Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen), geçen günlerde “Anayasa değişsin aile korunsun” adı altında LGBTİ+ karşıtı bir imza kapmanyası başlattı. Kampanya kapsamında; “Aile kurumunun korunması için, ‘aile kadın ve erkekten oluşur, aile ilişkisinin temeli evliliktir’ ibaresinin Anayasa’da yer alması” ve “İnanca dayalı kılık-kıyafet özgürlüğünün Anayasa’da teminat altına alınması” için imza toplanmaya başlandı. Lise ve üniversitelere de imza kağıdı gönderen Memur-Sen, imza kampanyası hakkında Serbest Görüş’e “Ana odağımız LGBT örgütlerine karşı olarak sergilenen bir duruş. Ailenin daha fazla yıpratılmamasını Anayasa güvencesine almak istiyoruz” açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, doğurganlığın tehlike altında olduğunu iddia ederek 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etmişti. Nüfus artış hızının azalmasının önündeki engellerin sezaryen doğum ve LGBTİ+’lar olduğunu ileri süren Erdoğan, gerekli adımları atacaklarını duyurmuştu. Aile yılı çalışmaları kapsamında Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen), LGBTİ+’lara karşı imza kampanyası başlattı.
Yütülen kampanya hakkında Memur-Sen basın yetkilisinin Serbest Görüş’e yaptığı açıklama şöyle:
“Başlatılan bu imza kampanyasını LGBT örgütlerine karşı düzenledik. Aynı cinsiyetten kişilerin evlendiği sapkın düzenlere ve anlayışlara karşı ailenin korunması için Anayasa üzerinde değişiklik yapılması için başlatılan bir kampanya. Geçtiğimiz haftalarda verilen yasa tasarısı hakkında bir fikrimiz yok, ondan bağımsız yürüttüğümüz bir kampanya bu. Yani ana odağımız LGBT örgütlerine karşı olarak sergilenen bir duruş. Ailenin daha fazla yıpratılmamasını Anayasa güvencesine almak istiyoruz”
Memur-Sen’in lise ve üniversitelere gönderdiği imza kampanyası kağıdında şu ifadeler yer aldı:
“TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Küresel neo-liberal kapitalist sömürü düzeninin, 2008 krizinden sonra kendini tahkim etmek için küresel çapta uygulamaya koyduğu, yerel işbirlikçiler eliyle yürüttüğü; kimliksiz, cinsiyetsiz, değerlerden arındırılmış, tek tip bireyler imal etmek amacındaki aileyi ifsad etme ve insanlığı yok etme projesine karşı toplumsal bir tepki ortaya konulması ve bu tepkinin hukuki bir temele bağlanması elzem hâle gelmiştir. Aile, Ülkemizin ve insanımızın üzerinde yükseldiği, geleceğe yürüdüğü toplumsal bir temeli ifade etmekte olup; toplumsal cinsiyet eşitliği fikri başta olmak üzere kadın-erkek arasında kesintisiz çatışma olgusuna yol açan, her iki cinsin toplumsal ve bireysel konumunu zayıflatan, cinsiyetsizliği, buna bağlı olarak eşcinselliği ve bütün dünya kültürlerinde marjinal ve sapkın sayılan diğer cinsel eğilimleri birer kimlik olarak akredite edip meşrulaştıran, aileyi yok saymanın ötesinde kriminalieştiren, ideolojik arka planı, dayatmacı tutumuyla toplumun değerlerinin altını oymanın yanında kadın ve erkek kimliklerini hem toplumsal hem de biyolojik anlamda yok sayan hareket, eylem ve söylemlere karşı ailenin ve ailenin temel unsurlarının anayasal bir güvence altına alınarak hukuki bir korunmaya kavuşturulması kaçınılmaz bir gerekliliktir.
Diğer yandan ailenin temel unsurlarından olan kadının ve kadınlık statüsünden doğan temel hakların hâlâ siyasi polemik konusu haline getirildiği; inancın, örfün, geleneğin dışlanarak, dini inancına veya isteğine dayalı kıyafet tercihlerinden dolayı kadınların, müstehcenliği modernlik olarak algılayan çarpık modernleşme zihniyetine sahip kişilerin ellerinde ideolojik bir bakış açısıyla eşitsizliğe ve ayrımcılığa maruz bırakıldığı, iş ve çalışma özgürlüklerinin ihlal edildiği, eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamuda istihdam başta olmak üzere temel hak ve hürriyetleri kullanmalarının kısıtlandığı, kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmalarının engellendiği gerçeği karşısında kadınların biyolojik kimliğinden ve kamusal yaşamdaki konumundan hareketle temel insan haklarının kıyafet tercihlerinden dolayı ihlal edilmemesinin ve bunun yaptırımlarının hukuki temellerinin sağlanması gerektiği açıktır.
Bu bağlamda, ailenin, aile kavramının, aileye yüklenen toplumsal değerin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması; kadınların inançlarına veya isteklerine dayalı kıyafet tercihleri nedeniyle özel ve kamusal alanlarda ayrımcılık, eşitsizlik ve dışlanmaya uğramaksızın toplumsal hayata katılımlarının sağlanmasının anayasal güvenceye kavuşturularak hukuki korumaya alınmasını temin etmek; bu hususta toplumsal destek sağlanması ve oluşturulacak ortak bilinç ve iradeyle idari ve siyasi merciler nezdinde konunun hukuki yollardan çözümü için kamuoyu baskısının sağlanması amacıyla;
Anayasanın 41’inci maddesinin birinci fıkrasına, “Aile, kadın ve erkekten oluşur. Aile ilişkisinin temeli evliliktir.” cümlelerinin; Anayasa’nın 24’üncü maddesine, “Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının kıyafet tercihine ya da başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamaz. Hiçbir kadın; dini inancına veya isteğine dayalı olarak tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasî faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamaz. Bu nedenle kınanamaz, suçlanamaz ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamaz. Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kryafet söz konusu olduğunda Devlet, ancak dini inancı sebebiyle tercih ettiği kılık ve kıyafetini hiçbir surette engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alabilir.” fıkrasını;
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na “Aynı Cinsiyetteki Kişiler” alt başlığıyla 129A maddesi olarak “Aynı cinsiyetteki kişiler evlenemez. Aynı cinsiyette iki kişinin yapmış olduğu evlenme yoklukla maluldür. Kişinin herhangi bir ülkenin hukuk düzeni veya kanunlarına dayalı olarak aynı cinsiyetten evlenmesi, Türkiye’de geçerli bir evlilik sayılmayacaktır.” Maddesinin eklenmesi hususlarında hukuki düzenleme yapılmasını arz ve talep ederim.
Bu dilekçe ile Memur Sendikaları Konfederasyonu’na iletmiş olduğum bilgilerin şahsıma ait olduğunu ve aşağıda yazılı olan kişisel verilerimin Konfederasyon tarafindan toplanmasına, kaydedilmesine, işlenmesine, saklanmasına ve ilgili Kurum ve Kuruluşlara aktarılmasına açık rıza gösterdiğimi kabul ve beyan ederim.”