ADEM YAVUZ ARSLAN | HABER ANALİZ
Washington DC dün tarihi bir güne ev sahipliği yaptı. Başkan Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan el sıkıştı. Tarihe “Azerbaycan–Ermenistan Barış Anlaşması” olarak geçecek imzalar atıldı. Söz konusu imzalar sıradan bir iyi niyet anlaşmasının çok ötesinde. Dolayısıyla tarihsel süreci, Moskova ve Washington DC arasındaki stratejik hamleleri ve bundan sonra neler olabileceğini analiz etmek şart.
30 yıllık düğüm
Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla 1988’de başlayan Dağlık Karabağ savaşı, iki halkın hafızasında derin yaralar açtı. 1990’lar boyunca süren çatışmalar, Rusya’nın arabuluculuğu ve 2020’deki ateşkesle dondurulmuş gibi göründü. Ancak “dondurulmuş” demek “çözülmüş” demek değildi.
2023’te Azerbaycan’ın bölgeyi tamamen kontrol altına alması, onbinlerce etnik Ermeni’nin göçüyle sonuçlandı. Bu süreçte Moskova’nın bölgede konuşlu barış gücü “fiilen” sahada olsa da, etkisi giderek zayıfladı. Kremlin’in Ukrayna savaşıyla meşgul olması, Kafkasya’daki otoritesini törpüledi. İşte tam bu boşlukta Washington devreye girdi.
İmza töreninde konuşan Trump, “Azerbaycan ile Ermenistan arasında barışı sağlamayı başardık. İki ülke tüm savaşı sonsuza kadar bitirmeyi kabul etti.” dedi. Trump ayrıca, savunma alanında Azerbaycan’a uygulanan yaptırımların kaldırıldığını duyurdu: “Bu, Azerbaycan için çok önemli bir adım. Hem bölgesel hem de küresel barışa katkı sağlayacak.”
Azeri lider Aliyev, “Gerçekten tarihi bir gün yaşıyoruz. Bu anlaşma sadece Azerbaycan ve Ermenistan için değil, tüm bölge için büyük fırsatlar sunuyor.” dedi. 33 yıldır yürürlükte olan bazı kısıtlamaların kaldırılmasını “önemli bir diplomatik kazanım” olarak nitelendirdi.
Paşinyan ise, “Bugün yeni bir tarihin temellerini attık. Anlaşma, halklarımızın geleceğe güvenle bakmasını sağlayacak.” ifadelerini kullandı.
‘Trump Koridoru’ ve yeni dengeler
Dünkü anlaşma, sadece çatışmaların durdurulmasıyla sınırlı değil. Anlaşmanın kalbinde, Azerbaycan’ı Nahçıvan üzerinden Türkiye’ye bağlayacak stratejik bir transit koridor var. Adına “Trump Route for International Peace and Prosperity” deniyor. Bu güzergâhın işletme ve kalkınma hakları ABD’ye tanındı. Yani mesele sadece barış değil, aynı zamanda ticaret, enerji ve lojistik hatlarının kontrolü. Buna paralel olarak Washington, hem Bakü hem de Erivan’la ayrı ayrı enerji, teknoloji ve savunma iş birlikleri imzaladı. Bu, Rusya’nın onlarca yıldır elinde tuttuğu “arabulucu” rolünü ABD’ye kaptırması anlamına geliyor.
Putin’e kötü haber
Bu anlaşma, Kremlin için bir yenilgi. Çünkü Karabağ dosyası, Sovyet sonrası dönemde Moskova’nın Kafkasya’daki nüfuzunun ana araçlarından biriydi. Şimdi bu dosya, Beyaz Saray’ın elinde. Üstelik Ermenistan ve Azerbaycan, OSCE Minsk Grubu’ndan da çekildi. Yani Rusya’nın dahil olduğu klasik müzakere masası resmen kapanmış oldu.
Bölgedeki yeni enerji ve ulaşım rotaları Türkiye’yi de doğrudan ilgilendiriyor. Ankara açısından bu koridor, “Türk Dünyası” hayalini güçlendirecek bir damar. Ancak ABD’nin bu hattaki ekonomik ve güvenlik kontrolü, Türkiye’nin manevra alanını daraltabilir.
Barış mı, geçici ateşkes mi?
Elbette Beyaz Saray’daki imza töreni, sembolik olarak büyük bir adım. Ama sahadaki gerçekler, bu barışın ne kadar kalıcı olacağına dair soru işaretleri yaratıyor. Ermeni diasporası, anlaşmanın kültürel mirasın korunması, siyasi tutuklular veya yerinden edilenler gibi temel meseleleri görmezden geldiğini söylüyor. Azerbaycan ise bu anlaşmayı, “nihai zafer” olarak sunuyor. Bu asimetrik beklentiler, ileride yeni krizlerin zeminini oluşturabilir.
Trump açısından bakarsak, bu imza onun “uluslararası barış yapıcı” imajını pekiştirme ve Nobel Barış Ödülü yolunu açma girişimi. Ancak motivasyon ne olursa olsun, Washington’un Kafkasya’da güçlü bir oyuncu olarak sahneye çıkması artık geri döndürülemez bir gerçek.
Bu anlaşma, Kafkasya’da yeni bir dönemin kapısını aralayabilir. Ama unutmayalım ki, bu kapının anahtarı sadece imzalarda değil, halkların birbirine duyacağı güven ve liderlerin göstereceği siyasi iradede yatıyor. ABD’nin bölgedeki kalıcı varlığı, Rusya’nın nüfuz kaybı ve Türkiye’nin yeni fırsatlarla dolu ama kısıtlı manevra alanı…
Beyaz Saray’daki imza töreni belki savaş sayfalarını kapatıyor. Ama Kafkasya defteri, dünya satranç tahtasında yeniden açılıyor.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***