CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Kadın haklarının ilerlemesi başlığıyla Meclis’te görüşülen taslağa ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Bankoğlu “Ücret eşitsizliğinden kurumsal şiddete, kadının bedensel özerkliğine yönelik saldırılardan siyasette yetersiz temsile kadar, tüm kadınlar için tam adaleti sağlamada hâlâ başarısızız” dedi.
A+
Yazı Boyutunu Büyüt
A–
Yazı Boyutunu Küçült
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM), kadınların siyasi katılımını artırmaya ve cinsiyetçilikle, cinsiyete dayalı ayrımcılıkla ve toplumsal cinsiyet kalıplarıyla mücadele etmeye yönelik tedbirleri içeren karar metnini onayladı.
‘CİNSİYET EŞİTLİĞİNE KARŞI ARTAN TEPKİ’
Parlamenter Meclisi’nin karar metninde Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi hususu da yer aldı. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini “bir uyarı” teşkil ettiğini belirten kararda, Türkiye’de cinsiyet eşitliğine karşı artan bir tepki olduğunu da belirtti.
‘HÂLÂ BAŞARISIZIZ’
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, onay sonrasında önemli değerlendirmelere bulundu. Bankoğlu, Genel Kurul’da şunları söyledi: Bugün oldukça önemli ve ilkesel bir konu hakkında konuşuyoruz: Avrupa’da kadın haklarının durumu. Avrupa, uzun yıllardır insan hakları, eşitlik ve demokrasi alanlarında tüm dünya için öncü olmuştur. Ancak milyonlarca kadın için kazanılmış haklar hâlâ eşitsiz, koşullara bağlı ve siyasi etkilere açık durumdadır. Evet, eğitim, sağlık ve yasal korumaya erişimde ilerleme kaydedildi. Ancak şunu açıkça belirtelim ki bu ilerlemeler kalıcı değildir. Ücret eşitsizliğinden kurumsal şiddete, kadının bedensel özerkliğine yönelik saldırılardan siyasette yetersiz temsile kadar, tüm kadınlar için tam adaleti sağlamada hâlâ başarısızız.
‘KADINLARIN HAYATLARI ARTIK PAZARLIK KONUSU’
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi ise vahim bir örnektir. Bu, sadece yasal bir geri adım değil, aynı zamanda “kadınların güvenliği ideolojik kazançlar uğruna feda edilebilir” içerikli açık bir siyasi mesajdır. Sonuçları ise ortada. Sadece geçen yıl, 448 kadın çoğu partnerleri veya akrabaları tarafından olmak üzere öldürüldü. Mahkemeler çoğunlukla hafif cezalar veriyor. Kadınların hayatları artık pazarlık konusu. Bununla birlikte, hükümet bu yılı “Aile Yılı” ilan etti ve kadınları öncelikle anne olarak tanımladı. Odak noktası kadın haklarını güçlendirme değil, üreme. Politikalar toplumsal cinsiyet eşitliğini değil, doğum oranlarını teşvik ediyor.
‘FEMİNİST BİR AVRUPA MÜMKÜN’
Sözlere değil, eyleme ihtiyacımız var. İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden onaylamalı ve tam olarak uygulanmasını sağlamalıyız. Kadınlar için şeffaflığı, sendikal hakları ve hesap verebilirlik ile eşit ücreti uygulamak zorundayız. Tüm toplumsal cinsiyet eşitliği stratejilerinde göçmen ve işçi sınıfı kadınları merkeze almalıyız. Meslektaşlarım, kendimize şunu sormalıyız: Ne tür bir Avrupa istiyoruz? Hakların sadece kağıt üzerinde var olduğu bir Avrupa mı, yoksa eşitliğin herkes tarafından yaşandığı, hissedildiği ve deneyimlendiği bir Avrupa mı? İkinci seçenek mümkün; feminist bir Avrupa mümkün. Ancak bunu birlikte mücadele edersek mümkün. Sembolik bir duruştansa yapısal değişime geçelim
CHP
Kadın
26 Haziran’da Talihin Yüzüne Güleceği Burç Belli Oldu
CHP’li Yaman: Çocuklar İçin ÇEMATEM Yetersiz
Savunma Sanayisinin Devleri Açıklandı: İşte Dünyanın En Değerli Şirketleri
CHP’li Gürer: Sağlıkta Kadro, Temizlik ve Gıda Güvenliği Acil Sorun
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***