HABER ANALİZ |
Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre 2025 yılının ilk 6 ayında bütçe harcamalarının yüzde 17’si yani 1 trilyon 111 milyar TL faiz ödemelerine gitti. Sadece Haziran ayında faize ödenen para 255 milyar TL civarında… 2021 yılında toplam 179,5 milyar TL faiz ödeyen Türkiye’nin bu yılın tamamında 2 trilyona yakın faiz ödemesi yapması bekleniyor. AKP hükümetinin ‘nas’ politikası nedeniyle Hazine’nin faiz ödemeleri 4 yılda 11 kat artmış…
Peki 2 trilyon lira ne kadar büyük bir rakam?
2 trilyon lirayla orta büyüklükte, 300 yataklı en az 2 bin hastane inşaat edebilirsiniz…
Türkiye’nin son yıllarda hızla artan faiz ödemeleri, ekonomik politikaların ve özellikle 2021 sonrası uygulanan ‘düşük faiz’ (nas) politikasının sonuçlarını net olarak ortaya koyuyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın resmi verilerine göre, 2021’de 179,5 milyar TL olan faiz ödemeleri, 2025’in sadece ilk altı ayında 1 trilyon 111,4 milyar TL’ye ulaştı. Yıl sonunda ise rakamın yaklaşık 2 trilyon TL’yi bulması bekleniyor. Sadece haziran ayında ödenen faiz miktarı 255 milyar lira civarında…
Bu fahiş artış, AKP hükümetinin “faiz sebep, enflasyon sonuç” tezi doğrultusunda 2021 Eylül’ünden itibaren başlattığı politika faizi indirimlerinin, beklenenin aksine enflasyonu patlatması ve borçlanma maliyetlerini artırmasıyla doğrudan bağlantılı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’nin faiz ödemeleri son dört yılda çarpıcı bir şekilde yükseldi…
- 2021: 179,5 milyar TL
- 2022: 290,4 milyar TL (önceki yıla göre %61,8 artış)
- 2023: 564,9 milyar TL (%94,5 artış)
- 2024: 1 trilyon 250 milyar TL (tahmini, Ocak-Temmuz için 618 milyar TL kesinleşmiş, %121 artış)
- 2025 (Ocak-Haziran): 1 trilyon 111,4 milyar TL (yıl sonu tahmini ~2 trilyon TL)
Bu veriler, 2021’den 2025’e faiz ödemelerinin yaklaşık 11 kat artığını gösteriyor. Toplamda, 2021-2024 döneminde Hazine’nin faiz gideri 2 trilyon 284,8 milyar TL’ye ulaşırken, 2025’in yalnızca ilk yarısında ödenen 1,1 trilyon TL, faiz yükünün ne kadar ağırlaştığını ortaya koyuyor. 2025 yıl sonu tahmini olan 2 trilyon TL, tek bir yılda 2021’in toplam faiz ödemesinin 11 katına denk geliyor.
Her şeyin başlangıcı; “Faiz sebep, enflasyon sonuç!”
AKP hükümeti, 2021 Eylül’ünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon sonuç” teziyle TCMB’nin politika faizini indirme sürecini başlatmıştı. Eylül 2021’de yüzde 19 olan politika faizi, Aralık 2021’de yüzde 14’e, 2022 sonunda ise yüzd 9’a kadar düşürüldü. Ancak bu strateji, Erdoğan’ın öngördüğü gibi enflasyonu düşürmek yerine tam tersi bir etki yarattı. Düşük faiz politikası, TL’nin değer kaybını hızlandırdı; USD/TL kuru 2021’de 8,45’ten 2022 sonunda 18,70’e, 2024’te ise 33 liraya yükseldi.
Bu devalüasyon, ithal malların ve üretim girdilerinin maliyetini artırarak enflasyonu tetikledi. TÜİK’e göre, enflasyon 2022’de yüzde 85,5’e ulaşırken, bağımsız ENAG verileri aynı dönemde yüzde 137’yi işaret etti. 2023 ve 2024’te de yüksek seyreden enflasyon (TÜİK: %72, ENAG: %100’ün üstü), vatandaşın alım gücünü eritti ve devletin borçlanma ihtiyacını artırdı.
Burada kısa bir bilgi verelim; 2021 Eylül ayında enflasyon yüzde 18,5; politika faizi yüzde 19’du… Dolar kuru ise 8 lira 30 kuruş seviyelerindeydi… “Faizi indireceğiz!” diyerek çıkılan yolun sonunda bugün dolar kuru 40 lira 50 kuruşun üzerinde… Politika faizi ise geçtiğimiz hafta yüzde 46’dan yüzde 43’e indirildi. Enflasyon ise TÜİK’in tartışmal verilerine göre bile yüzde 35!
Türkiye ‘faiz cenneti’ne dönüştü!
TL’deki değer kaybı ve enflasyonist baskılar, uzun vadede borçlanma faizlerini artırdı. Enflasyonun yüzde 85-137 bandına çıkması, hem kamu harcamalarını hem de borçlanma maliyetlerini artırdı. Hazine, enflasyona endeksli tahviller ve yüksek faizli borçlanmalarla kaynak arayışına girdi.
Sonuç olarak AKP’nin 2021 sonrası düşük faiz politikası, enflasyonu düşürmek yerine patlatarak TL’nin değer kaybına, maliyet artışlarına ve borçlanma yükünün katlanmasına yol açtı. 2021’de 179,5 milyar TL olan faiz ödemeleri, 2025’te 2 trilyon TL’ye ulaşacak gibi görünüyor. Bu, bütçe açığını derinleştiriyor, kamu yatırımlarını kısıtlıyor ve vatandaşın borç yükünü artırıyor.
AKP’nin ekonomi politikaları sayesinde Türkiye, “faiz cenneti” haline geldi. Konunun uzmanlarına göre ekonomik istikrar için daha sıkı mali disiplin ve yapısal reformlar gerekiyor. Özellikle ‘hukuka’ dönülmesi ve yargının bağımsızlığının sağlanması zorunluluk olarak gösteriliyor. Ancak iktidarın böyle bir niyeti yok gibi görünüyor…
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***