ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
ABD eski Dışişleri Bakanı ve CIA Başkanı Mike Pompeo, ‘Asla Taviz Verme’ adlı kitabında 15 Temmuz 2016’daki askeri darbe girişimini “sözde darbe” olarak tanımlamıştı. İşte o “sözde darbe”nin yıl dönümüne bir kez daha geldik.
Erdoğan rejimi, her yıl olduğu gibi bu yıl da onlarca gazete, televizyon, sinema filmi, yüzlerce yandaş gazeteci ve binlerce ‘troll’ eliyle resmi yalanlarını tekrar edecek, kara propaganda yapacak. Buna karşılık, sürgün ve ağır sansür koşulları altında çalışan birkaç gazeteci ile mağdurların silah arkadaşları, hakikati dile getirmeye çalışacak.
Ortada son derece orantısız bir mücadele var. Ancak gerçek, her zaman olduğu gibi bu kez de “resmi yalanları” ezecek. Hele ki konuşanlar, olayların tam merkezindeki askerlerse…
15 Temmuz’un sözde “bir numarası” ilan edilen eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk’ün silah arkadaşları, ‘Spoiler: Apolet Perdesi’ isimli bir belgeselle karşımıza çıktılar ve bu büyük kumpası birinci elden anlattılar.
Genelkurmay’ın 21 Temmuz’da yani 15 Temmuz’dan 6 gün sonra yaptığı resmi açıklama… 5. Maddesine dikkat… Orada Akın Öztürk’ün bizzat aranarak Akıncı’ya gönderildiği açıkça yazıyor. Ancak Genelkurmay, bu açıklamayı daha sonra sitesinden kaldırdı.
Belgeseli izleyince, Erdoğan rejiminin iki dakikalık bir duyuruya bile tahammül edemeyip jet hızıyla sansür uygulamasının boşuna olmadığını anlıyorsunuz. Aynı şekilde, Hulusi Akar ve Zekai Aksakallı gibi generallerin neden Meclis’ten, savcılardan ve mahkemelerden adeta kaçırıldığını da…
“Yetmez ama evet!”
Detaylara geçmeden önce bir not düşmem gerekiyor… Yıllardır 15 Temmuz üzerine çalışan, bu konuda çok sayıda yayına imza atmış bir gazeteci olarak, süreçle ilgili bilgisi olan askerlerin konuşması gerektiğini hep söyledim. Zira biz sivillerin içinden çıkamayacağı kadar karmaşık bir olayla karşı karşıyayız. Gazeteciler en fazla iddianameler, savunmalar ve duruşmalardan bir şeyler çıkarabilir ki, Erdoğan rejiminde yargının hali ortada.
Bu yüzden en kritik konu, bizzat tanıkların çıkıp bu tezgahı deşifre etmesiydi. Ne yazık ki bugüne dek çok az asker kamuoyu önüne çıkıp yaşananlara dair tanıklığını dile getirdi. Bu nedenle ‘Spoiler’ belgeseli son derece kıymetli.
Komutanları darbecilerin elinden kurtaran isim de Akın Öztürk… Bu da kamera kayıtlarıyla sabit…
Belgeselde Hava Pilot Tuğgeneral Mehmet Yalınalp, Akın Öztürk’ün o dönem özel kalem müdürü olan Kurmay Binbaşı Dr. İbrahim Kocaman, Hava Pilot Kurmay Albay Hakan Çalışkan ve Kurmay Albay Üryani Kömbeci birer birer şahitliklerini paylaşıyor. Keşke daha erken konuşsalardı. Ama bu aşamada “Yetmez ama evet!” diyerek detaylara geçelim.
Kumpasın ayak izleri
Birine suç isnat etmek kolaydır. Hele ki yargı bağımsız değilse, medya saraya bağlıysa, devlet kurumları tek adamın emrine girmişse… Bir iftira ile kahramanı hain yaparsınız. Tıpkı Akın Öztürk’e yapıldığı gibi.
‘Spoiler: Apolet Perdesi’ belgeseli, 15 Temmuz’un karanlık labirentlerine bir fener tutuyor. Yıllardır kamuoyuna “darbe girişiminin bir numarası” olarak sunulan Akın Öztürk’ün aslında planlı biçimde hedefe konmuş bir günah keçisi olduğu, tanıklıklar ve belgelerle ortaya konuluyor. Silah arkadaşlarının anlattığı Akın Öztürk profili, aslında onun neden çok daha önceden hedefe konduğunu açıklıyor.
Çünkü Akın Paşa’nın profili, Erdoğan rejiminin kurmak istediği “yeni ordu” anlayışıyla taban tabana zıttı. O, teamüllere, hukuka ve liyakate inanan bir generaldi. Saraydan gelen torpil listelerini yırtıp atan, partizanlığa direnen bir komutandı. Belgeselde öne çıkan hayati bir ayrıntı daha var: Suriye’ye askeri müdahale baskısı…
2015 yılında cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Erdoğan’ın aklında, Suriye’ye girerek kazanılacak bir “zafer savaşı” vardı. Muhalefet bastırılacak, seçim kazanılacaktı. Ancak Akın Öztürk buna direndi: “Bu savaşa girersek, 20–30 yıl geriye gideriz. Çok fazla uçak ve pilot kaybederiz. Bunun karşılığında ne elde edeceğiz? Macera için savaşa girilmez.”
Akın Öztürk (solda), Abidin Ünal’la birlikte görülüyor…
Bu sözler Saray için itaatsizlikti. Üstelik sadece askeri değil, siyasi bir duruş da içeriyordu. Bu “başkaldırı”, Akın Paşa’ya dikilen “darbeci elbisesinin” ilk dikişiydi.
