NECİP F. BAHADIR | YORUM
Her konuda aslında, tezatlar içinde… Bugün sadece birine dikkat çekeceğim. Tarihin onu ‘söyledikleriyle yaptıkları arasında uçurum olan siyasetçi’ diye hatırlayacağına adım gibi eminim. İki gün önce sözü döndü dolandırdı ve ‘faiz’ konusuna getirdi ve “Faize dayalı ekonomik sistemle kararlılıkla mücadele etmiş kardeşinizim!” dedi.
Nasıl ‘kardeş’ oluyorsa? Evet, söz olarak ‘nass’ dedi, ‘faize’ karşı verdi veriştirdi. Peki sonuç ne? Faizle gerçekten mücadele etti mi? Faizle nasıl başa çıkılacağının yollarını biliyor mu?
Bir kere netice felaket! Söz başka, gerçekler başka… Faize sözde karşı Erdoğan! Bütün politikaları ‘faizi’ bırakın yükseltmeyi, azdıracak türden. Faize karşı mücadele ‘lafla’ olmaz. Faiz söz dinleseydi, rakamlar talimatla inip çıksaydı, ekonomiyi yönetmekte ne vardı? Onu herkes yapardı. Önemli olan piyasanın gereklerini yaparak faizin hakkından gelmek, gelebilmek değil miydi?
Becerebildi mi bunu Erdoğan? “Faiz sebep, enflasyon sonuç!” gibi saçma sapan bir formül üretti. Ülke ekonomisini deneme tahtası olarak kullandı. Bakanlarına talimatlar yağdırdı. “Laf dinlemiyor!” gerekçesiyle Merkez Bankası başkanlarını görevden aldı. Sonuç kelimenin tam anlamıyla felaket oldu. Ne faizi düşürebildi ne de enflasyonu… Her ikisine de ‘rekor kırdırmayı’ başardı. Kaybeden ülke ve toplumdan başkası değildi.
Halk ‘deneme tahtası’ olmanın bedelini çok ağır ödedi. Türk ekonomisi tarihinin en ağır kriziyle karşı karşıya bugün… Çarşı pazar yangın yeri… Sokaktaki insanın alım gücü hiç bu kadar düşmemişti. Oysa bir politikanın başarısızlığında bedel ödemesi gereken ilk kişi o siyasetin mimarı değil midir? Bir iktidar, “Pardon bu olmadı, sıra ötekinde!” diyebilir mi? Maalesef Türkiye’de der! Başka ülkelerde o koltukta bir gün bile oturamaz.
Erdoğan’ın ‘tezi’ çöktü. Bunda herkes hemfikir… Kendisi ve partisi de… Oy veren tabanı da. Bakan değiştirmekle vaziyeti toparlayacağını düşündü. Ama kafa değişmedi. Aynı zihniyet yerinde duruyor. Hayır, ‘faiz karşıtı zihniyeti’ kastetmiyorum, eyyamcı gerçeklerden uzak, ‘ben yaptım oldu’ kafası… Aynı şeyi deneyip de farklı sonuç alacağını düşünen zihniyet. Toplumu ve ülkeyi ‘kobay’ olarak kullanan zihniyet…
Denize düştü, boğulmamak için yılana sarıldı. Daha önce derdest ederek gönderdiği, partililere ‘yuhalattığı’ Mehmet Şimşek’i ‘kurtarıcı’ olarak getirdi. Ekonominin dümenine oturttu. Ortodoks ekonomiden reel ekonomiye geçiş süreci başlattı. Ama olmadı. Şimşek’i kendi haline bırakmadı. Kovanın altı delikse ne kadar doldurmaya çalışırsanız çalışın beyhude… Şimşek’in aylarca ‘biriktirdikleri’ 19 Mart İmamoğlu operasyonuyla uçtu gitti.
