AHMET KEMAL GENÇ | HABER İNCELEME
Geçtiğimiz ay Rusya’nın Yekaterinburg kentinde iki Azerbaycanlı kardeşin Rus güvenlik güçleri tarafından öldürülmesi, yalnızca adli bir vaka değil, ciddi bir jeopolitik kırılmanın işareti oldu. Ölenler, Rusya’daki etkili Azerbaycanlı Safarov ailesinin üyeleriydi. Rusya onları “silahlı tehdit” olarak tanımlarken, Bakü olayı ‘yargısız infaz ve işkence’ olarak nitelendirdi. Adli raporları ile bu iddiayı destekledi.
Azerbaycan’da tepkiler sert oldu: Sputnik’in ofisi kapatıldı, bazı Rus vatandaşları gözaltına alındı. Moskova da Azerbaycanlı diaspora liderlerini tutuklayarak karşılık verdi. Bu karşılıklı hamleler, iki ülke arasında artık kontrolsüz bir krize dönüşen gerilimi ortaya koyuyor.
Bu kriz bir anda çıkmadı. 2024’te Rusya’nın düşürdüğü Azerbaycan yolcu uçağı ve ardından gelen diplomatik ve kültürel sürtüşmeler güven krizini derinleştirmişti. Aliyev’in Rusya’daki törenlere katılmaması gibi sembolik çıkışlar, Moskova’da rahatsızlığa neden olmuştu.
Zengezur ve etki alanı, stratejik mücadele
Kriz, aynı zamanda Zengezur Koridoru gibi stratejik projeler etrafında dönen bir nüfuz mücadelesi. Azerbaycan bu hattı denetlemek; Rusya arabulucu rolünü korumak istiyor. Türkiye ile artan yakınlaşma da Moskova’nın dışlandığı hissini güçlendiriyor. Kremlin’in mesajı net: “Eğer bizi dışlarsan, her alanda baskı uygularım.”
Ancak bu kez Bakü pasif değil; doğrudan yanıt veriyor. Bu yeni tutum, sadece bir diplomatik pozisyon değişikliği değil, Sovyet sonrası Kafkasya düzeninin dönüşümüne de işaret ediyor.
İlişkilerdeki en güçlü denge unsuru enerji. Azerbaycan, petrol ihracatında Rusya’ya bağımlılığı azaltırken, Novorossiysk hattını açık tutarak esneklik sağladı. Doğalgazda ise durum tersine döndü: 2007’de Rus gazı ithalatını kesen Azerbaycan, sonrasında Rusya’ya gaz satar hale geldi. Bu karşılıklı bağımlılık, şimdiye dek siyasi krizleri frenlemişti. Ancak mevcut kriz, bu denge mekanizmasının sınırlarına dayandığını gösteriyor.
Bölgesel ve küresel yansımalar
Bu gerilim sadece ikili değil; daha geniş bir jeopolitik çatışmanın parçası. Karabağ sonrası Türkiye’den, İsrail ve Batı’dan aldığı destekle Azerbaycan, artık daha özgüvenli ve bağımsız hareket ediyor. Rusya’nın bölgesel gücündeki zayıflama Aliyev’e alan açtı. Batı ile enerji anlaşmaları yaparken, Moskova’yı tamamen dışlamamaya özen gösteriyordu.
Türkiye ve Batı açısından fırsatlar
Türkiye, krizi hem stratejik fırsat hem de dikkatle yönetilmesi gereken bir durum olarak görüyor. Zengezur Koridoru, Türk dünyasına fiziksel bağlantı sağlayacak olsa da Ankara, Rusya ile karşı karşıya gelmekten veya Azeybaycan’ın Moskova ile doğrudan bir çatışmasından ciddi endişe ediyor.
Batı ise bu krizi memnuniyetle izliyor. Azerbaycan, Avrupa için Rusya’ya alternatif bir enerji kaynağı olarak önem kazanıyor. 4 Nisan 2025’te Samarkand’da düzenlenen ilk AB–Orta Asya Zirvesi’nde, Kazakistan dahil beş ülkeyi kapsayan yeni bir stratejik ortaklık ilan edildi. AB, ulaşım, enerji, dijital altyapı ve kritik hammaddeler alanlarında işbirliğini geliştirmek amacıyla 12 milyar avroluk “Gateway Investment Package” yatırım programını duyurdu.
ABD ve İsrail ise Bakü’yü İran-Rusya eksenine karşı konumlandırıyor.
Yeni bir Kafkasya düzeni mi?
Bu kriz, geçici bir gerilimden öte; Sovyet sonrası düzenin sonunu ve çok kutuplu, rekabetçi bir dönemin başlangıcını işaret ediyor. “Moskova ne der?” devrinin yerini, çıkar temelli, daha esnek ilişkilerin aldığı yeni bir Kafkasya doğuyor.
Azerbaycan, artık Rusya’nın arka bahçesi değil; kendi oyununu kurmaya çalışan bağımsız bir aktör yorumları artmaya başladı. Zorda olan Rusya açıklamasında, ‘belirli güçlerin’ iki ülke arasındaki ilişkileri yıkmaya çalıştığını belirtti ve Bakü’ye ilişkileri tamir etme çağrısında bulundu. Fakat Rusya toparlanınca eski sömürgelerine nasıl bir cevap vereceğini bekleyip göreceğiz.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***