İSTANBUL – Kürt Özgürlük Hareketi’nin geri çekilme değerlendiren Eren Keskin, bir an önce yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiğini belirterek, “Asıl olarak adım atması gereken devletin kendisidir” dedi.
Kürt Özgürlük Hareketi’nin yürütülen Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında, güçlerini Türkiye’de ve Kürdistan’dan Medya Savunma Alanları’na çekme” kararını değerlendiren İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, “Bu çok açık bir barış iradesinin dışavurumudur, çok önemlidir” dedi.
Sürecin dış dinamiklerin etkisiyle başladığını belirten Eren Keskin, “Bu süreçte PKK tek taraflı olarak adım atmaya devam ediyor. Temmuz ayında gerçekleştirdiği temsili de olsa büyük bir anlam taşıyan silah yakma töreninin ardından bugün de Türkiye coğrafyasının sınırlarından tüm güçlerini çektiğini açıkladı. Bu çok açık bir barış iradesinin dışavurumudur, çok önemlidir. Dilerim ki alınan bu kararın önemini toplumun tüm kesimleri tarafından da anlaşılır. Yaşadığımız süreç içerisinde adımların tek taraflı olduğunu insan hakları savunucusu olarak görüyoruz. Ancak barış süreçleri açısından tek taraflı adımlarla yürüyemeyeceğini defalarca dile getirdik. Esas olarak Kürt meselesinin geldiğini nokta tartışılması gerekiyorsa eğer burada sorunun temelinin devletin devam ettirdiği yok sayıcı, güvenlikçi politikalar olduğunu bilmekteyiz. O nedenle burada asıl olarak adım atması gereken devletin kendisidir” diye konuştu.
ATILMASI GEREKEN ADIMLAR
Eren Keskin, bundan sonra yapılması gerekenleri işaret ederek “İnsan hakları savunucu olarak taleplerimizi sürekli olarak dile getirdik. Öncelikle cezaevlerinde sadece düşünceleri nedeniyle zulüm içerisinde yaşayan tüm siyasi mahpusların, milletvekillerinin, yazarların, aydınların, Gezi mahpusların serbest bırakılması gerekir. Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) kaldırılması gerekir. Çünkü bu yasa fazlalık oluşturan bir yasadır. Zaten Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) örgüt suçlarını düzenleyen maddeler vardır. Bu nedenle TCK toplumu korkutarak iktidarını yürütmeye çalışan bir iktidarın yasasıdır. Bunun dışında öncelikli olarak hasta mahpusların tahliye edilmesi gerekir. Bunun için bir yasaya gerek yok. Hasta mahpusların hastalıklarının tespiti için Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) yanında hastanelerin de raporlarının delil olarak kabul edilmesi gerekli. Bu talepler devam edecektir. İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesi, altına imza atılan uluslararası sözleşmelerine bütünüyle uygulanması, umut hakkı düzenlemesinin yapılması da bu talepler arasındadır” ifadelerini kullandı.
‘YASAL DÜZENLEMELER YAPILMALI’
Kürt Özgürlük Hareketi yönetiminin demokratik entegrasyon ve yasal hukuki adımların atılmasını istediğini hatırlatan Eren Keskin, “Aslında dile getirdiğimiz şeyin aynı şey olduğunu belirtmek gerekir. Gerçekten bir çatışma sürecinin bitirilerek, bir barış sürecinin topluma kabul ettirilmesi ve içselleştirilmesi amaçlanıyorsa burada savaşa katılmış bireylerin gerçekten yeniden savaşsız bir sürece barış sürecine geri dönmeleri, toplumda yer almalarını sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Burada aslında önemli olan sadece Kürt Hareketi’n attığı adımlar ya da devletten beklenen adımlar değildir. Ayrıca sivil toplum örgütlerine, kadın örgütlerin, hukuk örgütlerin ve özellikle sendikalara büyük iş düşmektedir” diye belirtti.
‘SENDİKALARIN SAHİP ÇIKMASI GEREKİR’
Sürecin emek kesimine nasıl yansıyacağına işaret eden Eren Keskin, “Hiç unutmamak gerekiyor ki bir barış sürecinin başlaması, çatışma sürecinin sona ermesi savaş ayrılan paranın bütçeye dönmesi demek eğer bu doğru değerlendirilirse emekçinin kazanması demektir. Bu nedenle bu sürece en çok sendikaların sahip çıkması gerektiğini düşünmekteyim” dedi.
MA / Ömer İbrahimoğlu
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































