süreçten de geçiyoruz. 20’nci Yüzyıl’da bir soruna dair bir süreç var. Ama aynı zamanda CHP’ye yönelik gayri hukuki bir saldırı da var. Birlikte direniyoruz. Bu saldırıya karşı bize destek veren dostlarımızı da tanıyoruz. Bu bir yönüyle çok daha iyi” ifadelerini kullandı.
‘CUMHURİYETİ DEMOKRASİ İLE TAÇLANDIRMAMIZ LAZIM’
Zor dönemlerde muhalif kesimlerin bir arada durması ve birlikte mücadele etmesi gerektiğini dile getiren Konuralp, “Bu zamana kadar birbirimize çok dokunmadık. Sözlerimiz birbirine çok ulaşmadı. Geldiğimizde nokta, 2019’da İstanbul’da bir başarı kazanılmış ise doğan birlikten doğdu. Herkesin sesinin, sözünün çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Demokrat olduğunu düşünen herkesin birlikteliğinden, yeni bir Türkiye ve geleceğini inşa etmek gerekiyor. Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmanın hepimize iyi geleceğini bilmemiz gerekiyor” diye konuştu.
‘HEPİMİZE İYİ GELECEK’
Konuralp, “Çok sert bir vadiden geçiyoruz; ama birlikte olursak çok güzel bir ovaya inebiliriz. Birbirimizi geçmişten beri dinlediğimiz için çözebiliriz. Devam eden barış sürecinin de toplumun büyük bir kesiminin içine de sinmesi ve çözülmesi durumda hepimizi mutlu edeceğine inanıyorum. Sürece dair güven az, iktidar bu konuda geri duruyor. Bu güveni artırmamız lazım. Barış için mücadele edebilmek önemlidir. Zor olan barışını kurmaktır. Biz hepimiz bu barışı inşa etmeye bazen İbrahim’in karıncası gibi katkı vermeye çalışmamız lazım. Umarım bu barış menzile ulaştığı zaman hepimize iyi gelecek” diye belirtti.
‘TABULARI YIKAN ÖCALAN LİDERLİĞİDİR’
Daha sonra söz alan DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, çalıştayda yer alan siyasi parti, sivil toplum örgütlerinin çeşitliliğine dikkat çekerek, bu durumun kendi başına çok önemli olduğunu söyledi. Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne değinen Temel, “Biliyorsunuz sürecin aktörü, esas yürütücüsü en azından Kürtler, Kürt siyasi hareketi açısından Abdullah Öcalan’dır” dedi.
Abdullah Öcalan’ın çatışmaları 1993’ten beri bitirmeye çalıştığına değinen Temel, “Bu bir toplum, ülke açısından durumu anlamak açısından önemli bir husus. İmkan bulsa 32 yıl önce savaş ve çatışmayı bitirmeyi isteyen bir Öcalan gerçeğinden söz ediyoruz. Peki, neden sürdü? Neden 32 yıl fazladan sürdü? Elbette birçok sebebi var. Barış liderliğini yapmak, tabuları yıkmak ile mümkün. Yerleşik ve alışılagelmiş tabuları yıkmadan barış öncülüğü, liderliği yapılamaz. Bir mücadelede yenme ve yenilme denklemi içinde bir yol kat etmediğinizde toplum çürüme tehlikesi yaşar. Artık orada ortaya çıkması gereken mesele; yerleşik olan ve o süreçlerin büyük tahribata yol açan tabuları yıkmak ile işe başlamak olmalıdır. Tabuları yıkmanın liderliğini, bu gün Öcalan yapıyor. Tabuları nasıl yıkıyor? Yeri geliyor hiçbir yerleşik tabuya teslim olmuyor. Sürece şair birçok yanlış ve yanılgılı tespit olduğu için bunları söyleme gereği duyuyorum. Devrimci olmak da devrimci önderliğinin de karakteri tabuları yıkmaktır” şeklinde konuştu.
‘SÜREÇ MUHALEFETE MUAZZAM İMKANLAR SUNUYOR’
Sürecin bir anlamda alışkanlıklara ve tabulara müdahale süreci olarak gördüğünü belirten Temel, şöyle devam etti: “Bu süreç iktidara can suyu taşıyan bir süreç değil. Böyle bir yaklaşım çok yanılgılı bir yaklaşım olur. Öcalan 27 Şubat’tan beri her iki tarafın ön yargı ve yerleşik algılarının aşılması için ne kadar büyük bir mücadele yürüttüğünü DEM Parti olarak biliyoruz. Demokratik bir toplumun inşası için Kürt siyasi hareketi mücadele yöntemi değiştiriyor. Bu mücadeleyi terk etmek anlamına gelmiyor. Türkiye’deki demokrasi güçlerine bu süreç muazzam bir imkan sunuyor. Birbirimize karşı oluşan tabulara karşı da çok büyük imkanlar da sunuyor.”
İKTİDAR NEDEN TOPLUMSALLAŞMASINI İSTEMİYOR?
