AMED – Narin Güran’ın ölümüne dair açılan ikinci davayı takip eden UCİM Türkiye Hukuk Koordinatörü Candan Tekin, 15 sanığın da çelişkili ifadeler verdiğini belirterek, “Sessizlik yemini sürüyor” dedi.
Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesine bağlı Çulî kırsal mahallesinde 21 Ağustos 2024’te kaybolan ve 8 Eylül’de cansız bulunan 8 yaşındaki Narin Güran’ın ölümüne dair yargılama süreci devam ediyor. Güran’ın ölümüne dair iki ayrı dava açıldı. Anne Yüksel, amca Salim, ağabey Enes Güran ile Güran ailesinin komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında açılan dava 28 Aralık’ta karara bağlandı. Güran ailesi fertlerine ağırlaştırılmış müebbet verilirken, Bahtiyar’a ise 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Güran’ın ölümüne dair açılan dava ise Diyarbakır 17’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Davada, Narin Güran’ın kuzeni Birsen, amcası Fuat, yengesi Maşallah Güran, halasının eşi Mehmet Şevket Kaya, kuzeni Muhammed Kaya ile Salim Güran’ın işçisi Mehmet Selim Atasoy tutuklu yargılanıyor. Güran’ın kuzeni Şeyma Kaya, yengesi Hediye, amcaları İbrahim Halil, Barış, Kurtuluş ve Ömer Faruk Güran ile üç çocuk da tutuksuz yargılanıyor.
“Suçluyu kayırma” suçlamasıyla 3’ü çocuk 15 sanığın yargılandığı davanın 3’üncü duruşması 2 Mayıs’ta görüldü. 29 Nisan’da görülen duruşmada mütalaasını sunan savcı, ceza talebinde bulundu. Bir sonraki duruşma 30 Eylül’e görülecek ve karar çıkması bekleniyor.
DAVADA NELER YAŞANIYOR?
Kapalı bir şekilde devam eden yargılamaları takip eden UCİM Türkiye Hukuk Koordinatörü avukat Candan Tekin, dosyada “suça sürüklenen” 3 çocuk olduğunu, çocuklar aynı dosyadan yargılanması kararını hatalı bulduklarını kaydetti. Candan Tekin, çocuklarında tüm sürece dahil edilerek, kendileri ile doğrudan bağlantılı olmayan konulara da maruz bırakıldığını kaydetti. Candan Tekin, “Sanıkların genel hali, suçlamaları bertaraf etmeye yönelikti ve ana dosyadaki sanıklardan farklı olarak ‘hatırlamıyorum, bilmiyorum’ yerine, baskı ve işkenceye maruz kaldıkları belirttiler. Daha önceki ifadelerin çoğunlukla kendilerine ait olmadığı yönünde savunma yaptılar” diye kaydetti.
Candan Tekin, bazı asker ve elektrik şirketi personellerinin ifadelerinin alındığına işaret ederek, “Arama çalışmalarında çok sayıda jandarma görev aldı. Tanık oldukları şüpheli eylemleri, hatırladıkları kadarıyla ortaya koydular. Jandarma, sanıklar hakkında dava açılmasına sebep olan eylemleri anlattı ve neden bu eylemleri şüpheli bulduklarını açıkladı. Elektrik şirketi personelinin ise teknik bilgilerinin eksik olduğu, tahmini bilgileri kadarıyla genel cevaplar verdikleri gözlemlendi. Özellikle komutan başta olmak üzere jandarma personelinin dosyaya katkı sunduğunu düşünüyorum” diye belirtti.
‘SESSİZLİK YEMİNİ SÜRÜYOR’
Bir önceki davada olduğu gibi güçlü bir katılımın olmadığını dile getiren Candan Tekin, “Geçen celse dosyanın karara çıkmasını bekliyorduk, çünkü celse arasında savcı mütalaasını vermişti. Ancak bir takım mazeretlerin sunulması ile duruşma 30 Mayıs’a ertelendi. Aile, okları Nevzat Bahtiyar’a yönlendirmeye çalışıyor. Ancak bu davanın konusu başkadır. Ne yazık ki 18 gün boyunca Narin, bir köyün içinde bulunamadı. Deliller o zaman zarfında yok oldu, maddi gerçeğe ulaşmak güçleşti. Şimdi sorumluların bulunması ve hak ettikleri cezaları almaları zamanı. Ama sessizlik yemininin bu kadar uzun sürmesi ve kimsenin iş birliği yapmaması da dikkatimizi çeken hususlardan biri” ifadelerini kullandı.
‘SORUŞTURMA AŞAMASINDA HATALAR MEVCUT’
Güran’ın ölümüne dair soruşturmada eksik ve hataların olduğunu söyleyen Candan Tekin, “Gerekli bazı çalışmaların yapılmadığını ya da geç kalındığını biliyoruz. Adli tıp açısından ilk 24 saat çok önemli. Soruşturma aşamasında elde edilecek deliller ya da elde edilemeyen deliller tüm dosyanın seyrini etkiliyor. Kovuşturma aşamasında da suça sürüklenen çocukların aynı dosyada yargılanması, geç saatlere kadar duruşma salonunda bekletilmeleri, bir pedagog eşliğinde olmaması son derece hatalı. Savcının mütalaası, sanıkların cezalandırılması yönünde oldu, biz de mütalaaya iştirak ediyoruz. Cezaların caydırıcı etkisine ve emsal olma özelliğine de vurgu yaparak mahkumiyet kararı verilmesinin yerinde olacağını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Sorumluların cezalandırılmasını savunduklarını ifade eden Candan Tekin, çocuk cinayetlerine karşı yürütülen mücadelenin kollektif bir çalışmayla sonuç verebileceğini vurguladı. Candan Tekin, “Bazı şeyler ne yazık ki elim olaylar yaşandıktan sonra devreye giriyor. Çocuk Koruma Kanunu’nda yer alan koruyucu, önleyici ve destekleyici tedbirler derhal uygulanmalı. Sivil toplum örgüleri ile işbirliği de çok önemli. Sahadan deneyimler ile gerekli düzenlemelerin yapılması daha doğru sonuçları beraberinde getirecektir” dedi.
Candan Tekin, “Çocuklar sadece ailenin değil, toplumun ve devletin de koruma ve gözetimindedir” diye kaydetti.
MA / Rukiye Payiz Adıgüzel
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***