Uluslararası Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Türkiye’nin kredi notunu artırırken, iktidara ve ekonomi yönetiminde de üç şart ileri sürdü. Kredi notunun B1’den Ba3’e yükseltilmesine karşılık Türkiye, hâlâ 2012’de elde “yatırım yapılabilir ülke” kategorisinin üç basamak altında kaldı. Dolayısıyla Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i heyecanlandıran not artışı gerçekte uluslararası piyasalar ve yatırımcılar açısından Türkiye’nin “yatırım yapılamaz” konumda olmaya devam ettiği anlamına geliyor. Not değerlendirmesinde dikkat çekici olan kritik nokta ise Türkiye’nin görünümünün pozitiften “durağana” çevrilmesi. Diğer iki kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings ve Standart&Poor’s ise Türkiye’nin kredi notunda değişikliğe gitmedi ve “riskli, spekülatif” notunu sabit tuttu.
Şimşek’in görevde kalacağını öngören Moody’s’in 3 şartı milyonlarca ücretli, dar gelirliyi vuracak
Moody’s not artışının gerekçelerini değerlendirirken “uygulanan ekonomi programında politika değişikliği riskinin azaldığını, yeni not artışları için siyasi risk öngörülmediğini” vurguladı. Dolayısıyla sıkça gündeme gelen kabine revizyonu, görevden alma, bakan değişikliği iddialarının aksine Moody’s, Bakan Şimşek açısından siyasi bir risk ya da görevden alınma ihtimalinin söz konusu olmayacağı görüşünde.
19 Mart İBB operasyonlarının ekonomide ve piyasalarda yarattığı sert dalgalanmalar, muhalefetin ısrarla erken seçim çağrılarında bulunmasına karşın Moody’s önümüzdeki dönemde yeni siyasi riskler beklemediğini, Şimşek ve ekonomi yönetiminin programı istikrarlı şekilde sürdüreceğini öngörüyor. Buna bağlı olarak da önümüzdeki dönemde yeni not artışları için 3 koşul öne süren Moody’s bu adımların hayata geçirilmesini istiyor.
Moody’s’in yeni not artışları için iktidara ve ekonomi yönetimine öne sürdüğü 3 koşul;
- Başta asgari ücret olmak üzere diğer ücret ve maaş artışlarının “gerçekleşen değil, beklenen enflasyona göre yapılması”,
- Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve politika belirleme özerkliğinin kalıcı şekilde yeniden tesis edilmesi,
- Enerjide ithalata bağımlılığın azaltılması ve bu sayede uluslararası enerji piyasalarındaki fiyat dalgalanmalarının başta cari açık olmak üzere, ekonomik dengeler üzerindeki olası olumsuz etkilerinin en alt düzeye indirilmesi şeklinde sıralandı.
Bu üç başlıkta radikal dönüşüm ve yapısal düzenlemelere girilmesini talep eden Moody’s, yeni not artışları için özellikle ücret artışlarının geçmiş enflasyona endekslenmesi uygulamasının kalıcı şekilde uygulamadan kalkması ve ücret gelirlerine yapılacak zamların hedef enflasyona göre belirlenmesi durumunda yeni not artışlarının gündeme gelebileceğini vurguluyor. Moody’s’in yeni not artışı için ısrarlı olduğu diğer başlık ise Merkez Bankası bağımsızlığını güçlendirecek reformların süratle hayata geçirilmesi.
Moody’s’in öne sürdüğü bu şart 2026’da asgari ücret ve maaşlarda yüzde 12 artış anlamına geliyor
Moody’sin yeni not artışı ve Türkiye’nin henüz üç basamak geride olduğu “yatırım yapılabilir ülke” seviyesine ulaşması için öne sürdüğü ücret artışlarının beklenen enflasyona endekslenmesi durumunda milyonlarca asgari ücretli, memur, emekli için 2026 maaş zammı oranı Merkez Bankası’nın gelecek yıl için hedeflediği yüzde 12 enflasyon beklentisi düzeyinde kalacak. Mevcut uygulamada her 6 ayda bir geçmiş enflasyon oranında maaş artışı uygulaması yerine, yıl başında yıllık enflasyon hedefi oranında yılda bir kez maaş zammı söz konusu olacak. Ekonomi yönetimi halen bu yöntemi grev aşamasına gelen kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi pazarlıklarında ve 2026-2027 dönemi için yeni başlayan 8. Dönem kamu çalışanları toplu sözleşme müzakerelerinde işçi ve memur sendikalarına dayatmış durumda.
Moody’s’in yeni kredi notu artışı için uluslararası sermaye ve yatırım piyasalarının talepleri doğrultusunda iktidara öne sürdüğü bu koşul, SGK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı emeklileri, kamu işçileri, kamuda görevli memurlar ve özel sektörde asgari ücretle çalışanlar olmak üzere toplamı 35 milyonu bulan milyonlarca kişiyi doğrudan etkileyecek.
Yıl başında yüzde 30 artırılan asgari ücrette temmuzda enflasyon farkı artışı yapılmadı. Yılda tek sefer zam politikası sürdürülüyor. Moody’s’in talebi uygulamaya konulduğunda resmi kayıtlara göre sayıları 8,5 milyon olan asgari ücretle çalışanların ücreti yıl başında yüzde 12 artırılacak. Sanayide asgari ücretle istihdam edilenler dışında tarım kesiminde ise milyonlarca kişinin asgari ücret altında ücretlerle çalıştırıldığı TÜİK ve Merkez Bankası’nın ücret ve gelir araştırmalarında yer alıyor. İktidarın Moody’s’in şartını kabul etmesi durumunda 2026’da asgari ücret, yüzde 12 artış sonrası 24 bin 750 lira olacak. Bu tutar şimdiden temmuzda 25 bin lirayı aşan açlık sınırının altında.
Enerji bağımlılığının azaltılması ve Merkez Bankası bağımsızlığı şartlarının hayata geçmesi güç
Diğer yandan Moody’s’in kurlarda istikrar ve cari açık için öne sürdüğü diğer iki koşul arasında yer alan enerji ithalatının ve dışa bağımlılığın azaltılması yakın dönemde mümkün görünmüyor. Halen yüzde 70 düzeyinde enerjide dışa bağımlı olan Türkiye açısından bu oranın aşağı çekilmesi için yerli enerji kaynaklarının ve arzının hızla artırılması gerekiyor.
Bunun yanında Merkez Bankası bağımsızlığının kalıcı şekilde güçlendirilmesini öngören reform talebinin hayata geçirilmesi de 2018’den bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 yılda 6 Merkez Bankası Başkanı değiştirdiği göz önünde tutulduğunda güç görünüyor.
Moody’s’in kredi notu artışı için öne sürdüğü üç koşul içinde faturanın ücret artışlarının hedeflenen enflasyona endekslenmesiyle asgari ücretli, memur, emekli, dar gelirli milyonlara ödetileceği anlaşılıyor.
KAYNAK: ANKA – ZÜLFİKAR DOĞAN
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***