Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, her hafta sinirlerimizi oynatmaya devam ediyor ama Allah’tan etkisi uzun sürmüyor.
Kendi payıma, üç beş saniyelik bir vozurtudan sonra normal halime dönüyorum.
Çünkü bu başkanı artık zerre kadar ciddiye almıyorum.
Başkan etek boyuna ve ‘slim cut’a fena ifrit oluyor
Önce kadınların etek boyuna, kol uzunluğuna taktı.
Artık biliyoruz ki başkan slim cut, yani bedene oturan, bedenin hatlarını belli eden elbiseleri sevmiyor.
Bizse seviyoruz.
O haftayı atlattık.
İkinci hafta bu defa tatile taktı.
“Tatile gitmek günahtır” gibi şeyler söyletti Cuma hutbesinde.
Belli ki tatil yapanlardan da huylanıyor.
Dünkü Cuma hutbesi artık kreşendoydu
Dün artık kreşendo yaptı.
Kadınların miras hakkı konusuna girdi ki…
Başkan işte orası tehlikeli arazi…
Kadınlara, “Erkek mirastan size ne verirse onunla yetinin, yoksa günaha girersiniz” gibisinden laf sıkıştırıldı ya hutbenin içine.
Şimdiden söyleyeyim;
Türk kadını, Atatürk’ün Medeni Kanun’u ile aldığı hakkı, senin hutbeni ciddiye alıp asla biz erkek milletine yedirmez…
Başı açığı da yedirtmez, başı örtülü olanı da…
O cümlenin altında öyle iki cümle var ki
Ancaak…
Dünkü hutbede, tam o cümlenin altında öyle bir cümle var ki…
Bekle başkan, biraz meraklan, yazının sonunda işte ona değineceğim.
Önce şu tatil meselesi ile ilgili, kendinin bile unuttuğun bir fotoğrafı ve bir Instagram paylaşımını hatırlatayım, Diyanet’in bütün hutbe kâtiplerine…
Hadi şimdi gelin, 2023’e dönelim.
22 Temmuz 2023 günü Instagram’da bir paylaşım
27 Temmuz 2023 günü…
O gün bir kadın Instagram hesabından bir fotoğraf yayınladı ve bir anda Türkiye’de günün konusu oldu.
Fotoğrafta üç çocuk görünüyordu.
Havaalanında çekilmişti ve çocuklar camdan köprülere yaklaşan uçakları seyrediyorlardı.
Belli ki tatile giden bir aileydi bu…
O paylaşımı yapan kim?
Instagram’da o paylaşımı yapan kadın Feyza Erbaş’tı…
Yani Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın kızı…
Fotoğrafı paylaşanın yazdıklarından da fotoğraftaki üç çocuğun hallerinden de anlaşılıyordu ki tatile gitmekten dolayı çok keyif alıyorlardı.
Mutlu ve muzip bir aile fotoğrafı vardı karşımda.
Üç çocuğun üzerindeki balonlarda ne yazıyordu?
Anne Erbaş, fotoğrafta çocuklarının üzerine konuşma balonları koymuş ve en büyüğünün üzerine şöyle yazmıştı:
“Bu kız 13 ülke gezdi…”
Onun bir küçüğünün üzerinde şu yazı vardı:
“Bu çocuk pandemiye denk geldi, sadece iki ülke gezebildi.”
En küçüğünün üzerinde ise şu yazıyordu:
“Sen de fasulyecim, Euro 30 TL maalesef, cennet vatanımızda nereleri görebilirsen artık…”
Feyza Erbaş’ın paylaşımı
Tatillerini Bodrum’da geçiren bir İngilizce öğretmeni
O gün öğrenmiştik.
Diyanet İşleri Başkanı’nın kızı İngilizce öğretmeniymiş.
Geziler düzenleyip bunları paylaşıyormuş.
Tatilini hep Bodrum’da geçiriyormuş.
Kocasıyla birlikte fotoğrafını da görmüştüm. İkisinin de yaşamayı seven insanlar olduğu besbelliydi.
Hayatı yaşamayı sadece sevmiyorlar, bu neşeyi paylaşıyorlardı da…
Ne denir buna?
“Helal olsun…”
Ben işte böyle demiştim.
Bizim mahallenin şuursuz, o mahallenin şuurlu trolleri
Bundan iki yıl önce, temmuz ayında yine böyle bir yaz günüydü.
Ekonomi yine kötüydü ama daha bu kadar dibe vurmamıştı.
İnsanların hâlâ tatil yapabilme güçleri, keyifleri ve azimleri vardı.
Ve bir Diyanet İşleri Başkanı’nın kızı işte bu muzip tatil paylaşımını yapıyordu.
