Ankara’da son yılların en ilginç dolandırıcılık olaylarından birinin yaşandığı ortaya çıktı. 50 binden fazla vatandaşın hayatını kaybettiği 6 Şubat depremlerini fırsat bilen dolandırıcılar, aralarında ünlü iş insanlarının da bulunduğu vatandaşları “bölgenin yeniden inşası için yapılacak olan deprem konutları ihalelerini verecekleri, hazine arazilerini tahsis edecekleri” vaadiyle kandırarak milyonlarca liralık vurgun yaptı. Vatandaştan para koparmak için hazırladıkları sahte ihale evrakını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 13.,14. ve 15. katlarında bulunan toplantı salonlarında imzalatan dolandırıcılar, bakanlık binasına girmek için sahte personel kartları düzenledi. Genel müdür, daire başkanı gibi sıfatlar kullanan dolandırıcıların, inandırıcı olması için Bakanlığın resmi hesabına dahi para yatırttıkları anlaşılan olayda, Dubai’de yaşayan iş insanı Haluk Yiğit Yalınkaya’nın yaklaşık 3 milyon dolar, Mersin’deki Gaye Okulları’nın sahibi Nezir Arslan’ın da 7 milyon lira kaptırdığı anlaşıldı. Mağdurlardan biri ise, “çakarlı araçla alınarak, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki danışman odalarının bulunduğu koridordan geçirildiğini ve bir odaya götürüldüğünü, burada kendisine evrak imzalattırıldığını” anlattı. Savcılık, çuval çuval paraların taşındığı olayla ilgili 15 şüpheli hakkında “resmî belgede sahtecilik” ve “dolandırıcılık” suçlarından dava açtı.
Bakanlık suç duyurusunda bulundu
Serbest Görüş’ün ulaştığı dava dosyası, dolandırıcıların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı adeta mesken tuttuğunu ortaya çıkardı. İddianameye göre, 11 ilin etkilendiği 6 Şubat depremlerindeki büyük yıkımın ardından bölgenin devlet eliyle onarılması amacıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesindeki çalışmaları fırsat bilen dolandırıcılar iş insanlarını milyonlarca lira dolandırdı. “Deprem konut ihalelerini alacaklarını, inşaat için kendilerine hazine arazisi tahsis edileceğini” sanan iş insanları, dolandırıldıklarını anlayınca soluğu isimleri kullanılan daire başkanlarının, genel müdürlerin odasında aldı. Ancak görüştükleri kişiler ile gerçek müdür ve daire başkanlarının farklı kişiler olduğunu anlayan mağdurlar, kendilerini dolandıran isimlerden şikayetçi oldu. İdari soruşturma başlatan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yapılan araştırmanın sonucunda Ankara Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
Bakanlık kapısında karşılayıp, toplantı salonuna götürdüler
Başsavcılık, suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma kapsamında Bakanlığın kamera kayıtlarını incelemeye alarak şüpheli ve mağdurları tespit etti. Yapılan incelemede mağdurların Bakanlık girişinde şüpheliler tarafından karşılanarak, 13. 14 ve 15. Katlarda kendisini üst düzey yetkili, daire başkanı, genel müdür gibi sıfatlarla tanıtan Mesut Kupen ya da Nurgül Kara’nın yanına götürüldüğünü belirledi. Tespitlerin ardından savcılığın talimatıyla mağdurların ifadesi alındı.
İş insanı ile dolandırıcıları eski hâkim tanıştırmış
Bu kapsamda ifadesi alınan Mersin’deki Komşu Mağazaları ve Gaye Okulları’nın sahibi Nezir Arslan, Hatay’da deprem konutu inşaat ihalesi alacağı vaadiyle 7 milyon lira kaptırdığını anlatırken, kendisini dolandırıcılarla tanıştıran kişinin eski hâkim Bekir Kara olduğunu söyledi. Arslan ifadesinde, Bekir Kara’nın kendisine Cumhurbaşkanı Külliyesi’nde tanıdıkları olduğunu, birçok iş takibi yaptığını, bu şekilde devlet bürokrasisinde ağır aksak ilerleyen ihale gibi işleri hızlandırdığını söylediğini aktardı. Kara’nın kendisine birlikte iş yapmayı teklif ettiğini aktaran Arslan, Kara tarafından Ankara’da Fatma Gül Güner isimli bir kadınla tanıştırıldığını kaydetti.
Arslan, Fatma Gül Güner’in Çevre Şehircilik Bakanlığının üst bürokrasisinde Külliye merkezli tanıdıklarının olduğunu, almak istediği ihaleler için Külliye üzerinden talimat verdirip işlemleri çok hızlı bir şekilde takip edeceğini, şirket adına evrakını hazırlamasını söylediğini belirterek, danışmanlık için kendisi, Bekir Kara ve bahsettiği diğer kişiler adına 7 milyon lira danışmanlık ücreti istediğini söyledi.
