HABER MERKEZİ – Meclis’te yeni yasama dönemi açılışında konuşan Erdoğan, sürece dair DEM Parti’ye teşekkür ederek, “Sürecin son derece hassas olduğunun farkındayız; ancak en başından itibaren olumlu bakıyoruz” dedi.
Meclis verilen yaz tatili arasının ardından yapılan açılış töreniyle yeni yasama yılına başladı. CHP, belediye başkanlarına yönelik operasyon ve tutuklamalar ile partinin kongrelerine dönük müdahaleleri protesto etmek amacıyla açılışa katılmama kararı aldı. Türkiye İşçi Partisi (TİP) de oturuma katılmadı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuşması öncesi Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yanına giderek el sıkıştı. Erdoğan da yaptığı açıklamanın ardından ilk DEM Parti sıralarına giderek tokalaştı.
Meclis’te açılış konuşması yapan Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Planı’na ilişkin olarak, “Amerikan Başkanı Sayın Trump’la gerçekleştirdiğimiz görüşmede Gazze’de akan kanın durdurulması gündemimizin ilk sırasındaydı. Bu konuda tekliflerimizi yaptık, çıkış yollarını gösterdik, kalıcı barış için nelere ihtiyaç duyulduğunu çok net biçimde ortaya koyduk. Bizim ilkemiz şudur; savaşın kazananı, adil bir barışın kaybedeni olmaz” dedi.
Birleşmiş Milletler 80’inci Genel Kurulu’nda Filistin davasının sesi olduklarını söyleyen Erdoğan, İsrail ile ticaret ilişkilerinin tamamını kestiklerini iddia ederek, “Gazze’ye 102 bin tonu aşan insani yardım ulaştırarak, İsrail’le ticareti bundan 1,5 yıl önce tamamen keserek, Uluslararası Adalet Divanı’nda açılan Soykırım Davası’na müdahil olarak… Daha burada sayamayacağımız nice diplomatik, hukuki, ekonomik adımla, Allah’a hamdolsun, Gazzeli kardeşlerimizin yanında dimdik durduk. Türkiye’nin çabalarının en yakın şahidi Gazzeli kardeşlerimizdir” diye konuştu.
Kürt sorununun çözümüne dair başlayan sürece işaret eden Erdoğan, “Geçen yıl tam bu vakitte, yeni yasama dönemi başlangıcında, bu kürsüde, iç cephenin tahkimine dikkat çekmiş; topluma örnek olacak şekilde Meclisimizin iktidar ve muhalefetiyle, uyum, ittifak, uzlaşı, karşılıklı saygı çerçevesinde çalışması temennilerimi dile getirmiştim. Aynı gün, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, gerek Meclis Genel Kurulu’nda nazik tavrıyla, gerekse Meclis dışında yaptığı ufuk açıcı beyanatlarıyla, iktidar ve muhalefetiyle, terörsüz bir Türkiye’nin inşası için düşüncelerini paylaştı. Geride bıraktığımız 1 yıl içinde, terörsüz Türkiye hedefimize yönelik tarihi nitelikte adımlar atıldı, önemli mesafeler alındı.
DEM PARTİ’YE TEŞEKKÜR
Aynı şekilde, bu 1 yıllık süreçte, yapıcı duruş ve çabalarıyla Türkiye’nin terörden arındırılması yolunda önemli katkılar vermiş olan DEM Parti heyetine ve yönetimine de şükranlarımı sunuyorum.
Son nefesine kadar terör duvarının yıkılması, ülkemizin her karışında barış ve kardeşliğin egemen olması için ter döken İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder’i de burada rahmetle anıyorum” dedi.
Bir kez daha “terör” kavramını kullanan Erdoğan, sürece dair Kürt tarafının attığı adımları “Geride bıraktığımız 1 yıl içinde, terör örgütü saldırılarını durdurmuş, kendisini feshettiğini açıklamış, sembolik bir törenle silahlarını yakmıştır. Sürecin son derece hassas olduğunun farkındayız; ancak en başından itibaren olumlu bakıyoruz, olumlu bakmak için çaba sarf ediyoruz. Buradan, Meclis kürsüsünden tekrar ifade etmek isterim; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hiçbir dünyevi güç karşısında diz çökmez, boyun eğmez, taviz vermez ve egemenliğini asla pazarlık konusu yapmaz. Bu meyanda, bazı muhalefet partilerinin tahrikleriyle, zihinlerinde soru işareti oluşan vatandaşlarımız varsa, hepsi müsterih olsunlar. Özellikle şehitlerimizin muhterem aileleri ve gazilerimiz bilsinler ki, onların aziz hatıralarına gölge düşürecek hiçbir adımın atılmasına ne hükümet olarak biz, ne Cumhur İttifakı’ndaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi, ne de bu Yüce Meclis müsaade edecektir” diye konuştu.
