NECİP F. BAHADIR | YORUM
15 Temmuz tantanası bir gün sürdü. İktidar medyası resmi söylem ve politikayı tekrarladı durdu. Yeni, farklı, flaş haber yoktu. Her şey arşivden çıkarılan hikaye ve iddialardan ibaretti. Yaralar deşildi, acılar kaşındı. Minarelerden yükselen salanın eşliğinde hamaset ve bayrak göndere çekildi. Sonuna kadar sömürmek ve kutsalları politikalarına sermaye yapmak AKP’nin karakteri… İktidar dışında kalan geniş kesim ise ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden günü geçiştirdi. 15 Temmuz sadece ‘anıldı, kutlandı’, anlamaya ve esrarını çözmeye kimse yanaşmadı. İstisnalar yok değil tabii. AKP’li Şamil Tayyar yine 12’den vurdu.
“15 Temmuz gecesi hain işgal girişimini püskürten bu aziz millet devleti sokaktan topladı.” dedi. Yanılmıyorsam Meral Akşener de söylemişti bunu.
Peki devleti dağıtan kim? Ülkeyi bu hale düşüren hangi iktidar? AKP’den başkası mı? Erdoğan’ın ‘devlet’ diye bir şey bırakmadığını, kurumların tüm işlevini yitirdiğini Tayyar bilmez mi? O toplanan ‘devlet’ falan değil, AKP iktidarıydı. Erdoğan koltuğunu kurtarmakla kalmadı, daha da sağlamlaştırdı.
Devlet mi? Sizlere ömür… Peki yerine ne kondu? Ya da konabildi mi? Yeni doğdu mu? Yazının ilerleyen bölümlerinde göreceksiniz…
İlk cümlesine takıldım ama Tayyar’ın asıl vurucu olan diğer söyledikleri: “Cumhurbaşkanımızın ardına saklanan sığınak sakinlerinin iktidarı ise hiç değişmedi. Aradan yıllar geçti, Akın Gürlek Başsavcı, eli değişmişken o gecenin HTS kayıtlarını da çıkarsa ne olur? Belki de olmaz. Gereği yapılırsa o kadar çok makam boşalır ki bunu da yüreğimiz kaldırmaz…”
Vay vay vay… İddiaya bak. Haklı ama… Çok kişinin bildiği Ankara sırları bunlar. Mesela Efkan Ala o gece neredeydi? Erdoğan bilmiyor mu?
Yalnızca o gecenin sırlarını değil, ‘15 Temmuz’un esrarını’ da AKP’li yüreklerin kaldırabilmesi mümkün değil. Hatta sokaktaki insanın hazmetmesi bile zor. “Bu kadar da olur mu?” dedirtecek o kadar çok şey var ki… Ama neylersin kulaklar tıkalı, gözler kapalı, kalpler mühürlü… O yüzden AKP ‘Pandoranın kutusuna’ çevirdiği 15 Temmuz’u konuşmaktan, tartışmaktan korkuyor. Fakat nafile bu topraklar da resmi tarihin ömrü sanıldığı kadar uzun değildir. Atatürk dönemi bile karşıt ne çok kitaba konu oldu. Çürük temeller üzerine yükselen AKP veya Erdoğan’ın devri iktidarı ne ki… Büyük gürültüyle çökmesi bir tuğlanın çekilmesine bakar…
Özgür Özel’in Kartal mitinginde bahsettiği savcının Cahid Cihat Sarı olduğu ileri sürülüyor. Sarı’nın masasındaki beyaz Toros açıkça görülüyor.
15 Temmuz, AKP ve Erdoğan bünyesinde öyle tezatlar barındırıyor ki… Kader ve tarihin yüzlerine çarpmadığı gün yok.
Alın işte bir fotoğraf… 16 Temmuz günü Ankara’da Erdoğan bir misafir ağırladı. Kim biliyor musunuz? Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Nahyan… Hani BAE 15 Temmuz’un finansörüydü, arkasındaki devletti. En üst düzeyde söylenmedi mi? Süleyman Soylu açık açık, “15 Temmuz’un arkasında BAE var!” demedi mi?
Erdoğan’ın bakışı farklı mıydı? Ne oldu peki? İki cümleyle düzeltildi mi? Hayır… Nasıl olsa, kitlesi cahil, sorgulamaz, kabullenir… Erdoğan ve AKP tarihe bırakmadan kendini yalanlayan bir iktidar… 15 Temmuz resmi söylemi işte bu kadar gerçek… Yerseniz.
