ANKARA – RTÜK ve yayın kuruluşların süreç kapsamında üzerlerine düşen görevleri yerine getirmesini gerektiğini belirten RTÜK Üst Kurulu üyesi Necdet İpekyüz, “RTÜK’ün barış odaklı bir yayıncılığı ve düşünmeyi teşvik etmesi lazım” dedi.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üst Kurul Üyesi Dr. Necdet İpekyüz, Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında RTÜK’ün ve Türkiye’de yayın yapan kuruluşların üzerine düşen sorumlulukları değerlendirdi. Sürecin herkesin başlıca ihtiyacı olduğunu dile getiren İpekyüz, kurumların sürecin devamı ve başarısı için üzerlerine düşeni yapması gerektiğini söyledi. İpekyüz, bu tarz süreçlerde özellikle Türkiye yoğun çatışma geçmişi olan ülkelerde seyirci kalınmaması gerektiğini ve herkesin rolünü oynaması gerektiğini vurguladı.
‘MEDYANIN DİLİ’
Yaşanan gelişmelerin birçok ülkeye ilham olabilecek türde gelişmeler olduğunu kaydeden İpekyüz, sürecin konuşulmasından, Barış ve Demokratik Toplum Grubu’nun silah imha törenine kadar kurumların yaşananları izlemesi ve kendisine düşen görevi iyi değerlendirmesi gerektiğini ifade etti. İpekyüz, en çok dikkat edilmesi gereken konunun ise medyanın dili olduğunu söyleyerek, “Bir günde barış gelmez. Bunu hepimizin çok iyi bilmesi lazım. Bunun için olumsuz konuştuğumuz dil, olumsuz her tutumumuz, her davranışımız, süreci zora soktuğu gibi uzatmış da olacak. Burada RTÜK gibi düzenleyici kuruluşlar, regülasyon görevi gören kuruluşlardır. Dolayısıyla medyanın kendisi de bu süreçte katalizör, yani hızlandırma görevini de üstlenmesi gerekir. Dünyada çok kötü örnekler var. Ruanda’da bir radyo Tutsileri hedef aldığı için kısa bir sürede 100 bin insanın ölümüne neden oldu. Dolayısıyla medyanın bir günde kurduğu olumlu cümlelerle pozitif cümlelerle bu sadece mutlu olmak için de değil; bu ayrıca medyanın, medya çalışanlarının ve gazetecilerin de etik sorumluğudur. Bir çatışma söz konusu ise orada araştırıp kökenlerine, nedenlerine inmek lazım ve geleceği kurmak lazım” ifadelerini kullandı.
‘RTÜK NE YAPMALI?’
RTÜK’ün sorumluluk yayıncılık konusunda yapabileceklerine işaret eden İpekyüz, “Peki RTÜK ne yapmalı? Şimdi hepimiz biliyoruz, sizler de çok iyi biliyorsunuz ve birçok kişi de eleştiriyor ve bu eleştirilerin bir kısmında kendilerine ait gerekçeleri de var. Bugün RTÜK’ün toplumdaki algısı ceza veren bir kurul olduğudur. Dünyanın birçok bir yerinde düzenleyici kurullara ihtiyaç var. Ancak düzenleyici kurulların birer iktidar sopası olmaması için yapması gerekenler var. Öncelikle şeffaf olması lazım. Yine verilerin açık olması, sivil toplum, akademisyenler, demokratik örgütler ile meslek örgütler ile ilişkisinin olması lazım. Burada basın yayında çalışan özellikle gazetecilerin, gazetecilik sendikalarının, gazetecilik meslek örgütlerinin, iletişim fakültelerinin bu konuda emek harcayan herkesin, medya ile ilişkili sektörde bulunanların katılımıyla RTÜK’ün, ‘Biz, barışta nasıl rol alabiliriz’ konusunda çalışmalar yapması lazım. Bu nedenle çalıştay mı yapılır, panel mi yapılır bilinmez; ama birçok sürecin beraber ele alınması gerekir” diye konuştu.
‘RTÜK’TE TOPLUMSAL REFORMA İHTİYAÇ VAR’
İpekyüz, barışla ilgili özel bir dairenin kurulabileceğini belirterek, Türkiye’deki en büyük sorunun ırkçılık, ayrımcılık, nefret ve bu suçlara yol açan yayınlar olduğunu söyledi. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve Türk Ceza Yasası’ndaki düzenlemelere dikkat çeken İpekyüz, “Bir gazeteci ırkçı olamaz, nefret söylemiyle kötülüğü ve kutuplaşmayı körükleyemez. Gazeteci barıştan yana olmalıdır” dedi. RTÜK’ün bu konuda ne yapabileceğine ilişkin ise İpekyüz “Barış odaklı bir toplumsal uyum dairesi kurulmalı. Fakat bundan önce RTÜK’te toplumsal bir reforma ihtiyaç var.” Gelişen dünya koşulları ve son dönemdeki gelişmeleri hatırlatan İpekyüz, ayrımcılık, kutuplaşma, ırkçılık ve nefretle mücadele için 6112 sayılı yasaya ek maddeler getirilmesi gerektiğini vurguladı. İpekyüz, “RTÜK olarak tek başına her şeyi netleştiremeyiz. Burada yapılması gereken bu konuda emek harcayan akademisyenler, bu konuda çalışan demokratik kitle örgütleri, sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri, gazeteci sendikaları ve bu konuya emek harcamış kişilerden görüş almaktır” şeklinde konuştu.
‘TOPLUMSAL UYUM VE YAYINCILIK DAİRESİ KURULMALIDIR’
RTÜK’ün bünyesinde “yayıncılık ve toplumsal uyum dairesi” kuruluyor ise nefret suçları ile ilgili de bir dairenin kurulması gerektiğini öneren İpekyüz, “Bu ayrımcılık ve nefreti takip eden bir daireyi kurmamız lazım. Çünkü dizilerde, yayınlarda, haberlerde kutuplaştırıcı sözler kullanılabiliyor. Bu dil birilerini yüceltirken diğerlerini hedef haline getirtilebiliyor. Nitekim biz birçok yerde dezenformasyon haberiyle saldırırlar, linç girişimlerine de tanık olduk. Türkiye’de de gördük dünyada da örnekleri var. Bu konuda bir birimin çalışması gerekir ve bu birim sadece çalışıp ceza veren değil, ortak dili geliştiren birim olmalı. Ayrıca medya okuryazarlığı konusunda da bir gelişme sağlamak gerekir” şeklinde konuştu.
‘BARIŞ ODAKLI YAYINCILIK TEVŞİK EDİLMELİDİR’
İpekyüz, barış gazeteciliğinin gelişmesi için rehberler hazırlanması, paneller ve çalıştayların düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Hukuksal değişikliklerin yanı sıra yasal çerçeve ve yönetmelikler açısından da Meclis’te çalışmalar yapılması gerektiğini vurguladı. RTÜK’ün bu süreçte aktif rol üstlenmesi gerektiğini söyleyen İpekyüz, kurumun barış odaklı yayıncılığı teşvik edecek kampanyalar düzenlemesini önerdi. RTÜK’ün “barış ödülleri” gibi teşvikler sunmasının önemine dikkat çeken İpekyüz, “Bu ödüller yapılan çalışmaları görünür kılar, değer verir ve gelişmesini sağlar” dedi.
İpekyüz, Türkiye gibi farklı kimliklerin ve inançların bir arada yaşadığı bir ülkede barış ödüllerinin verilmesinin, barış gazeteciliğini güçlendirecek önemli bir adım olacağını ifade etti.
MA / Ömer Güngör
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***