Mehmet Özcan*
Yönetişim, paydaş katılımı gibi kavramlar kamu ve özel kesimde popülerliğini korumaktadır. Bununla birlikte, bürokrasimiz hala mevzuat hazırlık dönemlerinde bilgi sızmamasını bir övünç kaynağı olarak görmekte. Sektörel veya siyasi baskılardan ve haksız rekabetin oluşmasından kaçınılması anlaşılabilir, hatta yerine göre takdir edilebilir. Örneğin; ÖTV zammı, gümrük rejimi veya kur-faiz politikalarındaki değişiklikler kamuoyunca eşzamanlı olarak öğrenilmeli. (Merkezi sınav soruları da)
Ancak teşvik sistemi baştan sona yeniden tasarlanırken, sektör paydaşlarının yeterli katılımı sağlanmaz ve görüş ile önerileri dikkate alınmazsa, kusurlar ve çelişkiler kaçınılmaz olur.
Oldukça önemli değişikliler getiren yeni teşvik sistemi Cumhurbaşkanlığı Kararı olarak bir gece ansızın zuhur ediverdi. Oysa teşvik sisteminin bir unsuru olan yatırım döneminde vergi indirimi uygulaması Mecliste haftalarca tartışılabiliyor. Bir zararını görmedim.
Vaka analizi: Yat imalatı teşvikleri
Yat imalatı, yılda 1 milyar dolar üzerinde döviz getirisi potansiyeli olan; katma değeri yüksek, tecrübe ve uzmanlık gerektiren bir alandır. Alınan siparişler, yat başına milyon dolar mertebesinden başlayıp 50-60 milyon dolara kadar çıkabilmektedir. (Rekor: 135 milyon dolar.)
9903 sayılı yeni Teşvik Kararı, 24 metre üzerindeki yat imalatını Hedef Yatırımlar Programı kapsamında desteklemektedir. Sağlanan başlıca destekler:
- Yatırım tutarının %20’si kadar vergi indirimi
- KDV ve gümrük vergisi istisnaları
- Sigorta primi işveren payı desteği (1. Bölge illeri hariç)
- Faiz desteği
İmalatçılar, KDV ve gümrük vergisini müşteriye yansıtabildikleri veya sektöre sağlanan diğer istisna imkânları nedeniyle genellikle dert etmemektedir. Kurumlar vergisi indirimi önemli olmakla birlikte, imalat aşamasında katkısı birçok üretici için sınırlıdır.
Sektörün en büyük beklentisi, imalat döneminde yoğunlaşan istihdam nedeniyle sigorta primlerinin desteklenmesidir. Nitekim bu ihtiyaç Teşvik Uygulama birimi tarafından fark edilmiş; sektöre diğer yatırımlara sağlanmayan istisnai bir hak tanınarak sigorta primi desteği yatırım döneminde başlatılabilmiştir. Eski Karar’da da bu şekildeydi.
Buraya kadar her şey olumlu gözükse de şimdi sektörün yoğunlaştığı ve imalat değerinin tamamına yakınını karşılayan ilk 5 ile bakalım:
- İstanbul
- Antalya
- Muğla
- Yalova
- İzmir
Bu illerden Yalova 2. Bölge’de, diğerleri ise 1. Bölge’dedir. Şimdi yukarıdaki tabloya dönüp Sigorta Primi Desteği yanındaki notu hatırlayalım: “1. Bölge illeri hariç.”
24 metre üzeri, 8-10 milyon dolarlık bir yat imalatı yaklaşık 2 yıl sürüyor. Dolayısıyla, yalnızca Yalova’da 1 yıl için sigorta primi desteği sağlanmakta; diğer illerde ise destek uygulanmamaktadır.
Sonuç olarak, mevzuat bir yandan sektörün kıymetini bilir ve özel uygulamalar tanımlarken; diğer yandan sektör için en kritik destek unsurundan yararlanılmasını büyük ölçüde engellemektedir.
Bu durumun, analiz sonucu yapılmış kasıtlı bir tercih olduğunu düşünmüyorum. Muhtemelen gözden kaçmış bir detaydır.
Başlangıca dönecek olursak: Karar taslağının ilgili bölümü sektörle paylaşılsaydı, geri besleme alınır ve daha farklı bir çözüm tercih edilebilirdi.
Şu anda da çözüm mümkündür. Mevzuata eklenecek kısa ve açık bir ifade—örneğin: “Yat imalatı yatırımları hariç olmak üzere” şeklinde bir ibareyle sorun çözülebilir.
Konunun YATED, GYHİB gibi sektör örgütleri tarafından gündeme getirilmesi gerekmektedir. Yeni sistemde tersane yatırımlarının da göz ardı edildiğini özellikle not ederek bitirelim.
“Denizcilik sadece ulaştırma işi değil, iktisadi iş olarak anlaşılacak ve tersaneler, gemiler, limanlar ve iskeleler inşa edilecek, deniz sporları kulüpleri kurulacak ve korunup geliştirilecektir. Çünkü: Toprakların ucu deniz olan bir ulusun sınırını, halkının kudret ve yeteneğinin hududu çizer.” M. Kemal Atatürk