Halkın korku ve endişelerini 34. kez mercek altına alan R+V sigorta şirketinin yaptığı “Almanların Korkuları 2025” araştırmasına 2 bin 400 kişi katıldı.
Araştırma, Almanların süpermarket fiyatları, yüksek elektrik faturaları ya da benzin fiyatları nedeniyle paralarının yetmeyeceğine dair korkularının baki olduğunu ortaya koyuyor. Enflasyon, Almanların gözünde hala en büyük kabus olurken geçen yıl olduğu gibi yükselen yaşam maliyetlerine yönelik korku, toplamda 15. kez “endişeler sıralamasında” birinci sırada yer alıyor.
Katılımcıların yarıdan fazlası (yüzde 52) yaşam maliyetlerinin sürekli olarak artmasından şikayetçi oldu. Araştırma sorumlusu Grischa Brower-Rabinowitsch, “Enflasyon düz bir seyirde gitse de Almanlar için hala bir kabus olmaya devam ediyor. Enerji, gıda ve hizmet fiyatlarının sürekli arttığını açıkça hissediyorlar” diyor.
Endişe listesi: İlk dört başlıktan üçü maddi
Finans başlığında Almanlara uykusuz geceler yaşatan iki maddi endişe daha var: Vergi artışları ve sosyal yardımlarda kesinti korkusu ile altından kalkılamayacak hale gelen yüksek konut fiyatları endişesi.
Araştırmaya danışmanlık yapan Marburg Philipps Üniversitesi’nden siyaset bilimci Isabelle Borucki, kiraların yanı sıra ısınma ve elektrik gibi yan giderlerde de pek bir rahatlama görülmediğinin altını çiziyor. DW’ye konuşan Borucki, gelecekteki seçim kampanyalarında uygun fiyatlı konut başlığının bir numaralı sosyal politika konusu haline gelebileceğini savundu. Siyaset bilimci, “İnsanların sosyal konut inşasında, izin süreçlerinin hızlandırılmasında ve genel olarak daha uygun fiyatlı mülk edinme imkanının sağlanmasında somut ilerlemeler görmesi kritik önemde” ifadelerini kullandı.
Ancak araştırma Almanların korkularının küresel krizlere ve kırılgan ekonomik tabloya rağmen azaldığını ortaya koydu.
Borucki’ye göre ise bu sonuç “birçok kriz yılının ardından bir tür rahat nefes alma” anlamına gelebilir. Bunun yanı sıra insanların odağının halihazırda geleceğe dair kaygılardan çok, ağırlıklı olarak bugüne yöneldiğine dikkat çeken Borucki, “Ekonomik durum ya da yaşam maliyetleriyle ilgili endişeler hala yüksek olsa da insanlar artık eskisi kadar doğrudan etkilenmiş hissetmiyor” ifadelerini kullandı.
Azalan iltica başvurularına rağmen göç endişesi devam ediyor
Finansal kaygılar başlığında Almanlar için ikinci sırada ise mülteciler konusu geliyor. Özellikle ülkenin doğusunda mülteciler nedeniyle devletin aşırı yük altında kalacağına yönelik korku dikkat çekiyor. Veriler ise, bu korkunun dayanağını sorgulatacak nitelikte. Yeni yasal düzenlemeler ve sıkılaştırılan sınır kontrollerinin ardından 2025’in ilk yarısında Almanya’ya yapılan iltica başvurularında bir önceki yıla oranla neredeyse yüzde 50 düşüş gözlendi.
Borucki’ye göre buna rağmen göç konusunun endişe kaynağı olmasının arka planında daha duygusal bir düzlemde yeşeren bir korku yatıyor. “Esasen mesele toplumsal kimlik, yani kültürel bir birlikte yaşamın ne anlama geldiği ve aidiyetin nasıl tanımlandığı” diyen Boricki, “Mülteci konusu bir nevi bunun üzerine ekleniyor. Ayrıca göç konusu sağ popülist ya da aşırı sağ söylemlerle siyaseten kolayca araçsallaştırılabiliyor” ifadelerini kullandı.
Trump endişesi
Araştırmaya göre, geçen yıla kıyasla yalnızca bir başlıkta Almanların endişelerinin arttığı görülüyor: Dünyada otoriter liderlerin giderek daha fazla güç kazanması. Bu endişede, kuşkusuz Donald Trump’ın ikinci kez ABD başkanlığı koltuğuna oturmuş olması da rol oynuyor. Sıralamada otoriter liderlere ve özellikle Trump’ın politikalarına yönelik korkular 5. ve 6. sırada yer alırken hem iktidardaki hem de muhalefetteki politikacılara yönelik derin memnuniyetsizliğin de devam ettiği görülüyor.
İklim yalnızca gençleri endişelendiriyor
Dünyada artan sel, orman yangını ve kuraklık gibi afetlere rağmen Almanları endişelendiren başlıklar arasında doğal afetler ve iklim değişikliğinin ise ancak 15. ve 16. sırada geldiği görüldü. Ülkedeki son seçim kampanyalarında iklim konusu yalnızca yan bir rol oynadı ve yeni hükümette de öncelikli konular arasında yer almıyor.
Borucki’ye göre çevre konusunun Almanya’nın siyasi gündeminden dışlanması ve kısmen gücünü yitirmesinde Yeşiller’in artık hükümette olmamasının da payı var. Ancak, 2021’de ülkede yaşanan sel felaketi gibi olaylar bu tabloyu hızla değiştirebilir. Diğer yandan iklim değişikliği konusu 14 ila 19 yaş arası gençler arasında en büyük üç endişeden biri.
Sık sık gündeme gelen toplumsal bölünme ve kutuplaşma ise, Almanları artık eskisi kadar korkutmuyor. Diğer başlıklardan oldukça farklı olarak geçen yıla kıyasla bu konudaki endişe oranında yüzde dokuz düşüş görüldü.
Borucki bunu şöyle açıklıyor: “İnsanlar kriz haline ve çatışmalı bir kamusal alana alıştı. Yani belli bir bölünme yorgunluğu söz konusu. İnsanlar bölünmüşlük halini kalıcı bir durum olarak kabullendi.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***