CUMALİ ÖNAL | ANALİZ
Irak’ta Salı günü yapılan parlamento seçimleri, beklendiği gibi Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani liderliğindeki “İmar ve Kalkınma İttifakı”nın birinci parti çıkmasıyla sonuçlandı. Sudani’nin Mayıs ayında oluşturduğu ittifakın 50 civarında sandalye kazanması bekleniyor.
Seçimde ikinci sırayı, 30 milletvekiliyle eski Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi liderliğindeki Takaddüm Partisi’nin bir sandalye önünde İran yanlısı eski başbakan Nuri el-Maliki liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu aldı.
Şimdi gözler, yeni hükümeti kimin kuracağına ve bu hükümetin ABD’ye mi, yoksa İran’a mı yakın bir çizgide şekilleneceğine çevrilmiş durumda. Maliki’nin, Sudani liderliğinde kurulacak hükümette daha fazla söz hakkı talep etmesi, Şii blokta yeni bir krize yol açabileceği ihtimalini güçlendiriyor.
2021 yılındaki erken seçimin ardından Irak aylarca hükümetsiz kalmış, Şii partiler arasında uzun süren çekişme ve müzakerelerin sonunda ancak Sudani üzerinde uzlaşma sağlanabilmişti.
O dönemde seçimi birinci sırada tamamlayan Mukteda es-Sadr liderliğindeki blok, diğer Şii partilerin desteğini alamadığı gerekçesiyle parlamentodan çekilmiş, bu adım ülkedeki siyasi dengeleri altüst etmişti.
Sadr, bu seçimleri de boykot etti. Boykot nedeniyle katılım oranının düşük kalması bekleniyordu; ancak sonuçlar, halkın sandığa ilgisinin beklentilerin üzerinde olduğunu gösterdi ve katılım oranı yüzde 56 civarında gerçekleşti. Katılım oranı Bağdat ve Necef gibi Sadr’ın güçlü olduğu seçim bölgelerinde nispeten düşük oldu.
Irak seçim sistemine göre Başbakan Şii olacağından Sudani’nin ilk olarak hükümeti kurmakla görevlendirilmesi gerekiyor. Ancak başbakanın belirlenmesinden önce toplanacak olan 329 üyeli parlamento ilk olarak cumhurbaşkanını seçmeli. Kürt asıllı olması gereken cumhurbaşkanı milletvekillerinin üçte ikisinin desteğini almak zorunda. Parlamento daha sonra meclis başkanını seçecek. Parlamenterlerin yarısından bir fazlasının desteğiyle seçilecek olan meclis başkanı ise Sünni Arap olmalı.
40’tan fazla parti ya da ittifakın meclise temsilci gönderdiği seçimde başbakanlık görevini üstlenecek ismin parlamenterlerin en az yarısından bir fazlasının desteğini alması gerekiyor.
Pek çok silahlı ve dini grubun bağımsız ya da ittifaklar halinde parlamentoya girdiği bu seçimde ABD-İran çekişmesi belirleyici ana unsur olacak.
ABD, özellikle Haşdi Şaabi olarak bilinen İran yanlısı paramiliter güç Halk Seferberlik Birliklerinin sistem dışına çıkarılmasını ve hükümette yer almamasını istiyor.
2022’de göreve geldikten sonra bu birlikleri ordu ile entegre etmeye çalışan Sudani, ABD ile ilişkilerini sıcak tutmaya çalışmış, hatta Trump’ın Şarm el Şeyh’te düzenlediği Gazze zirvesine de katılmıştı.
Ancak başta Halk Seferberlik Birlikleri ve bazı dini yapılar olmak üzere Irak’taki sosyal hayatı büyük ölçüde kontrol eden İran’ın Irak siyasi hayatının dışına itilmesi neredeyse imkansız. Bu durum da Irak’ta hükümeti kuracak olan Sudani’nin önündeki en büyük sorun.
Ayrıca dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri olmasına rağmen bu gelirlerin ağırlıklı olarak İran yanlısı bu gruplar arasında pay edilmesi, halkın bu zenginliklerden faydalanamamasının da en önemli sebebi.
Bu durum, ekonomik istikrarsızlığın derinleşmesine ve 2019’daki gençlik protestolarına benzer yeni bir toplumsal hareketin ortaya çıkma riskine işaret ediyor. O dönemde sokaklara çıkan gençler, ülkenin “parti devleti” olmaktan çıkarılmasını, yolsuzlukların son bulmasını ve kaynakların adil biçimde halka dağıtılmasını talep etmişti.
Ülkede sistem mezhep kotası üzerine kurulu olduğundan, kaynaklar da bu mezhepler arasında paylaşılıyor ve bu da ülkenin ciddi yolsuzluklarla karşı karşıya kalmasına yol açıyor.
Ayrıca ABD’nin Suriye’ye tamamen yerleşmesi, İsrail’in İran ve Şii gruplara yönelik devam eden operasyonları, Türkiye’nin PKK ile mücadelesi, su kaynaklarının Türkiye ile paylaşımı da yeni hükümetin önündeki önemli sorunlardan.
Her ne kadar Türkiye ve Irak, geçtiğimiz günlerde su kaynaklarının paylaşımı konusunda anlaşmaya vardıklarını duyursalar da, yaşanan kuraklık iki ülke ilişkilerinde yeni bir gerginlik unsuru olabilir.
Hükümet kurma çabalarının uzaması durumunda seçimleri boykot eden Sadr’ın yeniden sahneye çıkması ve sokakları hareketlendirmesine de sebebiyet verebilir. Sadr, 2021 seçimlerinde 71 sandalye kazanarak en büyük politik güç olduğunu ispatlamıştı. Arap milliyetçiliğini savunduğunu iddia etmesine rağmen Sadr’ın İran’la yakın ilişkileri onu tartışmalı bir figür haline getiriyor.
Irak’ta yaşanacak bir çalkantının, küllerinin üzerinden yeniden doğmaya çalışan Suriye’deki süreci de sarsma riski bulunuyor.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































