13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen ve 301 madencinin hayatını kaybettiği maden felaketinin üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen, ailelerin adalet arayışı hâlâ sonuçsuz kaldı. Facianın yıldönümünde konuşan madenci yakınları, sorumluların hesap vermediğini ve verilen cezaların ciddiyetten uzak olduğunu belirtti.
“11 YIL GEÇTİ AMA ACIMIZ İLK GÜNKÜ GİBİ TAZE”
Birgün’de yer alan habere göre, Soma 301 Madenciler Derneği Başkanı İsmail Çolak, oğlu da faciada hayatını kaybedenlerden biri olan bir baba olarak yaptığı açıklamada, geçen yılların acılarını dindirmediğini söyledi. Çolak, “11 yıl dile kolay. Evladını, eşini kaybetmiş insanlar olarak bu süre kolay geçmedi. Torunlar babasız kaldı, evlatlarımızı bir hiç uğruna toprağa verdik. Yaşadığımız şey tarif edilemez” ifadelerini kullandı.
“ADALET İSTEYEN İÇERİDE, KATİLLER DIŞARIDA”
Çolak, facianın ardından başlayan yargı sürecine dair derin hayal kırıklığını şu sözlerle dile getirdi: “Şu anda içeride sadece bu işin peşini bırakmayan avukat Selçuk Kozağaçlı ile Can Atalay var. Madencileri ölüme gönderenlerden ise cezaevinde tek bir kişi bile yok. Dava sürecinde mahkeme heyetleri defalarca değiştirildi, bağımsız karar verecek yargıçlar görevden alındı. Hapis cezasına çarptırılanlara verilen cezalar hem komik hem de toplum vicdanını yaralayan türdendi. Sonuçta çocuklarımızın canının değeri aylarla ölçüldü.”
“BU BİR KADER DEĞİL, GÖZ GÖRE GÖRE İŞLENEN BİR CİNAYET”
Oğlunu kaybettiği maden ocağında kendisinin de yıllarca çalıştığını belirten Çolak, olayın alınmayan önlemler ve ihmaller sonucu yaşandığını vurguladı. “Bu bir iş kazası değildi, bu düpedüz cinayetti. Basit güvenlik önlemleri alınsaydı, bugün çocuklarımız hayatta olurdu. Ama siyasi iktidarın ve sermayenin daha çok kazanma hırsı, evlatlarımızın canından kıymetli geldi” dedi.
“YARGI SİSTEMİ ÇÖKTÜ, ARTIK HİÇBİR UMUDUMUZ KALMADI”
Yargıtay’ın verdiği kararların alt mahkemeler tarafından tanınmamasını da eleştiren Çolak, “Anayasa Mahkemesi’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını bile tanımayan bir yargı düzeninde artık adaletten söz etmek mümkün değil. Bugün Türkiye’de adalet sadece güçlüler için işliyor. Ezilenin, emekçinin hakkını savunan yok” diye konuştu.
Serbest Görüş:
“BİR DİLİM BAKLAVAYA BİR YIL HAPİS, 301 CANA 6 AY!”
Faciada 29 yaşında yaşamını yitiren Bilal Malkoç’un annesi Fatma Malkoç da adaletsizliğe isyan etti. “Oğlum öldüğünde torunlarım küçücüktü. Biz 11 yıldır ayakta durmaya çalışıyoruz, ama artık tükendik. Zenginlerin arkasında duran devlet, bizim gibi yoksulları görmezden geliyor. 301 insanı toprağa verdik ama sanıklar birkaç ay ceza alıp çıktılar. Bir çocuk ekmek çaldı diye bir yıl ceza alıyor, bizim çocuklarımızın canı bu kadar mı değersiz?”
“DEVLET ARKAMIZDA OLMADI, KİMSE SESİMİZİ DUYMADI”
Fatma Malkoç, yıllardır sürdürdükleri adalet mücadelesinin devlet tarafından bastırıldığını söyledi. “Ankara’dan İstanbul’a yürüdük, yolları kapattık, coplandık, hastanelik olduk ama kimse bizi duymadı. Devlet bizi yalnız bıraktı. Bu ülkede fakirin sırtına vurulur, zengin korunur.”
“SERMAYEYE VE İKTİDARA 301 KURBAN VERDİK”
Faciada yaşamını yitirenlerin aileleri, alınmayan önlemler ve denetimsizlik nedeniyle yaşanan bu büyük felaketin sorumluluğunun, sadece şirketlerde değil, onlara göz yuman siyasi iktidarda da olduğunu vurguladı. İsmail Çolak, “301 canı sadece sermayeye değil, siyasi çıkarlara da kurban verdik. Bu çocuklar bugün hâlâ hayatta olabilirdi ama göz göre göre ölüme gönderildiler” dedi.
“ADALET SARAYI VAR AMA İÇİNDE ADALET YOK”
Fatma Malkoç, verilen cezaların gülünç olduğunu ifade ederek, “5-6 ay ceza mı olur? Bir çocuk bir dilim baklava çaldı diye hapis yatıyor. 301 kişinin canı bu kadar ucuz mu? Bize ‘Adalet Sarayı’ yapmışlar ama içinde zerre kadar adalet yok” diyerek isyanını dile getirdi.
“BİR BEKLENTİMİZ KALMADI, İÇİMİZDEKİ ADALET UMUDU DA ÖLDÜ”
Konuşmalarında ailelerin ortak duygusu artık umutsuzluk. Devlete, yargıya ve sisteme güvenlerinin kalmadığını belirten aileler, “Adalet bir gün herkese lazım olacak. Biz göremedik, ama tarih bunları yazacak. Bizim çocuklarımız unutulmasın yeter” diyerek sözlerini tamamladı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***