İngiltere merkezli insan hakları kuruluşu Human Rights Solidarity (HRS), 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde gerçekleştirdiği eylemle, tutuklu gazetecilere özgürlük çağrısında bulundu.
Ünlü basın kuruluşu The Guardian gazetesinin Londra’daki merkez binası önünde 5 metre uzunluğunda “Adalet Duvarı” kuran HRS ekibi, dünya genelinde halen cezaevinde bulunan yaklaşık 400 gazeteciyi temsilen 11 gazetecinin posterini sergiledi.
The Guardian’da çalışan birçok muhabir ve editör, duvara yazdıkları mesajlarla eyleme destek verdi. İngiltere’de sürgünde bulunan Türk gazetecilerden Tarık Toros da katılımcılar arasındaydı.
Adalet Duvarı eylemi, Uluslararası Barolar Birliği İnsan Hakları Enstitüsü (IBAHRI), İsveç merkezli Edelstam Vakfı, Kanada merkezli Raoul Wallenberg İnsan Hakları Merkezi (RWCHR) ve araştırma kuruluşu Eritrea Focus tarafından da yazılı mesajlarla desteklendi.
Posteri sergilenen gazeteciler arasında, Türkiye’de yıllardır cezaevinde bulunan Mehmet Baransu, Ali Ünal ve Serdar Altan ile hakkında iddianame hazırlanmadan 24 yıldır Eritre’de tutuklu bulunan 61 yaşındaki gazeteci ve oyun yazarı Dawit Isaak da yer aldı. Aynı zamanda İsveç vatandaşı olan Isaak, “dünyanın en uzun süreli tutuklu kalan gazetecilerinden biri” olarak kabul ediliyor.
”Çok değerli bir organizasyon”
The Guardian yazar ve editörlerinden Simon Hattenstone, böyle bir eylemin çalıştığı gazetenin önünde yapılmasını “harika bir şey” olarak nitelendirdi. Hattenstone, “Bu çok değerli bir organizasyon. Basın özgürlüğünü savunmak ve tutuklanan ya da öldürülen gazeteciler için ses çıkarmak son derece önemli. Çünkü özgür bir basın olmadan, özgür bir dünya da mümkün değildir” dedi.
İngiltere’de gazetecilik yapmanın görece daha kolay olduğunu belirten Hattenstone, “Burada genel olarak istediğimizi yazabiliyoruz. Ancak Türkiye, Eritre ve birçok başka ülkede bu çok daha zor. Bugün burada temsil edilen ülkelerde yaşanan korkunç olayları anlatmak için gösterdiğiniz çabaya büyük saygı duyuyorum,” ifadelerini kullandı.

”Gazeteciler susturulduğunda, gerçek de susturulmuş olur”
Gazeteci Tarık Toros, Adalet Duvarı’na yazdığı mesajın ardından yaptığı açıklamada, “Bugün burada basit ama güçlü bir şey için bulunuyoruz: Özgürce konuşma hakkı. Gazeteciler susturulduğunda, gerçek de susturulmuş olur. İfade özgürlüğü yalnızca medya meselesi değil, bir insan hakları sorunudur. Sesimizi kaybettiğimizde, gücümüzü de kaybederiz. Bu yüzden buradayız: susturulanları onurlandırmak, adalet talep etmek ve açıkça şunu söylemek için; basın özgürlüğü tartışmaya açık değildir. Gelin bunu birlikte savunalım.” dedi.

”Konuşun ve onların serbest bırakılmasını talep edin”
Mesleklerini İngiltere’de sürdüren Eritreli gazeteciler Desta TV kurucusu Marymagdalene Asefaw, Asena TV kurucusu Amanuel Eyasu ve BBC Tigrinya (Eritre) Servisi’nden Tesfalem Araia etkinliği yakından takip etti.
Amanuel Eyasu, tutuklu gazeteciler Dawit Isaak ve Ali Ünal’ın posterlerini tutarak konuştu. Her iki ismin de diğer tutuklu gazeteciler gibi yalnızca mesleklerini yaptıkları için tutuklandığını vurgulayan Eyasu, şöyle konuştu: “Eritre rejimi, Dawit Isaak ve meslektaşlarını 24 yıldır tutuklu tutuyor. Ancak bu baskıcı önlemlerden yalnızca rejimler değil, bizim sessizliğimiz de sorumlu. Bu gazeteciler, sesi olmayanların sesi olmak için çalışıyorlar ama biz onlar adına ses çıkarmıyoruz. Artık ayağa kalkmalı ve uluslararası toplum olarak birlikte hareket etmeliyiz. Bugün bir Eritreli gazeteci olarak, tüm dünyaya ve basın özgürlüğü savunucularına sesleniyorum: Konuşun ve onların serbest bırakılmasını talep edin.”

”Bu sesler küresel hakikat mücadelesini temsil ediyor”
HRS adına basın açıklaması yapan avukat Burak Batuhan, basın özgürlüğünün bugün benzeri görülmemiş bir tehdit altında olduğunu söyledi. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) verilerine göre dünya genelinde 361 gazetecinin hâlen cezaevinde olduğunu vurgulayan Batuhan, “Bu eylemi, yolsuzlukları, insan hakları ihlallerini ve küresel krizleri ifşa etmek için her şeyini riske atan gazetecileri onurlandırmak için yapıyoruz. Dawit Isaak, Ali Ünal gibi isimlerin posterlerini sergileyerek, onların sesini 5 metrelik Adalet Duvarı’yla dünyaya duyurmak istiyoruz. Bu sesler küresel hakikat mücadelesini temsil ediyor. Cesaretleri asla unutulmamalı,” dedi.

Sosyal medya platformlarında algoritma baskılarının arttığını belirten Batuhan, basın özgürlüğünün yalnızca bir hak değil, aynı zamanda demokrasinin can damarı olduğunu kaydetti. Batuhan açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Hükümetler, gazetecilerin güvenliğini sağlayacak yasalar ve politikalar yürürlüğe koymalı. Teknoloji şirketleri, dezenformasyon yerine güvenilir haberciliği öne çıkaracak algoritmalar geliştirmeli. Dünya genelindeki haber kuruluşlarına, sivil topluma, siyasetçilere ve bireylere sesleniyoruz: Bize katılın. Sansüre ve zulme karşı sesinizi yükseltin. Tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması için savunuculuk yapın.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***