İktidarın Kürt siyasi hareketini ve muhalefetleri her zaman tasfiye etmek istediğini ifade eden Temel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her zaman ister. Bunu hep ister. Her yerde bu böyledir. Devlet dediğimiz şey kendisine karşı olan demokrasi güçlerini, muhalefet olabilir hiç karşı tarafından olan birinin güçlenmesini ister mi? Zaten karşı tarafı güçlendirmeyi istemesi iktidarın karakterine ters, bu tahammüllü de değil. Ayrıca AKP sürecin toplumsallaşmasına niye karşı? AKP neden Abdullah Öcalan başta olmak üzere Kürt siyasi hareketinin kendini topluma anlatmak kanalını kapatmasında niçin ısrarcı? Neden süreci tüm topluma kapatıyor? Israrla neden CHP’yi masadan kaldırmaya çalışıyor? Sol sosyalistlerin güven duymalarının önüne geçmek istiyor? Bir sebebi var; çünkü bu süreç toplumsallaşırsa iktidarın istediği bir şey değil. Bu yüzden önüne geçmek istiyor. Bu süreç beni besler, beni büyütür ve toplum üstünde bir hegemonya kurmama neden olur diyemiyor. Bu süreç esas olarak dinamikleri toplumu işaret ediyor. Toplumsal güçlerin hareket etmesine işaret ediyor. Demokrasi güçlerinin birlikte daha birlik bir zemini yakalamasını ön görüyor.”
İKTİDAR CHP’Yİ MASADAN KALDIRMAK İSTİYOR
Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerde bunu anladıklarını belirten Temel, ayrıca CHP’ye yönelik operasyonlara da işaret etti. Temel, şunları kaydetti: “Bu süreç, bu operasyonlarla CHP’yi masadan kaldırma ve bu faturayı CHP’ye muhalefete kesme sürecidir. Toplumsallaşmasının önüne geçmenin başka nedeni daha var. Süreç, toplumsallaşırsa geri dönüşü çok kolay değil. Toplumca beslenen bir perspektif sonrası iktidarın masayı istediği zaman devirebileceği bir olanağı elinden de almış oluyorsunuz. Bu rejimin karakterini benimsemeler için bu süreç bir mücadele sürecidir. Kürt siyasi hareketi, liderliği ne istiyor? Gerçekten toplumun, Kürtler başta olmak üzere toplumsal muhalefetin silah, çatışma zeminini terk ettiği, varlığını, örgütlülük zemini özgürce kullanabileceği bir zemin istiyor. Bu sürece sahip çıkmak Türkiye demokrasisine sahip çıkmaktır. Bu sürece sahip çıkmak ölümü, savaşa karşı çıkmaktır. Bu sürece sahip çıkmak barışa sahip çıkmaktır.”
‘HESAPLAŞMALIYIZ’
SMF adına söz alan Mahir Gürz, kapitalizmin de devrimci yapıların da bir kriz içinde olduğunu, bunun kabul edilip çözümler üretilmesi gerektiğini söyledi. Sosyalistlerin de birbirini ötelediğini, bu durumun kutuplaştırmalara yol açtığına işaret eden Gürz, şunları dile getirdi: “Ezilenlerin birliğini savunmak zorundayız. Perspektifi buradan kurmadığımız için niyetlerden bağımsız bir şekilde toplumsal mücadele dinamiklerini parçalayan, bölen veya böylesi bir zeminin oluşmasını biz de besliyoruz. Bunlarla da hesaplaşmalıyız. Bizler özneyiz, özne, nesne, amaç ve araç bizde çorbaya döndü. Alak bulak oldu. Yaşadığımız bu tarihsel kesitte ideolojik, teorik anlamda yaşadığımız kriz halinin, gerilemenin de bir sonucudur.”
‘BİRLİKTE CEVAP OLMAK LAZIM’
Hedefi berraklaştırmak ve o hedefe ulaşabilmek için güncelin içerisinden nelerin yapılabileceğine odaklanmak için birlikte cevap oluşturmak gerektiğini belirten TÖP Adına konuşan Juliana Gözeli, ülke tarihinin en derin siyasal ve toplumsal krizinin yaşandığını belirtti. Juliana Gözeli, “Bu kriz sadece yaşadığımız şeylerin ağırlığından değil ya da iktidarın yapamadığı zorlandıklarından da değil. Aslında Gramsci’nin söylediği gibi eski olan devam edemiyor. Ama yeni olan da doğamıyor. İşte bu doğumu engellemeye çalışıyor iktidarlar. Sadece Erdoğan değil, bireysel tercihlerin belirlediği bir pozisyonda değiliz. Bir ideolojik sapma da değil; çünkü kapitalizm kriz içerisinde ve bu krizi çözebilmek için halkı daha da düşkünleştirmek, talanı daha da arttırmak gerekiyor. İşte biz bu sürecin içerisindeyiz.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































