İSTANBUL – Abdullah Öcalan’ın 9 Temmuz’da farklı kimliklere yaptığı çağrıyı değerli bulduğunu belirten yazar Yalçın Karadaş, “Çerkes halkları olarak Meclis’te kurulacak komisyonda yer almak istiyoruz” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine, 11 Temmuz’da Barış ve Demokratik Toplum Grubu tarafından Federe Kürdistan’ın Bölgesi’nin Silêmanî kentinin kırsalında bulunan Şikefta Casenê’de silahları imha töreni düzenlendi. Törene dünyanın birçok yerinden sanatçı, akademisyen, gazeteci, siyasetçi ve hak savunucuları katıldı.
Yazar Yalçın Karadaş, Abdullah Öcalan’ın 9 Temmuz’da Türkiye’deki farklı kimliklere yaptığı çağrıyı değerli bulduğunu belirterek, önümüzdeki günlerde Meclis’te kurulacak komisyon çalışmalarında Çerkesler olarak yer almak istediklerini söyledi.
‘BARIŞ OLMADAN DEMOKRASİ YEŞERMEZ’
Abdullah Öcalan’ın 27 Şubatta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının ardından PKK’nin silah bırakmasının Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından önemli bir adım olduğunu belirten Karadaş, “İnsani duyguları olan, farklı kültürlere, kimliklere saygısı olan hiç kimsen barış ve demokrasi sözcüğünden rahatsız olmaz. Son derece güzel bir gelişme olarak görüyoruz. Eğer barış olacaksa arkasından demokrasinin yeşermesi gerekir. Barış olmadan demokrasiyi yeşertemezsin. Ama çok uzun yılladır Türkiye’de demokrasi siyasetçilerin ve entelektüellerin ağzında içi boş bir kelimeye dönüşmüş. Türkiye’de demokrasiye için bir sürü tanım yaparlar. Oysa demokrasi bir tanedir, tanımı son derece açık ve nettir. Eğer bir ülkede, çok farklı etnisiteden halkların, toplulukların ve inançlar yok sayılıyorsa orada demokrasi yaşanmaz. Bu açıdan barış meselesini destekliyoruz. Kendi adıma bu süreçten çok memnunum. Fakat bunun devamının nasıl geleceğinin ve biz farklı halklar açısından merak konusudur” dedi.
‘KAPSAMLI BİR ANAYASAYA İHTİYAÇ VAR’
Türkiye’de gerçek bir barışın sağlaması için köklü bir dönüşüme ihtiyaç olduğunu vurgulayan Karadaş, “Bu ülkenin anayasası baştan sona değişmeli. Yeni bir anayasanın yapımında veya Meclis’te kurulacak komisyonlarda sadece siyasi parti temsilcileri değil, her kimliğin temsilcisi, akil insanlar, STK ve bu ülkenin bütün ötekilerini temsil eden kişilerin oturup tartıştıktan sonra yazılacak demokratik bir anayasayla gerçek barış mümkün olur. Anayasada şunu tartışılmaz, bu tartışamaz diyenler kesinlikle bu toplumun demokratikleşmesini istemiyorlardır. Bakın bu ülkede Kürtler, Çerkez’i, Çerkez Laz’ı, Laz Gürcü’yü, çok yakın zannettiğimiz kimliklerin bile birbirlerine karşı önyargıları var. Bu ön yargıları yaratan resmi ideoloji ve resmi eğitim felsefesidir. Dolayısıyla anayasanın üzerinde yapılacak 3-5 tane atraksiyonla bu sorun çözülmez. Türkiye’de Türklerin, Kürtlerin, Çerkeslerin, Lazların, Arapların Süryanilerin kendisini ait hissettiği bir anayasa yapılmalı” diye belirtti.
‘DEVLETİN KENDİNİ DÖNÜŞTÜRMESİ LAZIM’
PKK’nin silah yakma törenin ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Meclis’te bir komisyon kurulmasına işaret ettiğini dile getiren Karadaş, “Türkiye’nin kuruluş ve eğitim felsefesi, bir tek şeye odaklandı. ‘Türkiye’deki farklı etnik kimlikleri, inançları Türkleştirelim, sunnileştirelim gerisi ne olursa olsun mantığı’ var. Bugüne kadar bu zihniyetle gidildi. Çerkesler olarak bizim beklentimiz şu; devlet artık Çerkeslere, Kürtlere, Süryanilere ve farklı diğer etnik guruplara yanlış yaptık demesi lazım. Devletin bu halklardan özür dilemesi lazım. Devletin mutlaka kendini dönüştürmesi lazım” ifadelerini kullandı.
‘MİTOLOJİK DERİNLİĞİ OLAN BİR EYLEM’
PKK’nin silahlarını yakmasının tarihsel ve mitolojik anlamaları olduğunu kaydeden Karadaş, “Bir şeylerin ateşte yakılmasının her halkın kültüründe ve tarihine değişiklik gösterebilir. Örneğin 15 kadın ve 15 erkekten oluşan gurubun silahlarını bırakmak yerine bir kazan içinde yakması Kürt mitolojisinde Demirci Kawa’ya bir göndermedir. Çünkü ateş Kürtlerin tarihinde zafer, direniş ve özgürlüğü sembolize eder. Bunun anlamı biz teslim olmadık, barış olacaksa buna varız demek istediler. Ve bu aynı zamanda ‘yeniden doğuyoruz’ demenin mesajıdır. Yani o eylem basit bir silah bırakma eylemi değil, mitolojik anlamı ve derinliği olan bir eylemdi. Kürt halkının mücadelesinin başarıya ulaştığını ve bu yolda Demirci Kawa gibi toplumun önünü açacaklarını ifade eder. Ve umuyoruz ki bu başlangıçta Türkiye halklarının hiçbir hiyerarşik sıralamaya tabi tutulmadan nihayete erer. Çerkes halkı olarak hiçbir ön yargıları öne sürmeden umarım gerçekten bir barış, gerçekten bir demokrasi olur” dedi.
‘ÖCALAN’IN ÇAĞRISINI DEĞERLİ BULUYORUM’
Abdullah Öcalan, 9 Temmuz’da yaptığı “Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim” çağrısını değerli bulduğunu dile getiren Karadaş, “Örneğin önümüzdeki günlerde Meclis’te bir komisyon kurulması bekleniyor. Gerçekten komisyon demokratikleşmeye katkı verecek bir yapı oluşturacaklar mı? Örneğin Çerkes aydınları, demokratları bu çalışmanın içinde yer alacaklar mı? Çerkesler olarak daha önce yeni anayasa tartışmalarında hem şahsi olarak, hem kurumlarımız olarak yeni anayasaya ilişkin, taleplerimizi ve önerilerimizi hem Türkiye’de hem Avrupa Parlamentosu’nda ifade ettik. Temel olarak talebimiz şu; gerçek demokrasi istiyoruz. Bu çalışmalara bizde katılmak istiyoruz. Farklı kimlikleri temsil edenlerin bu çalışmaların içine alınmasının yararlı ve önemlidir” diye belirtti
MA / Esra Solin Dal
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***