KOMİSYON VURGUSU
Meclis’te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na işaret eden Erdoğan, “Siyasi partilerimizin kahir ekseriyetinin temsilcileriyle çalışmalarına başlamış, şu ana kadar da 12 toplantı yapmıştır. Komisyon, çalışmalarını tamamladığında, şüphesiz elimizde çok önemli doneler olacaktır. Komisyonda dile getirilen önerilerin istişare ve uzlaşma neticesinde hayata geçirilmesi bir sonraki aşamayı teşkil edecektir. Burada mühim olan, Türkiye’nin yerli, milli, çözüm odaklı siyasi partilerinin böyle hayati bir mesele için yük alması, aynı komisyon çatısı altında buluşması, konuşması, birbirini saygıyla dinlemesi, istişareler yapmasıdır. Bu, ülkemiz demokrasisi adına, umutlarımızı büyüten çok müstesna bir kazanımdır. Bu komisyon da göstermiştir ki, silahla çözüm olmaz, sıkılı yumruklarla musâfaha yapılmaz. Her şey, saygı çerçevesinde konuşulabilir, tartışılabilir, istişare edilebilir. Komisyonun toplanıp, her konuyu açıklıkla ve açık yüreklilikle istişare etmesi, Türkiye’nin zararına değil, hiç tartışmasız yararınadır. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonumuz işte bu olgunluğu sergilemiş, Türkiye’nin de bu olgunluğa eriştiğinin en güzel delili olmuştur. Bu vesileyle, komisyonumuzun değerli üyelerine, çalışanlarına da teşekkür ediyor, bundan sonraki oturumlarında başarılar diliyorum.”
SURİYE VE SÜREÇ
Kuzey ve Doğu Suriye gündemine de değinen Erdoğan, bölgeye dair atacakları adımın Türkiye’deki süreçten ayrı tutulması gerektiğini savunarak, “Şu hususun altını özellikle çizmekte fayda görüyorum; Türkiye’nin güvenliği ile yakından alakalı meselelerde atacağımız adımlar, oluşan huzur ve kardeşlik ikliminden tamamen ayrı tutulmalıdır. Türkiye, Türkiye içindeki Kürtlerin anavatanı olduğu kadar, Türkiye sınırları dışındaki Kürtlerin de en büyük, en samimi, en güvenilir hamisidir, kardeşidir; zor günlerde kapısı çalınan ilk sığınağıdır. Bu, yüzyıllardır olduğu gibi, bugün de yarın da böyledir; inşallah hiçbir zaman değişmeyecektir.
Sınırlarımızın ötesindeki Kürt kardeşlerimizin, birtakım örgütlerin baskılarıyla, Türk, Kürt, Arap, genel olarak Müslüman düşmanı birtakım ülke ve odaklar tarafından istismar edilmesine asla rıza göstermeyiz. En başından itibaren Suriye’nin toprak bütünlüğünü güçlü şekilde destekliyoruz. Bugün de Suriye’nin bölünme planlarının en güçlü şekilde karşısındayız. Gerek Suriye’nin toprak bütünlüğünü temin etmek, gerekse sınırlarımızın ötesinde herhangi bir terör oluşumunu engellemek amacıyla, diplomasinin tüm kanalarını devreye almış durumdayız. Bu kanalları kullanmayı sabırla, samimiyetle ve sağduyuyla sürdürüyoruz. Diplomatik girişimler cevapsız kalırsa, Türkiye’nin pozisyonu da, politikası da bellidir. Türkiye, Suriye’de bir ‘dejavu’ yaşanmasına izin vermeyecektir. Bu ilkeli tavrımız, Kürt kardeşlerimiz dahil Suriye halkının aleyhine değil, tam tersine onların lehinedir; bölgemizi terör belasından kurtarmaya dönük bir tavırdır.
Nasıl ki Türk, Kürt, Arap; Sultan Alparslan’ın, Selahattin Eyyubi’nin, Sultan Fatih’in ordusunda omuz omuza verip zaferler kazandıysa… Nasıl ki Çanakkale’de Türk, Kürt, Arap birlikte İslam toprağını kahramanca savunduysa… İnşallah yarın da, ebediyen de Türk, Kürt, Arap ittifakı coğrafyanın barışını, huzurunu, kalkınmasını, refahını birlikte temin ve tahkim edecektir. Buna tüm kalbimizle inanıyoruz” diye ifade etti.
EKONOMİ VURGUSU
Ekonomiye dair de konuşan Erdoğan, hayat pahalılığına kalıcı çözüm bulacaklarını söyleyerek şunları dile getirdi: “Ağustos ayında, son 45 ayın en düşük enflasyonunu görerek, önemli bir dönüm noktasına ulaştık. Enflasyonu, bu yılın sonunda yüzde 30’un altında, 2026 yılında ise yüzde 20’nin altına indirmeyi hedefliyoruz. Bütçe açığımızın milli gelire oranını bu yıl yüzde 3,6’ya; 2026’da ise yüzde 3.5’e indirmeyi öngörüyoruz. İhracat tarafında da hamdolsun çok iyi gidiyoruz. Ağustos ayında yıllık bazda ihracatımız 269 milyar doları aştı. Altın ithalatının yüksek düzeyde seyretmesine rağmen, dış dengemiz hızla iyileşti. 2025 yılını milli gelire oranla sadece yüzde 1,4’lük bir cari açıkla kapatmayı ümit ediyoruz. Dış kaynaklara erişim noktasında da çok ciddi kazanımlar elde ettik. Gerek bankacılık, gerekse reel sektörümüz için finansmana erişim hem kolaylaştı, hem de maliyetler belirgin şekilde geriledi. Dış borcumuzun milli gelire oranı son 14 yılın en düşük seviyesine indi.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***