“Bakanlığın 15. katında sözleşme imzaladım”
Bu kapsamda ilk etapta Güner’in oğlunun hesabına 1 milyon lira gönderdiğini, ihaleyi alacağı düşüncesiyle evrakını hazırladığını, danışmanlık için istenen paranın kalan kısmı olan 6 milyon lirayı da Bekir Kara’nın hesabına emaneten gönderdiğini belirten Arslan, daha sonra Ankara’ya çağırılarak kendisini Daire Başkanı Yasemin Çelik olarak tanıtan bir kadın ve beraberindeki bir erkeğin Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın 15.Katındaki toplantı odasında sözleşme imzalattıklarını kaydetti. Dolandırıcıların, Bakanlık hesabına da 30 bin lira harç ücreti yatırmasını istediklerini belirten Arslan, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Sözleşme belgelerini Bakanlıkta imzalayınca ve bana atılan referans numarasına istinaden Kurum hesabına 30 bin lira harç yatırdıktan sonra, beni yönlendiren Yasemin Çelik ve Atilla Soylu’ya güvenerek Bekir Kara’ya talimat vererek parayı kendilerine verebileceğini söyledim. İşlemlerin ve resmiyetin devamını beklediğim sürecin sonlanmaması sonucunda kuşkuya kapıldım ve Bakanlığa giderek Yasemin Çelik ile görüşmek istedim. Nitekim burada Yasemin Çelik isminde bir daire başkanı var ve makamına beni kabul etti. Makama girince sözleşmeleri imzalamadan önce beni karşılayan bayanın gerçekte Yasemin Çelik olmadığını anladım.”
“Külliye’ye para yatıracağız” demişler
Soruşturma kapsamında beyanı alınan mağdurlardan Yusuf Ateş de İzmir’deki bir hazine arazisinin tahsis edileceği vaadiyle kandırıldığını anlattığı ifadesinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kendisine sahte evrak imzalattırıldığını söyledi. Ateş, bir tanıdığı vasıtasıyla Nurgül Kara isimli bir kadınla tanıştığını, Kara’nın kendisini Cumhurbaşkanlığı ve Çevre Şehircilik Bakanlığı’nda çalışanlarla iyi ilişkisinin olduğunu söyleyerek kendisini Ankara’ya davet ettiğini söyledi. Ankara’ya gelerek Kara ile görüştüğünü, Kara’nın istediği araziler için araştırma yapacağını söylemesi üzerine tekrar İzmir’e döndüğünü kaydeden Ateş, bir süre sonra tekrar arandığını ve araziler için rayiç bedelin belirlendiğinin söylenerek, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde muhtelif birimlerine yatırılması için yanında para getirmesinin istendiğini aktardı.
“Ödeme Cumhurbaşkanlığı’nda yapılacak”
Ateş, bir kez daha Ankara’ya gelerek Nurgül Kara ve beraberindeki Erkan Şenyurt isimli kişiyle buluştuğunu, bu kişilerin çok fazla telefon görüşmesi yapmasından şüphelenerek vazgeçmek istediğini söylediğini ancak Nurgül Kara’nın Cumhurbaşkanlığında satış işlemlerine ilişkin randevu ayarladığını ve görüşme yaptıracağını söylemesi üzerine ikna olduğunu belirtti. Kara’nın, satış işleminin o gün bitirileceğini ve ödemenin cumhurbaşkanlığında yapılacağını söyleyerek parayı üzerine alması için kendisini ikna ettiğini kaydeden Ateş, Cumhurbaşkanlığına gidip görüşme yapacağını düşünürken ‘daha vakit var’ denilerek Çukurambar’daki bir pastaneye götürüldüğünü ifade etti.
