ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
Ve beklenen oldu; Elon Musk Trump yönetimindeki görevinden ayrıldı. Beklenen diyorum çünkü hem Elon Musk’ı hem de Trump’ı bilen, tanıyan ve dahası Washington DC gerçeklerinden haberdar olan herkes bu yakınlığın çok sürmeyeceğini tahmin edebiliyordu. Nitekim 22 Şubat’ta bu köşede yazdığım yazıda uzak olmayan bir zaman diliminde Trump ile Musk’ın yollarının ayrılacağını öngörmüştüm.
Musk, X’den yaptığı açıklamada, “Özel hükümet görevlisi olarak planlanan görev sürem sona ererken Başkan Donald Trump’a israfı azaltma fırsatı sunduğu için teşekkür ediyorum.” diyerek dedikoduları teyit etti. Böylece Elon Musk’ın testereli şovlarla başlayan Washington serüveni kısa denebilecek bir sürede bitti.
TESTERE DAHA ÇOK KENDİNİ KESTİ
Bundan sadece üç ay önce Elon Musk, coşkulu bir muhafazakâr kalabalığın önünde zincir testere sallayarak sahneye çıktı. Bu sahne, yalnızca Trump dönemi Washington’un teatral doğasını değil, aynı zamanda Musk’ın devlet içinde şekillenen yeni kimliğini de simgeliyordu. Bir zamanların teknoloji dehası, artık kendine biçtiği “devlet verimliliği” rolüyle, federal hükümetin kalbinde doğrudan etkili bir figür haline gelmişti.
Musk elindeki testereyi havada sallarken, “Elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz ama bunu yaparken biraz da eğleniyoruz.” demişti. Ne var ki o eğlence uzun sürmedi!
Musk, son haftalarda hem Başkan Trump’la hem de kendi şirketlerinin hissedarlarıyla yaşadığı gerilimlerin ardından, Washington’daki görevinden ayrıldı. Trump her ne kadar onun arkasında olduğunu ifade edip Beyaz Saray’da düzenlenecek bir basın toplantısında yanında olacağını duyursa da, Musk’ın fiili gücü çoktan azalmıştı.
Elon Musk’ın kamu göreviyle elde ettiği en somut kazanımlar, yine kendi özel şirketlerine yönelik oldu. SpaceX, Trump yönetimi boyunca önemli kamu ihaleleri alırken; şirketin kilit müşterileri NASA ve Hava Kuvvetleri başta olmak üzere birçok kurum, Musk’a yakın isimlerle yönetilmeye başlandı. Federal İletişim Komisyonu gibi düzenleyici kurumlarda da Musk etkisi hissedildi.
Ancak tüm bu kazanımlara rağmen, Musk’ın esas vaadi —federal bütçeden 1 trilyon dolar kesinti yapma sözü— büyük ölçüde havada kaldı. “Government Efficiency Department” yani internet mizahından devşirilen adıyla “DOGE” departmanı, hem yasal hem de teknik hatalarla dolu uygulamalarıyla sadece kamu hizmetlerini aksatmakla kalmadı; aynı zamanda hükümeti bir dizi dava ile baş başa bıraktı.
Departmanın internet sitesine göre, iptal edilen sözleşmelerin yüzde 47’si vergi mükelleflerine hiçbir tasarruf sağlamadı.
MUSK ‘BAŞKENT GERÇEĞİ’ İLE YÜZLEŞTİ
Musk’ın hükümet içinde başlattığı bu deney, kısa sürede bürokrasinin karmaşıklığı ve yasaların sınırlarıyla çarpıştı. Hedeflediği kesintinin sadece yüzde 18’ine ulaşabildiğini söyleyen DOGE, arkasında binlerce işten çıkarılmış memur, kaotik bir veri güvenliği tartışması ve yüzlerce sayfalık dava dosyası bıraktı.
En çok tartışma yaratan projelerden biri ise, vatandaşlara ait devasa miktarda kişisel verinin tek bir havuzda toplanması oldu. Daha önce farklı veri tabanlarında izole biçimde tutulan Sosyal Güvenlik, göçmenlik, banka ve istihdam verileri artık birleştirilmişti. Bu hamle, özellikle göçmenlere karşı uygulanan denetimlerde etkisini gösterdi. IRS’in (Vergi Dairesi), İç Güvenlik Bakanlığı ile veri paylaşması sonucu bazı görevliler istifa etti.