Bir başka çarpıcı tanıklık: AKP’li vekil Şirin Ünal, elindeki bir listeyle Akın Öztürk’ü ziyaret ediyor ve belirli askerlerin emekliye sevkini istiyor. Komutanın yanıtı net: “Nezaket ziyaretine geldiysen kahveni iç. Ama Hava Kuvvetleri’ni yönlendirmeye geldiysen, kapı orada.”
Dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan ise gece yarısı başka bir listeyle kapısına dayanıyor. Cevap aynı: “Devlette böyle bir çalışma usulü yok.”
Kısacası Akın Öztürk, Erdoğan’ın sadakat ordusuna geçit vermedi. Torpile, siyasi kadrolaşmaya, informal taleplere karşı durdu. Bu da onu hedefe koyan ikinci büyük sebep oldu.
Akar’ın Talimatıyla Kurulan Tuzak
Belgeselin en sarsıcı bölümleri, 15 Temmuz gecesine dair tanıklıklar…
Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal, Akın Paşa’yı telefonla arayıp Akıncı Üssü’ne çağırıyor. Ancak asıl tuzak, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın üsse inmesiyle başlıyor.
İlk cümlesi şu:
“Akın Öztürk nerede?”
Neden, “Bu uçakları kim kaldırdı?” diye sormuyor da, doğrudan Öztürk’ü arıyor? Çünkü senaryo çoktan yazılmış. Öztürk oyunun içine çekilmek isteniyor.
Ve öyle de oluyor. Sabaha kadar Akar’la birlikte hareket ediyor. Hatta Akar, “Sen burada kal, olayları kontrol altında tut. Seni ikinci helikopterle aldırırım.” diyor. Öztürk karargâhta ve yalnız bırakılıyor. Kurban ilan ediliyor.
Belgeselde Hulusi Akar’ın 15 Temmuz öncesinde TSK’yı bu sürece nasıl hazırladığına dair çok kritik anekdotlar yer alıyor.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, silah arkadaşlarına kumpas kurmakla suçlanıyor.
Tuğgeneral Mehmet Yalınalp’in tanıklığına göre Akar, NATO görevindeki askerlere bile “Bu hükümet bizi 1919’a döndürmek istiyor. Biz 1980’e döneceğiz.” diyerek açıkça darbe imasında bulunuyordu. Dahası, “Darbe yapsak Cemaat buna ne der, tavrı ne olur?” sorusunu içeren çalışmalar yaptırıyor.
Bu anekdotlar, 15 Temmuz’un Cumhurbaşkanı Erdoğan, MİT Başkanı Hakan Fidan ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar üçlüsünün planladığı bir organizasyon olduğunu ve bu organizasyonda en kritik rolün Akar’da olduğunu ortaya koyuyor.
TSK’nın bu kumpasa çekilebilmesi için önce ortam hazırlanıyor. Bir yandan bombalar patlıyor, diğer yandan Akar askerleri “müdahale” beklentisine sokuyor. Aynı anda Cemaat de bu mizansene çekilmek isteniyor. Katılımı az, başarısızlığı garantilenmiş bir kalkışma organize ediliyor.
Belgeselin en çarpıcı yanlarından biri de Abidin Ünal’ın, 2015 YAŞ toplantısında yaşanan bir gerilimden sonra Akın Öztürk’e dönüp, “Kusura bakma abi, öyle yapmak zorundaydım.” demesi. 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü’nde yaşananlar, bu kumpasın nasıl milim milim planlandığını gözler önüne seriyor.
Evinde torunuyla oynarken olayların içine çekilen Akın Öztürk’ün, 16 Temmuz sabahı öldürülmeye çalışıldığı da ortaya çıkıyor. İddiaya göre, dönemin Başbakanı Binali Yıldırım, içinde Öztürk’ün olduğu helikopterin düşürülmesi emrini veriyor.
BM: Bu tutuklama keyfi ve hukuksuz
Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, Akın Öztürk’ün hukuksuz şekilde tutuklandığını, adil yargılanmadığını ve derhal serbest bırakılması gerektiğini ilan etti.
Peki Erdoğan rejimi ne yaptı? Hiçbir delil olmadan müebbet hapis cezası verdi.
En kritik tanık olan Hulusi Akar, mahkemeye bile getiril(e)medi. Medya, Akın Öztürk’ün Akar’ın talimatlarını yerine getirdiğini gösteren görüntüleri görmezden geldi. Bombaları durdurmaya çalışan adam, “bir numara” ilan edildi. 15 Temmuz’un üzerinden dokuz yıl geçti. Akın Öztürk hâlâ zindanda. Mahkeme de bile anlatmaktan utandığı işkenceler gördü. Ama o “darbeci elbisesi” onun üzerine oturmadı. Çünkü o, ömrünü ülkesine adamış bir askerdi. Sarayın emir eri olmayı reddettiği için kurban seçildi.
‘Spoiler’ belgeseli bir gerçeği bir kez daha gözler önüne seriyor: 15 Temmuz’da gerçek darbeciler değil, direnenler yargılandı. Erdoğan, Fidan ve Akar tarafından kurulan kumpas, günü geldiğinde tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacak.
Silah arkadaşlarının şu sözleri, bu trajediyi özetliyor: “Ona biçilmiş bir elbise vardı: Darbenin lideri kisvesi. Ama o elbise onun üstüne oturmadı.”
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***