AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, güncel ekonomik gelişmeleri yorumlarken bir kez daha “şahlanma” mesajı verdi. Erdoğan, Dünya Bankası’nın Türkiye’yi yüksek gelirli ülkeler sınıfına sokacağını iddia etse de ülke, bu sınıflandırmada orta-orta üst seviye gelir grubundaki ülkeler arasında yer alıyor.
Birgün’den Melisa Ay’ın haberine göre, Dünya Bankası’nın Küresel Findex 2025 raporu verileri, ülkedeki borç krizini bir kez daha ortaya koydu. Dünya Bankası’nın faaliyet yürüttüğü ülkelerde yaptığı anketlerle ortaya çıkan ve en kapsamlı finansal eğilim anketi olma özelliği taşıyan Küresel Findex veritabanı, Türkiye’de her 100 yetişkinden 42’sinin banka ve finans kuruluşlarına borçlu olduğunu ortaya koydu.
Rapora göre, Türkiye’de ankete katılan yetişkin nüfusun yüzde 82’si banka veya mobil para hesabına sahip. Bunların yarısı ise borçlu vaziyette. Ülkede hesap sahiplerinin sayısı 2011’deki yüzde 59 seviyesinden bugüne artış kaydetse de yurttaşlar, hesapları tasarruf veya yatırım amaçlı değil ücret ödemelerinin tahsili ya da sosyal yardımların yatırılması için kullanabiliyor.
KREDİ KARTI KULLANIMI ZİRVEDE
Türkiye, “kredi kartı kullanımının yüksek olduğu ülkeler ligi”ne girmeyi başardı. Dünya Bankası’nın “düşük ve orta gelirli ekonomi” olarak tanımladığı ülkelerde son 12 ayda kredi kartı kullanımı yüzde 15’te kalırken rapora göre Arjantin, Brezilya, Çin, Türkiye ve Ukrayna istisna oluşturdu ve bu ülkelerde yetişkinlerin en az yüzde 25’i kredi kartı kullandı.
Geçtiğimiz yıl yüksek seyreden faizler kredi eğilimlerinin kartlar lehine şekillenmesine sebep oldu. Finansman maliyetlerinin yüksek seviyeleri, banka kredilerine erişimin ve geri ödemelerin zorlaşması, kredi kartı kullanımı ağırlığını yükseltti. Raporda, “Bu ülkelerde kredi kartları, resmi kredi kaynağı olarak hakim vaziyette. Finans kurumlarından resmi kredi almasa da kredi kartı borcu bulunanların oranı Türkiye’de yüzde 70, Arjantin ve Brezilya’da yaklaşık yüzde 60, Ukrayna’da ise yaklaşık yüzde 50’dir” denildi.
Türkiye, kredi kartı borçluluğunda başı çekerken ödeme zorluğu da verilere yansıdı. Ülkede her 100 kişiden 30’u kart borcunun tamamını ödeyemez halde olduğunu belirtti. Çin’de 10 hesap sahibinden yalnızca 1’i kart borcunun tamamını ödemediğini açıkladı.
TASARRUF DEĞİL BORÇ YÜKSEK
Borcunu ödeyemeyen yurttaş tasarruf da yapamadı. Banka hesaplarında tasarrufu bulunan yetişkinlerin oranı Türkiye’de, Gabon, Kenya, Bulgaristan, gibi ülkelerden geride kalarak yüzde 28 olarak tespit edildi. Yüksek faiz oranlarına rağmen tasarruf hesapları boş kaldı. Raporda, Türkiye’deki yetişkinlerin tasarruf eğilimlerinde altın ve döviz gibi kısa vadeli, “yastık altı” tasarruf öne çıktı.
Rapora göre Türkiye’de yüksek enflasyon ve gelir yetersizliği nedeniyle borç, genellikle tüketim amaçlı kullanılırken anketlere katılan yetişkinlerin yüzde 35’i beklenmedik bir harcama durumunda üç ay boyunca geçimini sürdüremeyeceğini belirtti.
Yetişkinlerin finansal durumu (Remsi borç ve tasarruflar) (%)

ERDOĞAN HANGİ ÜLKEDEN BAHSETTİ?
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şangay Zirvesi dönüşü uçakta gazetecilere servis ettiği açıklamalarla yine ekonomide “şahlanma” iddialarında bulundu. Erdoğan ekonomik göstergelere dair yaptığı yorumda özetle “İşsizlik oranları tek hanede, rezervlerimiz rekor düzeyde, enflasyonda düşüş devam ediyor. Kişi başı milli gelirde muhtemelen bu sene Dünya Bankası tanımına göre üst gelirli ülkeler grubuna girmemiz oldukça muhtemel. Ülkemiz kişi başı milli gelirle sınıf atlamış olacak” dedi. Erdoğan’ın iddiaları yurttaşın Türkiye gerçeği ile örtüşmedi. TÜİK geniş tanımlı işsizlik oranı, haziranda tüm zamanların zirvesini görerek yüzde 32,9 olurken temmuzda zirveden yüzde 29,6’ya ancak gerileyebildi. Erdoğan’ın “düşen enflasyon” iddiaları ise güvenilir olmayan TÜİK verileri ile dahi örtüşmüyor. Hedeflerden uzak enflasyon çift haneli, yüksek seyrine devam ediyor. Temmuzda yıllık enflasyon oranı yüzde 33,52 ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in göreve geldiğinde yüzde 38,2 olan seviyesinden yalnızca 4,68 puan geriledi. Kişi başına düşen gelirde ise dağılımdaki adaletsizlik, tutarın yükselmesinin yurttaşa yansımamasına yol açıyor. Güncel verilere göre eşitsizliği gösteren Gini katsayısı 0,413 ile dağılımda güçlü bozulmaya işaret ederken en yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 48,1 olarak hesaplandı. Artan kişi başına gelir, dar gelirlinin değil en zengin yüzde 20’nin cebine girdi.
KAYNAK: BİRGÜN – MELİSA AY
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***