RIHA – ABD’nin politikasının, Dürzilere saldırıda HTŞ’yi cesaretlendirdiğini dile getiren MSD Şam Temsilcisi Abdulwehab Xêlîl, Özerk Yönetimin bu süreçteki rolüne işaret ederek, “Artık Özerk Yönetim-QSD Suriye halklarının gözünde muhatap olarak görülen bir güç” dedi.
Baas rejiminin yıkılışının ardından Suriye’de yönetimi ele alan Heyet Tahri es-Şam (HTŞ), önce Alevilere yönelik katliamlara girişti. Bu saldırı ve katliamları Süveyda’da Dürzilere dönük saldırılarla devam etti. HTŞ’nin başa geldiği günden bu yana 2 kez hedef alınan Süveyda’daki Dürziler, buna karşı direniş gösterdi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) verilerine atıfla 13 Temmuz’dan bu yana başlayan çatışmalarda, aralarında sivillerin de bulunduğu en az bin 120 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. UNHCR’ın raporunda, 20 Temmuz itibarıyla Süveyda vilayeti içinde 51 bin 300, Dera’ya 40 bin 350, Şam kırsalına ise 950 olmak üzere toplam 92 bin 600 kişinin yerinden edildiği belirtildi.
‘HTŞ’NİN BİR SİSTEMİ YOK’
Yakından takip ettiği süreci Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendiren Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Şam Temsilcisi Abdulwehab Xêlîl, BAAS rejiminden sonra gelen HTŞ’nin Suriye’de var olan sorunları daha da arttıracak adımlar attığını ifade söyledi. Xêlîl, “HTŞ, BAAS rejimini yıktı, ancak onun yerine koyabileceği bir sistemi yoktu. İdlib’de kendi kent devletlerini yönetecek haldeydiler. Suriye gibi bir yeri yönetebilecek durumları yoktu. Yıllarca sadece savaşmışlar. Suriye halkları medeni halklardır. Keza Süveydalılar da öyle. Esad varken de böyleydiler, şimdi de öyleler. Amerika burada kendi çıkarlarını yürütebilmek için istikrar yaratmak istedi. HTŞ de bu referansla İsrail ile iyi temelde ilişkiler kurabileceğine inanarak Süveyda saldırılarını gerçekleştirdi” ifadelerini kullandı.
‘SÜVEYDA’DA DİRENÇ ORTAYA ÇIKTI’
Saldırı ve katliamların Suriye’nin kıyı bölgelerinde Alevi yurttaşlarla başladığını hatırlatan Xêlîl, “Mahallelere toplama ve saldırma taktiğiyle hem mahalleleri boşaltıp hem de toplu olarak saldırı gerçekleştirmiş oldular. Süveyda’ya gelince burası hem Şam’a yakın hem de bir kısmı İsrail’de kalan topraklar. Kıyı bölgelerinde katliam yapanlar engellenmeyince Süveyda’da da aynı şeyi yapabileceklerini sandılar” diye konuştu.
Xêlîl, Süveyda’ya saldırı sonrası bir direnç ortaya çıktığını belirterek, HTŞ’nin Süveyda’da planladığı gibi olmaması üzerine hayal kırıklığı yaşadığını aktardı.
‘İSRAİL HAKİM GÜÇ OLMA ÇABASINDA’
Süveyda saldırıları öncesinde İsrail ve Şam geçici hükümeti yetkilileri arasında görüşmeler gerçekleştiğini vurgulayan Xêlîl, “Amerika da İsrail de artık Suriye’de daha rahat hareket edebileceklerini biliyorlar. Şam geçici hükümeti, İsrail ile görüşmesinden güç aldı ve istediği her yere saldırabileceğini düşündü. Süveyda’da yaşananlar sonucunda bunun böyle olmayacağını anladı. Bu esasla ABD, İsrail bu planı harekete koydular. İsrail, Dürzilerin yaşadığı bölgede hakim güç olma çabasında. Buna göre ya bir parçalanma yaratmak ya da Suriye güçlerini bu bölgede silahsız bırakmak istiyor. Bunu da ‘Ben Dürzi halklarının haklarını koruyorum’ diyerek meşrulaştırıyor. İdlib’de de 15-16 tane Dürzi köyü var. Şu soruyu sormak lazım, İsrail İdlib’de bu Dürzi köylerine saldırılsaydı ses eder miydi? Cevap yüksek ihtimal, ‘Hayır’; çünkü İsrail, bu alanla ilgilenmiyor” şeklinde konuştu.
‘ÖZERK YÖNETİM MUHATTAP’
Suriye halklarının BAAS rejiminin düştüğü günden sonra özellikle HTŞ’nin katliamları ardından Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve sistemine yakınlık duyduklarını ifade eden Xêlîl, “Suriye halkları bu süreçte birbirlerine daha fazla ihtiyaç duyduğunu ve kendi söz haklarının önemini farkına vardı. Süveyda halkıyla BAAS rejimi düşmeden önce de diyaloglarımız vardı. Hatta rejim içerisinde değişim yapmalarına dair diyaloglardı, bunlar. Ancak sonra rejim zaten HTŞ eliyle düşürüldü. Kıyı bölgelerinde yurttaşlara yapılan saldırılar, halkları birbirine daha da yakınlaştırdı. Çünkü herkes tehlikeyi gördü. Bunun üzerine Suriye’nin yönetimine ortak olma talebini dillendirdiler. Süveyda’ya dönük saldırının ardından Özerk Yönetim’in tutumunu izlediler. Özerk Yönetim, katliamların bir an önce durdurulmasını ve siyasi diyalogun sağlanmasını istedi. QSD ve Şam geçici hükümeti, görüşmesi o yüzden çok önemli görülüyordu. Özerk Yönetim yetkilileri de bu görüşmelerde sadece Özerk Yönetimi değil, Suriye’nin tamamının konuşulduğunu ifade etmişti. Artık Özerk Yönetim-QSD Suriye halklarının gözünde muhatap olarak görülen bir güç. Dürzilerin yaşadıkları da tüm Suriye halklarının yaşadıklarından bağımsız ele alınmıyor. Bu yüzden katliamın eşiğindekiler, QSD’nin oynayacağı rolü merakla izliyor” diye belirtti.
MA / Ceylan Şahinli
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***