O gün sosyal medyada seküler kesimin şuursuz; dinci kesimin çok şuurlu trolleri öyle büyük bir linç kampanyası yapmıştı ki…
Erbaş bu modernitesini, hayat zevkini, keyfini ve neşesini paylaştığı Instagram hesabını kapatmak zorunda kalmıştı.
O paylaşımdan dünkü hutbeye geçen 700 günde Euro 30 TL’den 47 TL’ye çıktı
Feyza Erbaş iki yıldan beri sessizliğe büründü.
O günden bu yana Euro 30 TL’den 47 TL’ye çıktı.
“Fasulyem” dediği en küçük çocuğunu yine tatillere, gezmelere gönderebiliyor mu bilmiyorum.
Ama bildiğim, emin olduğum bir şey var.
Fotoğraflarını ve Instagram paylaşımını gördüğüm bu kadın ve eşinin içindeki hayat coşkusunu yok etmek pek mümkün değildir.
Olsa olsa bastırılmış, susturulmuştur o yaşama sevinci.
Başkan’ın kızına bugün şunu sormak isterdim
Onunla ve eşiyle konuşabilsem, bugün şunu sorardım:
Babanızın üç haftadır kadınlarla ve insanların yaşama hevesi, keyfiyle uğraşmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Neyse, benim için artık önemli değil.
Dedim ya, Diyanet’in Cuma hutbelerini artık zerre kadar ciddiye almıyorum.
Feyza Erbaş
Soruyorlar: Kadınlara yönelik hutbeler başkanı götürür mü?
Çevremde bazı insanlar soruyor:
“Bu başkan ne zaman gidecek?”
Kadınlara, hayat tarzlarımıza, yaşama keyfimize karşı yazdırdığı bu hutbelerden dolayı gider diye düşüneniz varsa, aklınızdan çıkarın derim.
Ondan dolayı gitmez.
Ama dünkü hutbede, o miras cümlesinin hemen altında iki cümle var ki…
İşte onu Ankara’da ve İstanbul’da bazı insanlar ciddiye alırsa, işte bakın ondan dolayı gidebilir.
Ankara ve İstanbul’da birileri bu “ateşten gömleği” üzerine alınırsa
Ne mi o, dünkü hutbedeki cümleler?
“Asılsız gerekçelerle insanların mallarına el koymak… Yalan beyanlarla insanları mağdur etmek ateşten gömlek giymektir…”
Merak ettim bu cümlelerin adresi neresidir, kimlerdir.
Ötekiler kadınlarla ilgiliydi…
Ama bu iki cümlenin adresi erkekler gibi geldi…
Başkan dikkat, et türbülanslı bir bölgeye girdin
Başkan dikkat et…
Çok netameli cümleler bunlar. Çok tehlikeli.
Türbülanslı bölgelere giriyorsun.
Şüpheleniyorum, “Cuma hutbesi kâtipleri” arasına sızmış kripto kâtipleri mı var…
Muhalefet ve bütün Silivri şu sıralar bu iki cümle üzerinde dans ediyor.
İnsanların, ailelerinin mallarına el konmuş.
İtirafçılar her gün başka insanların aleyhine yeni ihbar kağıtlarını imzalıyorlar.
Bu hutbeden bir gün böyle bir itirafçılık olayı ile çalkalanmış.
Yani ateşten gömleği giyen giyene…
Kadın mirasının arkasına durup dururken niye bu iki cümle?
Şimdi böyle bir ortamda, nereden çıktı durup dururken, kadının mirasına el koyan bir cümlenin hemen arkasına böyle iki cümleyi eklemek…
Cuma cemaati eminim o iki cümlenin adresini kendine göre değerlendirmiştir.
Ankara’da veya İstanbul’da bazı kişiler de adres sormayan kurşun gibi iki cümleyi kendine göre yorumlayıp üzerine alınırsa…
İşte o zaman dünkü Cuma hutbesinin altında kalırsın…
Aman ha Başkan…
Hutbe kâtiplerinin arasına sızan kripto kâtiplere dikkat…
Bugünlerde kimseye güvenilmez.
***
NOT: Bu bir mizah yazısıdır. Diyanet’in hutbeleri gibi bu yazıyı da zerre kadar ciddiye almayın. Ben, şu cumartesi günü biraz gülümsetmek için yazdım, siz de gülümseyin geçin ve yazı amacına ulaşsın.
Allah’tan son anketlerin de ortaya koyduğu gibi, halkın Diyanet’e olan güveni yerlerde sürünüyor.
Yani büyük bir ihtimalle Ankara ve İstanbul’da da kimse o iki cümleyi ne ciddiye ne üzerine alınır.
Mesela kapanır gider.
Diyanet’in cuma hutbesine tepkiler yükseliyor: Mirasta eşitlik hakkımıza göz dikenler iyi bilsin ki; erkek egemen bu zihniyeti mahkûm edeceğiz!