CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, CHP’nin LGS sınavı kitapçıklarının internette paylaşıldığı iddialarına ilişkin CHP’nin ne tam puan alan öğrencileri ne imam hatip okulu öğrencilerini ne de belirli bir il ya da ilçede bu sınava girmiş öğrencileri suçladıklarını belirterek “Ama sanki bunları söylememişim gibi hayali birileriyle savaşmaya devam ediyorlar. Çünkü kendilerine oy verdikleri, inandıkları kesimlerin bu ve buna benzer çarpıtmalarla ikna edilebileceğini zannediyorlar. Çok beklersiniz. Çünkü o imam hatipli ailelerin çocukları da sizin sızdırılmasını engelleyemediğiniz sınavdan mağdur oldular. Sayın Yusuf Tekin, Sayın Erdoğan, siz kimi arkanıza yedeklemeye çalışıyorsunuz” dedi.
CHP’li Özçağdaş, partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nda LGS tercihlerine ilişkin basın açıklaması yaptı. 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü olduğunu hatırlatarak sözlerine başlayan Özçağdaş, “LGS sınavının üzerinden şaibeyi kaldıramayanlar, sınav güvenliğini sağlayamayanlar ilk haberleştiren Cumhuriyet Gazetesi’nin editörü Sayın Can Uğur hakkında bir soruşturma başlattılar ve 21 Temmuz günü ifadesini aldılar. Benzer bir şekilde Rize’de iki basın mensubumuz İl Milli Eğitim Müdürü’nün kendi kullanım için hazırlattığı tuvalet ve benzeri bazı alanları haberleştirdikleri için apar topar gözaltına alındılar. Dolayısıyla sadece bu son hafta yaşadığımız eğitim alanından iki örnek bile gazetecilerimizin içinde olduğu durumu göstermesi açısından çok çarpıcı. Her daim gazetecilerimizle basınımızda birlikte olacağımızı söylemek istiyorum” diye konuştu.
“Ne tam puan alan öğrencileri, ne İmam Hatip Okulu öğrencilerini, ne de belirli bir il ya da ilçede bu sınava girmiş olan öğrencileri suçlamadık”
LGS tercihlerinin son günü olduğunu hatırlatan Özçağdaş, sınav devam ederken sözel soruların kitapçığının WhatsApp gruplarında paylaşıldığı iddiasına ilişkin şöyle konuştu:
“Cumhuriyet Halk Partisi olarak Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel ve Milli Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak ben hiçbir spekülatif bilgiyi paylaşmadık. Hiçbir toplum kesimine ya da okul türüne yönelik bir açıklama yapmadık. Aksine, bunların yapılmaması gerektiğini dile getirdik. Ne tam puan alan öğrencileri, ne İmam Hatip Okulu öğrencilerini, ne de belirli bir il ya da ilçede bu sınava girmiş olan öğrencileri suçlamadık, hedef göstermedik, eleştirmedik. Hatta tam tersine çocuklarımızın masumiyet karinesi çerçevesinde hepsinin sadece tebrik edilecek küçük yurttaşlar olduklarını, emekleri için, alın terleri için kendilerini tebrik ettiğimizi, teşekkür ettiğimizi söyledik. Maalesef Milli Eğitim Bakanlığı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu tutumuna rağmen tek bir kelime böyle bir yorumda bulunmamasına rağmen sanal bir açıklamalara, sanal cevaplar vermeye devam ediyor.
“Kritik bir kamu görevlisini görevden almışsınız ama sınavla ilgili hiçbir sorun olmadığını dile getirmeye devam ediyorsunuz”
Çocuklarımız birincisini tamamladıktan sonra ama sınav daha tam bitmeden aynı sınav devam ederken sözel soruları ortalığa saçıldı. Arkasından sayısalla ilgili soruların da ellerinde olduğunu söyleyenler oldu ve sayısal sorularını paylaşanlar da oldu. Bakanlık önce bunu reddetti. Sonra yaptığı açıklamayla tehdit etti. Sonra Sayın Bakan yaptığı açıklamada sözel sorularının yayınlandığını ama sınav bittikten sonra sözel bölümü tamamlandıktan sonra olduğu için sorun teşkil etmeyeceğini söyledi. Oysa gerçeklerin böyle olmadığı ortaya çıktı. İki oturumdan oluşan bir sınav bitmeden önce sorular ortalığa dökülüyorsa sınav güvenliği tehdit edilmiştir.