Gizlilik uzmanları ise bu adımın, devletin yurttaşları üzerindeki gözetim kapasitesini tehlikeli şekilde artırdığına dikkat çekiyor.
X MEYDAN MUHAREBELERİ
Musk’ın kamu görevi süresince sosyal medya üzerinden sürdürdüğü etki operasyonları da dikkat çekiciydi. X platformu aracılığıyla Cumhuriyetçilere baskı yaptı, kabine üyelerine gözdağı verdi, kendi görüşlerini kamuoyuna dayatmaya çalıştı. Ancak bu agresif tavrın da sınırları vardı. Örneğin Wisconsin Yüksek Mahkemesi seçimlerine yaptığı 25 milyon dolarlık müdahale, beklenen etkiyi yaratmadı. Musk’ın desteklediği aday açık farkla kaybetti.
Bu kayıp, yalnızca politik düzlemde değil, ekonomik cephede de yankı buldu. Tesla’nın satışları hem ABD’de hem de yurtdışında düşmeye başladı. Musk’ın giderek sağa kayan politik kimliği, birçok müşteri için artık bir tercih sebebi değil, caydırıcı bir unsur haline gelmişti. İngiltere’de yayımlanan bir anti-Musk reklamı, onu Hitler’e benzeterek sert bir siyasi eleştiri sundu.
BAŞKENTTEN AYRILIYOR AMA
Ancak Musk ayrılmış olsa da Washington’daki etkisi tamamen silinmiş değil. SpaceX, Trump yönetiminin “Altın Kubbe” isimli füze savunma projesi sayesinde milyarlarca dolarlık yeni ihale alabilir. Ayrıca şirket hakkındaki bazı hukuki engeller de yumuşamaya başladı. Adalet Bakanlığı, SpaceX’in vatandaşlık temelli ayrımcılıkla suçlandığı davayı rafa kaldırdı. Aynı bakanlık yetkilisi, Musk’ın Beyaz Saray’daki görevini savunduğu bir başka davada onun resmi bir çalışan olduğunu vurgulayan bir belge sundu.
Çevreciler de Musk’ın yükselişinden nasibini aldı. SpaceX’in Teksas’taki fırlatma bölgesinde faaliyet gösteren balık ve kuş yaşamını denetleyen biyologlar görevden alındı ya da başka bölgelere kaydırıldı. “Artık orada gerçek bir denetim kalmadı.” diyor bölgedeki çevre örgütü yetkilileri.
Musk’ın zincir testeresiyle başlattığı bu siyasi gösteri, şimdilik sona ermiş gibi görünüyor. Ancak arkasında bıraktığı enkaz, yalnızca Washington’un değil, Amerika’nın genel kamu düzeninin ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne serdi. Özgürlük ve inovasyon vaadiyle yola çıkan bir girişimcinin, devlet aygıtı içinde nasıl bir gözetim ve baskı aracına dönüştüğü ise, üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir başka hikâye.
‘BAŞKENT’ MUSK’I DA YENDİ
Eski ABD Başkanı Obama göreve gelirken, “Başkente direneceğiz!” demişti ama kısa süre sonra başkentin kendine özgü kuralları Obama ekibini de kendine benzetti. Yakın ekibindeki isimler pırıltılı yaşamlarıyla manşetlere çıkmıştı.
Politik gözlemciler Washington DC için ‘suck-up city’ derler. Suck-up sıfatının iki anlamı var; Birincisi yalakalık, yağcılık ikincisi ise içine çekip yutmaktır. Obama ekibi kendilerinin ‘suck-up city’in çekiciliğine kapılmayacaklarını iddia etmişti ama bir süre sonra ‘bataklığın’ parçası haline geldiler.
Görünen o ki Musk’da ‘başkent’ gerçekleri ile yüzleşti ve eski bir bataklığın üzerine kurulan Washington DC’ye direnemedi. Washington DC dünyanın en zengin iş insanı Musk’ı bile üç ayda yutmuş oldu.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***