ADEM YAVUZ ARSLAN | ANALİZ
Geçen hafta bu köşede yayımlanan, “Trump’ın en zayıf noktası” başlıklı yazıda, Epstein dosyalarının Başkan Trump’ın başını ağrıtacağını anlatmıştım. Beklenen oldu ve 18 Kasım itibarıyla ABD Kongresi’nin her iki kanadı da Jeffrey Epstein hakkındaki tüm dosyaların kamuoyuna açıklanmasını öngören yasa tasarısını kabul etti. Beyaz Saray’a imza için gönderilen tasarı, Başkan Trump’ın onaylaması hâlinde yasalaşacak. Tasarı, ABD Adalet Bakanlığının elindeki tüm Epstein dosyalarının kamuoyuna açılmasını öngörüyor.
Böylece Epstein dosyalarının Trump için kâbusa döneceği yönündeki analizler teyit edilmiş oldu.
Kongre’deki tarihî oylama
Temsilciler Meclisi’nin 427’ye 1 oyla Trump yönetimini daha fazla belge yayımlamaya zorlayan tasarıyı kabul etmesi, Trump için beklenmeyen bir durum oldu. Çünkü Başkan’ın Washington DC üzerindeki hâkimiyetinin sınırsız olmadığını açık biçimde gösterdi. Bu oylama, sadece Demokratların değil, Trump’a en sadık isimlerin bile geri adım atmadığını kanıtladı. Özellikle Cumhuriyetçi kadın vekillerin tavrı Beyaz Saray’da şaşkınlık yarattı. Trump’a desteğiyle bilinen Marjorie Taylor Greene, Lauren Boebert ve Nancy Mace gibi isimlerin “mağdurların yanında durma” gerekçesiyle Trump’a karşı pozisyon alması, siyasi dengeleri altüst etti.
Trump karşıtı fay hattı
Bu süreçte en sert çıkışı yapanlardan biri Greene oldu. Trump’ın kendisini “hain” ilan ettiğini anlatırken sarf ettiği, “Asıl hain kendine ve yabancı ülkelere hizmet edendir.” sözleri, parti içindeki kırılmanın boyutunu açık biçimde ortaya koydu. Trump tabanının sembol isimlerinden birinin bile Başkan’a bu kadar açık bir meydan okuma sergilemesi, Epstein skandalının Cumhuriyetçi Parti içinde nasıl bir gerilim kaynağına dönüştüğünün göstergesi.
Bir önceki yazıda anlattığım gibi; Trump’ın her türlü aşırılığını bile destekleyen MAGA kitlesi, söz konusu Epstein dosyası olunca tavır değiştiriyor. Sonuçta Epstein dosyası ‘pedofili’ merkezli bir skandal. Kimsenin böyle bir skandalı savunması beklenmemeli.
Trump sahaya indi ama
Trump’ın bu konuyu bastırmak için yürüttüğü girişimlerin boşa çıkması da dikkat çekici. Beyaz Saray, aylar boyunca Cumhuriyetçi vekillere “Konuşmayın, meseleyi kapatın!” baskısı yaptı. İddiaların Demokratların komplosu olduğunu iddia etti. Meclis Başkanı Mike Johnson, konuyu “tamamen şov” olarak nitelendirdi.
Komiteyi devreden çıkarma (discharge petition) süreci defalarca manipüle edildi; temmuz ayında Meclis’in erken kapanmasına bile yol açıldı. Hatta Washington kulislerinde ABD tarihinin en uzun hükümet kapanmasının bile Trump’ın Epstein dosyalarını bloke etmek için olduğu konuşuldu. Fakat tüm bu çabalara rağmen, Epstein belgelerinin yayımlanmasını isteyen vekiller sonunda galip geldi.
Bakanlığa kimse güvenmiyor
Trump karşıtı rüzgarı büyüten gelişmelerden biri de Adalet Bakanlığı süreci oldu. Başkan’ın ikinci döneminin başında binlerce FBI çalışanı Epstein dosyalarını incelemekle görevlendirildi. “Phase one” kapsamında bazı belgeler yayımlandı ancak “phase two” hiçbir zaman gelmedi. Bakanlık, yaz boyunca yayımladığı kısa bir notta “herhangi bir müşteri listesi bulamadık” açıklamasını yaptı.
Buna rağmen o dönemde üst düzey makamlara, Epstein belgelerinde Trump’ın adının da geçtiği yönünde bilgi aktarıldığı ortaya çıktı. Son günlerde ortaya çıkan bazı yazışmalar Trump’ın ‘konudan haberdar’ olduğunu gösterdi. Bu nedenle hem Demokratlar hem de bir grup Cumhuriyetçi, Bakanlığın süreci örtbas ettiğine inanıyor.
Elitlerle ezilenlerin savaşı
Ortaya çıkan tablo, Epstein dosyalarının sadece geçmişe ait bir cinsel istismar meselesi olmadığını açıkça gösteriyor. Washington’da yıllardır konuşulan “Epstein çevresinin siyaset, iş dünyası ve medya elitleriyle kurduğu kirli ilişkiler” iddiaları yeniden gündemin merkezine oturdu.
Donald Trump’ın yıllardır Epstein ile geçmişteki dostluğunu minimize etmeye çalışması, Oval Ofis’te bir gazeteciye bağırarak verdiği, “Benim Epstein ile hiçbir alakam yok.” tepkisi ve Kongre’de mağdurların düzenlediği basın toplantısında dile getirilen yeni iddialar bu tartışmayı daha da büyütüyor.
İlk büyük çatlak
Tüm işaretler, Epstein dosyalarının Washington’un ana gündem maddelerinden biri olmaya devam edeceğini gösteriyor. Çünkü bu dosyanın içinde sadece suç ve istismar değil, aynı zamanda gücün nasıl kullanıldığına dair uzun bir hikâye var.
Kimlerin korunduğu, kimlerin susturulduğu, hangi belgelerin yok edildiği ve hangi isimlerin neden hâlâ açıklanmadığı soruları ABD siyasetinin üzerinde ağır bir gölge gibi duruyor. Trump için krizin asıl riski ise dosyanın kendisinden daha büyük.
Epstein skandalı, Başkan’ın ilk kez kendi partisinin içinden ciddi şekilde sorgulandığı, kontrol edemediği ve tabanında bile huzursuzluk yaratan bir çatlağı tetikliyor. Bu nedenle Meclis’te alınan karar, sadece bir belge yayımlama zorlaması değil, Trump iktidarının dokunulmazlık zırhında oluşan ilk derin çizik olarak da okunabilir.
Belgeler yayıldıkça ortaya çıkacak yeni bilgiler sadece Trump’ı değil, ABD’nin güç yapısını da sarsacak gibi görünüyor. Bugünkü oylama sürecin sonu değil, daha büyük bir hesaplaşmanın başlangıcı. Bu dosya artık sadece bir hukuki mesele değil, Amerikan siyasetinin en karanlık ilişkiler ağını ortaya çıkarabilecek bir turnusol kâğıdı olarak görülüyor.
Bu süreç, Trump’ın gelecek yıl yapılacak ara seçimlerde hezimete uğramasını ve sonrasında olası bir azil sürecini tetikleyebilecek.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***





























![Tr724 [Haber Merkezi]](https://serbestgorus.com/wp-content/uploads/2025/11/Demirtas-Bundan-sonra-adaylik-siyaset-falan-dusunmem-75x75.jpg)










