ÖZGE ELİF HENDEKÇİ | YORUM
Bu günlerde ne çok duyar olduk, “Terörsüz Türkiye” ile başlayan cümleleri… İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın her gün masum insanlara yaptığı zulmü bir film jeneriği gibi sosyal medyadan servis ettiği bir zamanda…
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un her türlü hukuksuzluğun yapılmasına rağmen “Hukuk devletiyiz” diye açıklamalar yaptığı bir zeminde… AKP ve MHP’nin, el ele verip “Terörsüz Türkiye” sloganıyla, masum insanları terörist ilan ettiği bir ülkede…
2020 Gebze Cezaevi, korona günleri… Cezaevleri zaten zordur.
Korona dönemi ise adeta cezaevinin bir yılının 10 yıla bedel olduğu bir dönemdi. Kızımın bir seferinde astım krizi geçirdiği, diğer seferinde ilaçlarının verilmediği, bir başka seferde hastanede sedyeme kıvrıldığı o acı günler.
Karantina koğuşlarında tanıştım birçok adli mahkumla. Henüz 25 yaşında olup 78 yıl ceza almış Selin onlardan sadece biriydi. “6 yaşındaydım ilk defa karakola düştüğümde!” dedi.
Annesiyle babası bir kuyumcuyu soymaya gitmiş. Selin’e “Şu kolyeyi al!” demişler. Çocuk saflığıyla “Almam!” demiş. Ama ısrar etmişler. Durumu fark eden kuyumcu polisi aramış. Anne-baba kaçmış. Selin 6 yaşında yakalanmış! Kolyeyi bile almamışken karakola götürülmüş.
“Öyle öyle başladım…” diyor Selin. Başka bir yolu olduğunu bilmeden. 18 yaşına kadar ıslahevlerine girmiş çıkmış. O arada ailesinden alınıp devlete verilmiş, oradan da koruyucu ailesi olmuş. Sonrasında evlilik ve bir çocuk…
Kızı olunca tövbe etmiş. Ama geçmişi bırakmamış yakasını! O zamana kadar işlediği suçlar toplanıp 78 yıl edivermiş. Ve kesinleşince cezası 23 yaşında cezaevine girivermiş. Toplumun da, ona ceza veren hakimlerin de ona bakış açısı hep aynı olmuş “suç makinası, baş belası!”
Oysaki o bu yolda doğmuş; başka bir alternatifi olduğunu bilmeden, o yolun kurbanı olmuş.
Selin’in hikayesi bana bir kez daha toplumun kokuşmuşluğunu, devletin acizliğini, siyasilerin sadece kendi çıkarlarını düşünüp toplumdaki sorunları görmezden gelişini, zenginlerin cebini doldurup yoksulların 400 TL için suç işledikleri bir toplum haline gelişini hatırlatmıştı.
Bizim koğuşlarda kalabilmek için dilekçe vermiş Selin ama kabul edilmemişti. Biz ‘terörden’ yargılandığımız için adliler bizimle kalamazmış!
Ama nedense karantina koğuşlarında bu kural hiç geçerli olmadı. Üst üste tıkıldık. Hamilesi, çocuğu, hastası, yaşlısı…
İtiraz etsek, “Siz kendinize ‘terör’ diyorsanız biz ne yapalım!” dendi. Ayıplandık.
Terör koğuşlarına verilen olumlu bir şeyi talep etsek (karantina koğuşlarında ayrı kalmak gibi), “Siz kendinize terör mü diyorsunuz, biz sizi terör olarak görmüyoruz!” denilip adlilerle karıştırıldık.
‘Sol terör’ olarak sınıflanan gruplar için karantina koğuşları ayrıydı. Tek kişi dahi olsalar tek koğuş verilirdi. Biz ise 12 kişilik koğuşlarda 36 kişi üst üste sıkıştırıldık.
Adlilere verilen görüntülü arama, ekstra görüş süresi gibi hakları talep etsek, birden “terör” oluveriyorduk. “Maalesef kızlar! Onlar sadece adlilere tanınan bir hak!” deniliyordu.
Velhasıl ne olduğumuzu biz de bilemedik!
Ne terördük ne adli… Kısacası biz; işlerine ne geliyorsa oyduk!
Bugün 2025 Türkiye’sinde “Terörsüz Türkiye” sloganlarıyla geçmişte kanlı eylemlere karışmış kişilerin affedildiği bir ortamda, hamilelerin, yaşlıların ve hastaların hâlâ cezaevinde tutulması…
Kur’an okumak, dini sohbete gitmek, kurban kesmek ya da mağdurlara maddi yardımda bulunmak gibi inanç ve vicdan özgürlüğü kapsamındaki eylemlerin “terör faaliyeti” gibi gösterilmesi…
Bir yanda 72 saatte 200 PKK hükümlüsünün infazlarının durdurularak serbest bırakılması… Öbür tarafta Adli Tıp’ın “Cezaevinde kalamaz!” raporuna rağmen tahliye edilmeyen hasta mahkumlar…
Diğer yanda silah bırakma töreni, eş zamanlı olarak 17–18 yaşındaki gençlerin evlerine baskınlar düzenlenip alınan kitapların “operasyonda ele geçirilen mühimmat” olarak sergilenmesi…
Tüm bunlar akıl ve hukuk dışı bir utanç tablosudur. Amaç “Terörsüz Türkiye” ise neden elleri kanlı olanlarla masa kuruluyor da elinde kitap olanlar içeride tutuluyor?
Neden ‘bombalar’ affediliyor da ‘dualar’ suç sayılıyor? Bu nasıl bir adalet terazisidir ki kefesinde hep masumlar eziliyor?
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***