15 Temmuz’dan sonra Türkiye’yi yazmayı planlıyordum ama gündem bombardımanı içinde gerilere düşmüş bir konunun kaybolup gitmesine gönlüm razı olmadı. Nasıl olsa 15 Temmuz’a gene döneriz.
İddiayı CHP lideri Özgür Özel gündeme getirdi. Ardından iddia gerçek çıktı. İstanbul’da bir savcı masasında üzerine, herkesin görebileceği, daha doğrusu görmesini istediği ‘beyaz Toros’ maketi koymuş. Savcının adı yok… Bu da herkesin bildiği bir sır… CHP’li Sezgin Tanrıkulu, “Ekrem İmamoğlu soruşturmasının başında bulunan savcılardan biri…” dedi. Etkili bir yargı adamı…
Hayır, bu kesinlikle araba merakı olarak açıklanamaz. Bir kod veya şifre de değil. Düpedüz kimliğin teşhiri bu… Afiş gibi bir şey. Bir mesaj aynı zamanda… ‘Tehdit ve ölüme’ gönderme… Hiç lafı uzatmanın gereği yok. Bu topraklarda ‘beyaz Toros’ ölümün diğer adı. Devlet içi illegal çetelerin simgesi… İlginçtir, Kızılcahamam’da Erdoğan, Kürt ve PKK sorunun konuşurken geçmiş dönemlerin ‘kötü uygulamalarından’ söz etti ve “Beyaz Toroslar, köy yakmalar bir dönemin kötü uygulamaları…” dedi. Kürt sorununun ağırlaşması ve terörün taban bulmasından ‘beyaz Torosların’ rolü inkar edilemez. Beyaz Toroslara sağ binenler bir daha geri dönmedi!
Erdoğan’ın dediği gibi ‘geçmişte kalmış, bir dönemin uygulaması’ değil ‘beyaz Toroslar’… Güneydoğu’dan İstanbul’a geldi. Adliye Sarayları’nda dolaşıyor ‘beyaz Toroslar’… Savcıların masalarına park etmiş durumda… Bir dikkatli göz görüverdi. Oysa zihniyet aynıydı. Geçmişte beyaz Torosların dağda, kırsalda yaptığını yargı mensupları mahkeme salonlarında yapıyor. Canına okunan hukuk ve adalet…
Ve devlet tabii. Erdoğan bir gün içine iki tekzip fotoğrafıyla yüz yüze geldi. Tarihin aynası çok acımasız. Önce BAE, şimdi de ‘beyaz Toros’…
Acıyorum ben, hat etmiş olabilir ama yine de Allah hiçbir kulunu Erdoğan’ın durumuna düşürmesin!
CHP lideri Özel, o savcıya yönelik, “Sen kime ne gösteriyorsun masaya beyaz Toros koyarak? Kimlere savcılık yaptırıyorsunuz arkadaşlar, kimlere?” diye sorması, gündeme getirmese hiç kimsenin olaydan haberi olmayacak.
Hayır, üzerinize fazla alınmayın, o beyaz Toros sadece CHP’lilere değil, herkese bir tehdit… Kanun ve yasaların ‘beyaz Torosa’ dönüşerek nasıl kullanıldığının da kanıtı. Bir itiraf, bir delil… Zaten öyleydi. Beyaz Toros maketi herkesin anlayacağı şekilde bir gerçeği, yargının hali pürmelalini, adaletin canına okuyan zihniyeti belgeledi o kadar…
“Devlet, anayasa ve kurumlar sizlere ömür!” demiştim ya… Peki ne var sorusunun cevabı ‘beyaz Torostan’ daha iyi olamazdı. AKP ‘beyaz Torosların’ iktidarı aslında. Mehmet Ağar hiç bu kadar kıymete binmemişti. Çete, mafya ve organize suç örgütleri altın devrini AKP döneminde yaşadı.
Sadece yerli ve milli çeteler değil, Balkanlar’dan, Asya ve Avrupa’ya kadar uluslarası suç örgütlerinin de yaşam alanı oldu AKP Türkiye’si… Beyaz Torus’u masasının köşesine park eden savcıya hiç şaşırmadım. Bir dönemin fotoğrafı bundan daha iyi verilemezdi.
Hayır, yeni doğmadı, ama eski öldü, ülke bir ara dönem yaşıyor, sıkıntı ve sancının nedeni bu… Ne kadar uzarsa uzasın tarih AKP veya Erdoğan’ın iktidar yıllarını eskinin kalıntısı bir ‘ara dönem veya parantez’ olarak yazacak. Yarına bir şeyi kalmayacak emin olun.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***