Ekonominin felaket durumda olduğunu Yeni Şafak manşetten duyurdu; ki bu gazete hem Erdoğan’ın hem de AKP’nin yayın organı. Belki hedefe Şimşek’i koydu ama vurduğu aslında Erdoğan hükümetinin ekonomi politikasıydı. Yeni Şafak’ın ‘ekonominin çöktüğünü’ itiraf etmesi ve bunu kamuoyuna bildirmesini sıradan bir haber olarak yorumlamak doğru olmaz. Gerçeğin tespiti… Bozuk saat bile günde iki kere doğru vakti gösterir. O hesap…
Gerçekten Erdoğan faize karşı kararlılıkla mücadele etmiş biri olabilir mi? Bu ekonomik tablo Erdoğan’ı doğruluyor mu? Yoksa sözlerini tekzip mi ediyor? Kararlılıkla mücadele edilen bir ekonomik sistemde faiz dünya rekoru kırar mı? Bu kadar başarısız olmak mümkün mü? Politika olarak bir iktidar faizi arttırmak istese bu düzeye çıkarabilir mi?
Faizle mücadeleymiş! Hem de kararlılıkla…!!!
Erdoğan’ın Merkez Bankası politika faizini 350 baz puan arttırarak yüzde 46’ya çıkaralı kaç ay oldu? Daha dumanı üzerinde tütüyor. Erdoğan’a rağmen Merkez Bankası veya bir başka kurumun karar alabilmesi mümkün mü? Erdoğan’a sormadan hangi bürokrat bir adım atabilir? Bir yandan, “Faizle mücadele eden kardeşinizim!” diye nutuk at, diğer yandan Merkez Bankası Başkanı’na “Faizi arttırabilirsin!” vizesi ver…
AKP tipi siyaset bu işte… İki yüzlü politikanın bundan daha iyi delili mi olur?
‘Politika faizinde’ Türkiye’nin yeri neresi biliyor musunuz? Faize karşı kararlılıkla mücadele eden ‘tek adamın’ yönettiği ülkenin sıralamadaki basamağını merak etmemek mümkün mü? Evet, dünyada ikinci… İlk sırada Erdoğan’ın kankası Maduro’nun Venezuela’sı var…
Faiz de mi bulaşıcı ne?
Türkiye’nin hemen altındaki üçüncü ülke ise ekonomik krizlerle boğuşan Zimbabve… Gördüğünüz gibi söz ‘şahane’ ama ‘rakamlar’ hiç de öyle söylemiyor. Ve gerçek olan da Erdoğan’ın değil, rakamların dili…
Erdoğan’ın o konuşmasında bir cümlesi daha var: “Tayyip Erdoğan olarak şahsen faizsiz ekonomi özlemimi bundan sonra da gür bir sada ile dillendirmeye devam edeceğim”
‘Ses’ olarak diyor yani. Bu sözün adresi de öyle sanıldığı gibi Mehmet Şimşek veya Merkez Bankası Başkanı değil…
Peki kim? AKP tabanı, cami cemaati… Anadolu’nun saf çocukları… Sadece onlara yönelik bir söylem… Karar alıcılara değil. Politika üretenlere değil.
Eğer Erdoğan söylediklerinde samimi ise, versin talimatı indirsin faize sıfıra… Karşı çıkacak biri mi var? Şimşek mi itiraz edecek? Neye ‘olmaz’ dedi ki buna ‘hayır’ desin? Erdoğan ses olarak, gür sada olarak haykırmasın söylediklerinin gereğini yapsın! Sözünü ve düşüncesini ‘politikaya dönüştürsün.’ Doğrusu bu değil mi? Enflasyon yüksekse sebebi faiz değil miydi?
Erdoğan hemen her konuda ‘zıtlıkların adamı’.
İşte faiz… Hiçbir siyasetçi bu kadar ‘zıtlıklar sarmalında’ ayakta kalamaz. Ama Erdoğan bir istisna… Çok özel kitlesi ve tabanı var çünkü. Fakat gerçeklerin er geç ortaya çıkmak ve kendini kabullendirmek gibi bir karakteri ve huyu olduğu da muhakkak…
O günler uzak değil.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***