İSTANBUL – İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile baronun yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi ve yeni yönetim seçilmesi talebiyle açılan davanın 2’nci duruşmasına yarın devam edilecek.
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile baronun yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi ve yeni yönetim seçilmesi talebiyle açılan davanın 2’nci duruşması Marmara Cezaevi Yerleşkesi 1 No’lu duruşma salonunda görüldü. Kaboğlu ve baronun yönetim kurulu üyeleri, Kuzey ve Doğu Suriye’de SİHA saldırısıyla katledilen gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan ile ilgili yaptıkları açıklama nedeniyle “örgüt propagandası yapmak” ve “Basın Yoluyla Halka Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yaymak” iddiasıyla yargılanıyor. Duruşmaya yargılananların yanı sıra çok sayıda ulusal ve uluslararası baro başkanları ve üyeleri katılım sağladı.
‘YARGILAMA ÇAĞLAYAN’DA YAPILSIN’ TALEBİ
İlk olarak geçen duruşmada beyanı alınmayan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Metin İriz’in savunması istendi. İriz, yargılamanın Silivri’den İstanbul Adliyesi’ne taşınmadığı sürece savunmasını yapmayacağını kaydetti.
Ardından İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, söz alarak duruşmanın uygun başka bir salonda görülmesini, dosyanın Anayasa Mahkemesi (AYM) taşınması talebinde bulundu. Yargılamanın adil yargılanma ilkeleriyle bağdaşmadığını ve yargılamanın “hukuksuz” olduğunu vurgulayan Kaboğlu, adil yargılanma için duruşmanın Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nde yapılması gerektiğini belirtti. Anayasa’nın “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” hükmünün yer aldığı 13’üncü maddesine atıf yaparak duruşma yeri için Silivri tercihinin ölçülülük ilkesine de aykırı olduğunu ifade etti. Kaboğlu, mahkemenin duruşmanın Silivri’ye taşınmasının da “norm denetimi” açısından AYM’ye taşınmasını talep etti.
HRANT DİNK VE TAHİR ELÇİ’Yİ HATIRLATTI
Hrant Dink ve Tahir Elçi’nin katledildiklerini hatırlatan Kaboğlu, “Dosyaları okuduktan sonra bu cinayetlerin kolluk-savcılık-yargı üçgeninde nasıl gerçekleştiğini gördüm. Geçtiğimiz günlerde emniyet ‘İstanbul Barosu Başkanı’nın korunmaya ihtiyacı yoktur’ demişti” diyerek hukuk ve adalet talep ettiklerini dile getirdi.
TALEP REDDEDİLDİ
Kaboğlu’nun beyanlarından sonra mahkeme başkanı duruşmanın İstanbul (Çağlayan) Adliyesi’ne taşınmasına ilişkin talep hakkında savcıdan mütalaa istedi. Avukatlar ise taleplere ilişkin beyanların tamamlanmadığını ifade ederek, mütalaa istenmesine karşı çıktı. Mahkeme heyeti avukatların itirazlarını dikkate almazken savcı, “yargılamanın güvenli şekilde sürdürülmesi için yargılamanın mevcut salonda sürdürülmesini” istedi. Ardından mahkeme, talebi reddetti.
‘İÇİMİZ RAHAT DEĞİL ÇÜNKÜ…’
Dosyada suçun unsurlarının bulunmadığını ifade eden Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, “Bu açıdan görece kolay çözülmesi gereken bir dosya olduğunu düşünüyoruz ancak içimiz rahat değil. Biz bu dosyaya böyle bakamıyoruz. Bunun iki nedeni var. Birincisi soruşturma süreci rutinin dışında ilerledi. Soruşturmanın başlatıldığı gün Adalet Bakanlığından soruşturma izni geldi. Böyle başka bir örnek göremezsiniz. Adalet Bakanlığı bunu yaparken kendi genelgesini ihlal etti. Çünkü bir acele var. Peşinden de davaname süreci başlatıldı. Baro yöneticilerinin görevleri dışında faaliyet yürüttükleri iddiasıyla görevden alınması istemiyle davaname hazlandı. Aynı başsavcılık davanamede de usulsüzlük yaptı. Soruşturma ve davaname usulüne dair kaygı yaratan gelişmeler yaşandı. Bu nedenle hukuki sınırlar içerisinde yapacağımız savunmaların adaleti sağlayacağı fikrinde değiliz. Biz mahkemeden kaygılarımızı giderecek bir yargılama bekliyoruz. İkinci sebebi de bazen savunduğunuz alan riskli olabilir, bazen bu riske rağmen hakkın savunusu gerekebilir. Bazen devletin ve kamuoyunun rahatsız olacağını bilerek hakkı savunmak avukatların görevidir” ifadelerini kullandı.
‘ASKERİ FAALİYETLER ELEŞTİRİLEMEZ DEĞİL’
Askeri faaliyetlerin “eleştirilemez” olmadığının altını çizen Sağkan, Roboski katliamını hatırlatarak “Savcılık ‘kaçınılmaz hata’ dedi. Savcılık bunu yapamaz. Savcılık iddianame hazırlar, yargılama yapılır, buna ancak mahkeme karar verir. Bunu yapmadan savcılık dosyayı kapatamaz” dedi. Baro yöneticilerine yöneltilen suçlamaların maddi temeli olmadığına dikkat çeken Sağkan, “Savcılık iddianamesinde buna dair hiç bir şey yok. Buna rağmen dava açılmış olmasının sıkışmışlığını yaşıyoruz” dedi.
İL BAROLARININ BAŞKANLARINDAN BEYANLAR
İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, “Barolar hukukun üstünlüğünü korumakla yükümlüdür. Biz esas amaçlarımızı yerine getiriyoruz. Bunu yaparken de linç ediliyoruz” dedi.
Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu da “Baro yöneticileri bugün yaşadıklarını göze alarak görev alıyor. 1969’da elde ettiğimiz bağımsızlık hakkımız bugün yargılanıyor. Baroların görevi iktidarın hoşuna gidecek şeyleri söylemek değil, hukuku savunmaktır” ifadelerini kullandı.
Bursa Baro Başkanı Metin Öztosun, “İktidar temsilcileri ‘hukuk üstündür’ dese de istatistiki veriler bu söylemlerin ne kadar boş olduğunu gösteriyor. En temel anayasal haklar yok sayılıyor, yok ediliyor. Tüm hukuk sistemini altüst eden, hukukun araçsallaştırıldığı kararlarla karşı karşıyayız. Bu tip dava ve kararlarla ülkemiz otoriter bir rejim altına alınmak isteniyor. İstanbul Barosu davası da bu örneklerden biridir” dedi.
Muş Baro Başkanı Kadir Karaçelik “Silivri yargısal bir tecrit mekanıdır. Kamuoyunun takip edeceği davaların taşındığı bir tecrit alanıdır” diyerek mahkemenin duruşmanın İstanbul Adliyesi’ne taşınması talebine dair verdiği ret kararını eleştirdi.
Siirt Baro Başkanı Muhammed Alptekin “Silivri’ye her geldiğimde aldığım bir ders oluyor. Buradaki yargılamaların tümünün canlı yayınlanması gerektiğini düşünüyorum. Bu salonda ne bir fail ne de bir fiil var. Buraya gelmemizin tek nedeni tarihin neresinde durduğumuzun not düşülmesidir” diye konuştu.
Avukat beyanlarının ardından mahkeme heyeti yarın saat 10.00’da devam etmek üzere duruşmaya ara verdi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***