Nefes Gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, TEPAV Para Politikası Çalışma Grubu’nun hazırladığı raporu paylaştı. Raporda ekonominin düzelmesi için hukukun üstünlüğünün sağlanması gerektiği vurgusu yapılarak; “19 Mart sonrasında iç siyasette yaşanan gerginlikler, 2 Nisan sonrasında ABD’nin dünya ekonomilerini sarsan ek gümrük vergileri ile 13 Haziran’da başlayan İsrail-İran çatışmaları nedenleriyle risk primi önemli ölçüde yükselmiştir. Acil öncelik, adil ve hızlı çalışan bir yargı sistemi oluşturmak ve hukukun üstünlüğünü sağlamaktır. Bu yapılmadıkça, önemli ekonomik sorunları çözmek mümkün görülmüyor” ifadeleri kullanıldı.
Zeyrek’in konuya ilişkin olarak kaleme aldığı yazısı şöyle:
“Merkez Bankası’nın faiz kararı henüz açıklanmamıştı.
Elektronik posta mesajlarıma bakarken Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’ndan (TEPAV) gelen mesaj dikkatimi çekti.
Mesajda TEPAV Para Politikası Çalışma Grubu’nun hazırladığı raporun geniş bir özeti vardı. TEPAV’ın sitesine girerek raporun tamamını okudum.
Basite indirgenmiş çok anlaşılır bir rapordu. Ekonomimizin karşısındaki temel riskler, yapılması gerekenler ve öneriler 13 maddede özetlenmişti.
Altı kişilik çalışma grubunun raporu, adeta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e yönelik “ekonomi 101” dersi gibiydi.
***
O raporun önemli detaylarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
* Türkiye’nin Haziran enflasyonu Arjantin’den sonra G20 ülkeleri arasındaki en yüksek ikinci sırada.
* Bir istikrar programının başarısının olmazsa olmaz koşulu risk priminin kalıcı bir şekilde düşürülmesidir. Oysa 19 Mart sonrasında iç siyasette yaşanan gerginlikler, 2 Nisan sonrasında ABD’nin dünya ekonomilerini sarsan ek gümrük vergileri ile 13 Haziran’da başlayan İsrail-İran çatışmaları nedenleriyle risk primi önemli ölçüde yükselmiştir.
* Türkiye’nin karşı karşıya olduğu riskler dikkate alındığında enflasyonla mücadelenin sürdürülebilirliği ve kalıcı olan düşük bir enflasyon düzeyine ulaşılması giderek zorlaştı. O riskler şöyle özetlenebilir:
– Enflasyon tahminleri çok sık değiştiriliyor.
– Enflasyon bekleyişleri çıpalanamamıştır. Bu da enflasyonda atalet yaratan fiyatlama davranışlarına yol açıyor
– Kamunun belirlediği mal ve hizmet fiyatlarında tek seferlik çok yüksek artışlar yapılıyor.
– Bütçe açığı yüksek.
– Toplumun her kesiminden ekonomi programına yönelik şikayetler artıyor. Son dönemde “hayat pahalılığı”na ilişkin toplumun geniş kesimlerinden yükselen şikayetlere şirketler kesimi de daha önce hiç görülmeyen bir biçimde eklendi.
– İç pazarın daraldığı dönemlerde ihracata yönelen firmalar bu kez tüm pazarlarda yoğun bir Çin rekabeti ile karşı karşıya kaldı.
* Enflasyon düşüyor ama enflasyonla mücadelenin sürdürülebilirliği ve kalıcı düşük bir enflasyon düzeyine ulaşılması giderek zorlaşıyor. Burada temel sorun, Türkiye’yi yüzde 20’nin belirgin biçimde altındaki bir enflasyon düzeyine ulaştırmasının çok zor olmasıdır.
***
TEPAV raporunda yapılması gerekenler de sade bir şekilde anlatılmış. İşte dikkatimi çeken öneriler:
* Kontrol edilebilir belirsizlikler azaltılmalı.
* Acil öncelik, adil ve hızlı çalışan bir yargı sistemi oluşturmak ve hukukun üstünlüğünü sağlamaktır. Bu yapılmadıkça, önemli ekonomik sorunları çözmek mümkün görülmüyor.
* Geniş kesimlerce benimsenecek ve “ülkede önemli değişiklikler oluyor” heyecanını uyandıracak yeni bir kalkınma stratejisine ihtiyaç var.
* Maliye politikasının enflasyonla mücadeleyi desteklemesi önemli. Bu bağlamda kapsamlı bir vergi reformu yapılması, kayıt dışılıkla etkin mücadele edilmesi, kamu harcamalarının etkinlik ve verimlilik gözetilerek yeniden yapılandırılması ile koşullu gelir garantilerinin gözden geçirilmesi gibi bütçe açığını azaltıcı önlemlerin hayata geçirilmesi zorunludur.
* Makroekonomik istikrarı sağlayıcı politikaların yanı sıra politik baskı altında kalmaları halinde makroekonomik dengelerin bozulmasına yol açan TCMB, TÜİK ve BDDK gibi kurumları bağımsız kılacak, verimliliği artıracak, yeşil dönüşüm sürecini hızlandıracak ve eğitimin niteliğini yükseltecek yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesi önem taşıyor.
* Enflasyondaki düşüş eğilimi Merkez Bankası’nın 2025 ve 2026 yıl sonları hedefleriyle uyumlu olmamakla birlikte, söz konusu eğilim Merkez Bankasının politika faizi ile enflasyon tahminleri arasındaki farkın yüksek olduğuna işaret ediyor.
***
TEPAV, iktidara her türlü desteği veren Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne yakın bir kuruluş. Bir nevi “dost”…
Dost da acı söyler.
Dost daha ne desin?
Bizi “muhalif” diye etiketleyip kulaklarını tıkayan iktidar, umarım TEPAV’ın tespit ve tavsiyelerine kulak verir.
Dilerim Mehmet Şimşek de TEPAV’ın ekonomi 101 dersini can kulağıyla dinler.”