ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
ABD Başkanı Donald Trump, ikinci başkanlık döneminde göçmen karşıtı politikalarını gözdağına dayalı yeni bir seviyeye taşıdı. Florida’nın timsahları ile ünlü Everglades bölgesinde bataklıkların ortasında 450 milyon dolar maliyetle 5 bin kişilik bir gözaltı merkezi kuruyor. Trump destekçileri henüz resmi adı bile olmayan bir göçmen gözaltı merkezine anlam yüklü bir isim taktı: “Alligator Alcatraz.”
Bu isim, mizah gibi görünse de aslında sembolik bir gözdağı taşıyor. Zira Alcatraz, Amerikan tarihinde sadece bir hapishane değil, kaçışın imkânsız olduğu bir karanlıklar adası, devletin otoritesinin simgesi olarak yer alıyor. Kamuoyuna “Alligator Alcatraz” (Timsah Alkatrazı) olarak sunulan bu merkez, Trump yönetiminin sadece sertlik değil, aynı zamanda mizah ve korku karışımı bir propaganda diliyle göçmenleri caydırma çabasının son örneği.
Alcatraz: Devletin mutlak gücünün simgesi
San Francisco Körfezi’ndeki Alcatraz Adası, 1930’lu ve 60’lı yıllar arasında ABD’nin en sert federal hapishanesiydi. Al Capone gibi dönemin en tehlikeli suçlularına ev sahipliği yapan bu izole ada, kaçışın neredeyse imkânsız olduğu, umudun kaybolduğu bir yerdi. Bugün bile Hollywood filmlerinde Alcatraz, devletin en karanlık yüzüyle anılır.
Trump’ın yeni gözaltı merkezi de işte bu tarihsel mirası çağrıştırıyor: İzole edilmiş, doğal engellerle çevrili ve caydırıcılığıyla övünen bir yer. Fark şu: Bu kez burada tutulanlar organize suç şebekeleri değil; sınırı yasadışı geçmiş ama çoğu zaman savaştan, yoksulluktan veya umutsuzluktan kaçan insanlar.
Timsahlar, pitonlar ve siyasî tiyatro
Trump’ın “Kaçışın tek yolu tek yönlü bir uçuş” sözleri, gözaltı merkezinin bir hapishaneden çok bir tehdit aracı olarak konumlandığını gösteriyor. Bu ifade ‘Kendi iradenizle uçağa binip geri gidin yoksa …’ türü bir tehditten başka bir şey değil. Beyaz Saray basın sözcüsü Karoline Leavitt’in timsahları “doğal güvenlik gücü” olarak tanıtması da sembolik bir mesaj taşıyor: “Bu merkeze düşenlerin kurtuluş ümidi yok.”
Trump, gözaltı merkezine giderken üzerinde “Gulf of America” yazılı kırmızı şapkasını taktı ve timsahları kastederek, “Kaçmaya çalışanları yerlerse, sanırım konsept bu!” dedi. Hatta göçmenlerin timsahlardan kaçarken “zikzak koşmaları gerektiğini” önerdi. Bu arada Trump’ın önerdiği zikzak çizerek kaçmak işe yaramaz, uzmanları bu önerinin yanlış olduğunu söylüyor. Gerçi amaç zaten bilgilendirmek değil; korkutmak ve aşağılamak olunca bilginin doğru olup olmadığı ikinci plana düşüyor.
Beyaz Saray’ın resmi hesaplarından “ICE şapkası giymiş timsah” görselleri paylaşması, “Ice Ice Baby” ve “Hey hey goodbye” gibi müzikli videolarla göçmen gönderimini eğlenceli bir kampanyaya dönüştürmesi, bu politikanın sadece güvenlik değil, bir siyasi şov olduğunu gösteriyor.
Florida Valisi Ron DeSantis ve İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem ile birlikte yapılan açılış, özellikle Cumhuriyetçi tabana yönelik güçlü bir mesaj taşıyor. Cumhuriyetçi Parti, “Alligator Alcatraz” baskılı tişört ve kupa kılıflarını satıyor; bağış topluyor. Mesaj net: Trump geri döndü ve göçmenlere merhamet yok.
Çevreciler, yerliler ve gerçekler
Ancak bu timsahlı cezaevi, sadece göçmen hakları değil, çevre ve yerli hakları açısından da büyük bir tehdit. Gözaltı merkezi, Florida panterinin, geyiklerin, ayıların yaşadığı Big Cypress Ulusal Koruma Alanı’nın sınırında yer alıyor. Bölgenin asıl yerlileri olan Mikosuki Kabilesi, merkezin kutsal topraklarına inşa edilmesine karşı çıkıyor.
Kabile lideri Talbert Cypress Amerikan medyasına verdiği demeçte , “Burası vahşi hayvanların yaşadığı bir boşluk değil; atalarımızın, kültürümüzün toprağıdır.” diyerek projeye sert tepki gösterdi.
Anketler ne diyor, halk ne düşünüyor?
Trump’ın bu sert söylemi, ülke genelinde karşılık bulmuyor. Quinnipiac ve YouGov anketleri, Amerikalıların çoğunluğunun (%57) göçmenlik politikalarını onaylamadığını gösteriyor. Ancak 2024’te Trump’a oy verenlerin %86’sı bu politikaları destekliyor. Yani bu sertleşmenin amacı, toplumun genelini ikna etmek değil; tabanı tahkim etmek.
Yeni bir Alcatraz, yeni bir gözdağı
Trump, Florida’nın bataklıklarına bir Alcatraz daha inşa etti. Ama bu kez gözetleme kulelerinin yerini pitonlar, gardiyanların yerini timsahlar aldı. Bu grotesk semboller, aslında Trump’ın göçmen politikasının özünü yansıtıyor: İnsan onurunu yok sayan, doğayı istismar eden ve korku üzerinden oy devşiren bir anlayış.
“Alligator Alcatraz” sadece bir cezaevi değil; Trump’ın devlet gücünü, mizah ve zorbalıkla harmanlayarak nasıl kullandığının canlı bir örneği. Tıpkı Alcatraz gibi, burası da çaresizliğin, umutsuzluğun ve sistematik dışlamanın sembolü olmaya aday.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***