Yalnızca sözel değil sayısalın da sorularının ortaya döküldüğü bizzat bakanlık tarafından bir aydan fazla bir süre geçtikten sonra kabul edilmek zorunda kaldı ve bakanlık şu belgede açıkça sayısal sorularının da sınavda olmayan kişilerce paylaşıldığını iddialara yanıt verirken kabul etmek zorunda kaldı. Şu anda Milli Eğitim Bakanlığı diyor ki, ‘sözel sorunları yayınlanmıştı ama sayısal sınavı vardı sorun yoktu.’ Sayısal soruları yayınlandı. Sınavın dışından kişilerce yayınlandı. Araştırıyoruz. Sözel sorularını yayınlayanlar 29 kişi. Bunlarla ilgili süreç başlatıldı. Gözaltılar oldu. Tutuklamalar yapıldı. Bilgi İşlem Genel Müdürü görevden alındı.
Böylesi bir aymazlık, böylesi bir vurdum duymazlık, böylesi bir liyakatsizlik maalesef bizim ülkemizin başına çöreklenmiş durumda. Sınava giriş çıkışı kontrol edememişsiniz. Soruların önceden sızmasını engelleyememişsiniz. İddialara karşı önce tehdit sonra hakaret üst perdeden cevap verip sonra tek tek hepsini kabul etmişsiniz. Kritik bir kamu görevlisini görevden almışsınız ama sınavla ilgili hiçbir sorun olmadığını dile getirmeye devam ediyorsunuz.“
“Milli Eğitim Bakanı sanki bizim iddialarımız İmam Hatip okullarıyla ilgiliymiş gibi tartışmayı buraya çekmeye çalıştı”
CHP’nin bugüne kadar ne söylediyse tamamının doğru çıktığını ileri süren Özçağdaş, “Tamamı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kabul edildi. Bilgi İşlem Genel Müdürü’nün neden görevden aldığını sordum. Cevap olarak görev tanımı gönderildi. Neden görevin alınmadığı söylenmedi. Yusuf Tekin bakan olduğundan bu yana LGS istatistiklerini yayınlamıyor dedim. Önce hayır diyemediler. Beklediler. Sonra iki buçuk sayfalık küçücük bir doküman yayınladılar. Tabii hiçbir açıklamaya cevap olmadığından yetmedi, sonra sekiz sayfalık bir açıklama daha yaptılar” dedi.
Özçağdaş, milli eğitim sisteminin büyük bir sorunla karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek “Bütün bunlar yaşanırken Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin önce kabul etmedi, sonra kabul edip ‘sorun yok’ dedi, sonra hakaret etti, sonra tehdit etti, sonra kabul etti. Ama bu arada çok enteresan bir gelişme oldu. Cumhuriyet Halk Partisi tarafından söylenmeyen kamuoyundaki bazı iddialara yönelik Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanı sanki bizim iddialarımız İmam Hatip okullarıyla ilgiliymiş gibi tartışmayı buraya çekmeye çalıştı” diye konuştu.
“Sayın Tekin, Sayın Erdoğan, siz kimi arkanıza yedeklemeye çalışıyorsunuz?”
İlk günden itibaren İmam Hatip okullarıyla ilgili yapılan yorumların doğru olmadığını söylediğini ifade eden Özçağdaş, “Ülkemizdeki imam hatip öğrencilerinin yüzde 13 olduğunu, sınavda tam puan alan öğrencilerin imam hatip kökenli yüzde 8 olduğunu, dolayısıyla popülasyona göre başarı oranının düşük olduğunu dile getirdim. Ama sanki bunları söylememişim gibi, bu öğrenciler bizim öğrencilerimizdir dememişim gibi hayali birileriyle savaşmaya devam ediyorlar. Çünkü kendilerine oy verdikleri, inandıkları kesimlerin bu ve buna benzer çarpıtmalarla ikna edilebileceğini zannediyorlar. Çok beklersiniz. Çünkü o imam hatipli ailelerin çocukları da sizin sızdırılmasını engelleyemediğiniz sınavdan mağdur oldular. Sayın Yusuf Tekin, Sayın Erdoğan, siz kimi arkanıza yedeklemeye çalışıyorsunuz” diye sordu. (ANKA)