YÜKSEL DURGUT | YORUM
1914’te uyurgezerdi Avrupa. Günümüzde ise uykusuzluktan gözleri kan çanağına dönmüş, istemese de Ukrayna’ya sıçrayan kıvılcımdan uzak kalamıyor. Zelenskiy’nin “Örümcek Ağı” dediği o Rus hava üslerini tarumar eden drone saldırısı, Avrupa başkentlerinde silah siparişlerini biraz daha arttırdı.
Operasyonun detayları tüyler ürpertiyor: 18 aydır sessizce örülen ağ… Kamyon şoförleri, “tahta kabin” zannettikleri tabutlarla Rus hedeflerine sızdı. Dört üs, kırk parçalanmış bombardıman uçağı…
Moskova’nın ‘terör saldırısı’ diyerek geçiştirdiği hezimet aslında bir yenilgiydi. Yenilgiyi kabul etmek, gücün en büyük zaafıdır ama elbette Moskova bunu kabul etmedi.
Ama Zelensky’nin bu zekice planlanan darbesi barışın müjdesi mi?
Elbette ‘Hayır!’
Rusya’nın Kiev’e yağdırdığı drone saldırısının hemen ardından geldi bu bu operasyon. Ama acı olan bir gerçek var; Moskova’nın bir haftalık yıkımı, İsrail’in tek bir günde Gazze’de yaktığı canın gölgesinde kalıyor. Avrupa’nın göbeğindeki bu savaş, Ortadoğu’daki kıyımdan daha fazla hayat yuttu.
Soru çok basit aslında: Bu cehennem nasıl sönecek? Trump’ın kulislerde fısıldadığı “Rusya’nın işgal ganimetini meşrulaştıralım!” fikri, Brüksel’de buz gibi bir hava esmesine neden oldu.
Haklılar!
Ukrayna 1991 sınırlarının peşinde. Putin ise tarihdeki diğer tüm diktatörler gibi masallar anlatıyor. 21. yüzyıl gerçeklerine sığmayan destanlar düzüyor kürsüde.
Trump’ın sadakati mi?
Kum üstüne yazılan yazı gibi… İlk dalgayı bekliyor. Avrupa başkentleri ise tek bir konuda birleşiyor: “Daha çok silah! Daha çok para!”
İşte o çığlığın en gürültülü yankısı, hala imparatorluk hayali kuran ada ülkesi İngiltere’den geliyor. Savunma Bakanı Grant Shapps, “savaş hazırlığı” adına milyarları silah endüstrisine akıtırken şunları söylüyor: “Moskova, Pekin, Tahran, Pyongyang duysun bu sesi!”
Ama bu nutku atan İngiltere, maalesef Rus oligarkların kara servetini Londra bankalarında aklıyor. Körfez’in petrol parasına kucak açıyor.
Avrupa’nın geri kalanı ahlaki bunalımda: Beyaz Saray’ın gönlünü lüks uçak siparişleriyle hoş etmek için yarışıyorlar. Kimileri çok açık şekilde sırtını Putin’e yaslıyor. Macaristan’ın Orban’ı, Beyaz Saray’ın sahibini ‘hakikat iksiri’ diye yere göğe sığdıramıyor. İtalya’nın Meloni’si, bir yandan Avrupa liberalleriyle birlikte kol kola gezerken diğer yandan Trump’a göz kırpıyor.
Portekiz’de Chega diktatörlüğün devrilişinin 50. yılında ana muhalefet koltuğuna yerleşti bile. Polonya’da MAGA’nın gölgesinde Karol Nawrocki, Varşova’nın kalesini ele geçirdi. Avrupa’nın ruhu, popülizmin ayak sesleriyle çatlamaya başlıyor.
Her yıl Singapur’da düzenlenen Asya-Pasifik savunma politikalarının masaya yatırıldığı Shangri-La Diyaloğu zirvesi… Tam bir trajikomediydi!
Trump’ın Savunma Bakanı Asyalı müttefikleri cimrilikle suçlarken, Almanya’nın Genelkurmay Başkanı Breuer’in sözleri dünya medyasının bir numaralı gündemi oldu: “Beş yıl içinde Rus saldırısı bekliyoruz!”
Bu açıklama tam da Şansölye Friedrich Merz’in II. dünya savaşından beri ilk kez Litvanya’ya kalıcı birlik yolladığı günlere denk geldi. Bu çağrının ardından Alman hükümeti şimdi 1 milyon kişilik sığınaklar yapmak için kolları sıvadı.
Bu askeri tantana Moskova’ya ne mesajı veriyor sizce?
“Gelin, gücümüzü yarıştıralım!” diye bir meydan okuma. Eğer, Avrupa’nın körüklediği bu savaş paranoyası ile Putin’in demir iradesi birleşirse, korkunç olayların yaşanacağı bir meydan savaşına dönüşebilir.
Çıkış yolu?
Bunun için de Trump’ın ve Putin’in kaba gücünden daha zarif bir diplomasi gerekiyor. Medeniyetler çatışması değil, diyalog köprüleri kurulmalı. Kaynaklar silahlara değil, yoksulluğun kol gezdiği ülkelerdeki insanlara el uzatmalı ya da Gazze’de yaşanan savaşı durdurmaya odaklanılmalı.
Ey Avrupa!
Silah fabrikalarında gece vardiyaları başlarken, unutmaman gereken bir hakikat var: Gözlerin açıkken bile uykundaki barışı çalabilirler.
Tarih, gözü açık gafletleri de yazar… Hem de kırmızı mürekkeple.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***