“Çakarlı araçla götürdüler, Külliye’de imza attırdılar”
Ateş ifadesinin devamında şunları söyledi:
“Aynı gün 14.30 sıralarında çakar lambalı iki araç geldi. Beni bir araca bindirdiler. Bu araçta şoförlük yapan kişi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde şoför olduğunu söyledi. Bu şoförün kullandığı araç ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne girdik. Şoför beni başdanışmanların odalarının olduğu holden geçirdi ve bir odaya bıraktı. Odaya kendisini Zafer olarak tanıtan bir kişi geldi. Odada yaklaşık 10 dakika görüştük. Bir dosya içerisinden çıkartmış olduğu 3 adet evrakı bana imzalattı, parayı getirip getirmediğimi sordu. Paranın aracımda bulunduğunu söyledim. İlgili arsanın ödemesi olan 6 milyon 500 bin lira parayı göndereceği kişilere vermemi söyledi. Ben de tüm bu işlemler Külliye’de gerçekleştiğinden ve herhangi bir olumsuzluğun olmadığını düşündüğümden parayı verebileceğimi söyledim ve beni getiren aynı araç ve şoför ile tekrar pastaneye gittim, aracımdan parayı aldım ve Erkan Şenyurt ve Hüseyin isimli kişilerin bulunduğu 2 ayrı araca parayı ikiye bölerek teslim ettim”
“Onay süresi vakit alıyor”
İkinci arsa için daha sonra tekrar Ankara’ya çağırıldığını, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gördüğü Zafer ile buluşarak 7 sayfalık sözleşmeye imza atıp, 1 milyon lira daha ödeme yaptığını kaydeden Ateş, “Aynı gün İzmir’e geri döndüm ve beni Zafer isimli kişi aradı. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile evrak hazırlanacak, onay süresi biraz vakit alıyor dedi ve birkaç gün bana beklememi söyledi. Bu süre zarfında Zafer ile görüşmeler yaptım ancak sonrasında bu kişiye ulaşamadım. Daha sonra Nurgül Kara’ya ulaştım ancak beni oyaladılar. Dolandırıldığımı anladım” dedi.
Erciyesspor’un eski başkanı da şüpheli
Dolandırıcıların tuzağına düşen bir diğer mağdur olan Akif Arifoğlu da Adıyaman’da deprem sonrası yapılacak 250 konutluk köy evleri yapım ihalesini verecekleri vaadiyle kandırıldığını aktardı. İfadesinde, Kayseri Erciyesspor eski başkanı Saffet Külahçı’nın da dolandırıcılarla birlikte hareket ettiğini öne süren Arifoğlu, benzer yöntemlerle dolandırıldığını, kendisine de bakanlığın 14. Katındaki toplantı odasında sahte sözleşme imzalattırıldığını söyledi. 14 milyon 500 bin lira kaptıran Arifoğlu, dolandırıldığını anlayınca Saffet Külahçı’ya ulaştığını belirterek, “Mağduriyetimi gidermek için Kayseri Melikgazi ilçesinde kendisine ait bir taşınmazın tapusunu vereceğini söyledi. Bu tapunun üzerine kamu icraları vardı, ben de 2 milyon 500 bin liralık icra borcunu ödedim. Taşınmaz kardeşim adına devroldu ancak Külahçı daha sonra mahkeme aracılığıyla mülke tedbir koydurdu. Şahıslardan şikayetçiyim” ifadelerini kullandı.
Sahte evraka avukat da inandı
Şüphelilerin asıl vurgunu yaptığı olay ise Dubai’de yaşayan iş insanı Haluk Yiğit Yalınkaya’nın dolandırılması olayı oldu. İddianameye göre, Türkiye’de inşaat projesi için arazi arayışında olan Yalınkaya, İstanbul ve Bodrum Türkbükü’ndeki 5 arazinin alımı için Salih Usta isimli kişiye vekalet verdi. Yalınkaya, Usta’yı, 2 yıl önce tanıştığı ve kendisini bakanlıkta müdür olarak tanıtan Mehmet Güroğlu ile irtibatladı. Güroğlu, görüşme yaptığı Salih Usta’ya bakanlıktaki işleri “amirim” diye bahsettiği Mehmet Savaş ile birlikte takip ettiklerini söyledi. Yalınkaya adına işleri takip eden Usta, bir süre sonra şüpheliler tarafından Bakanlığa çağırıldı. Beraberinde Yalınkaya’nın avukatını da Bakanlık binasına götüren Usta, olaya ilişkin ifadesinde Bakanlık binasında kendisine gösterilen evraka avukatın da bir usulsüzlük yok diyerek onay verdiğini ve bunun üzerine imzaladığını anlattı.
“Örtülü ödeneğe para vereceğiz”
İmzaların ardından Usta iş insanı Yalınkaya adına şüphelilere parça parça toplamda 2 milyon 920 bin dolar ödeme yaptı. Olaya ilişkin ifadelerinde Yalınkaya ve Usta, şüphelilerin bir kısım paraları “örtülü ödeneğe vereceğiz” diyerek istediklerini anlattı. İşlemler yapılırken cep telefonuna CSB isimli bir göndericiden SMS geldiğini söyleyen Yalınkaya, mesajın Çevre ve Şehircilik Bakanlığından geldiğini düşündüklerini, polis tarafından aranınca dolandırıldıklarını anladıklarını belirtti. Yapılan araştırmada SMS’i gönderen CSB isimli şirketin olaydan hemen önce kurulan paravan bir şirket olduğu anlaşıldı.
Savcılık yapılan soruşturma sonucunda aralarında 86 yıl sonra kapanan Kayseri Erciyesspor’un eski Başkanı Saffet Külahçı’nın da bulunduğu 9’u tutuklu 15 şüpheli hakkında “resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık” suçlarından iddianame düzenledi. İddianame Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.