Türkiye’de cezaevlerindeki aşırı kalabalık, kötü koşullar ve siyasi mahpuslara yönelik ayrımcılık, uluslararası insan hakları kuruluşlarının yayımladığı ortak bildiriyle yeniden gündeme taşındı.
The Arrested Lawyers Initiative öncülüğünde hazırlanan ve aralarında Avrupa Ceza Baroları Birliği, Cenevre Barosu, MEDEL ve Human Rights Solidarity gibi 14 insan hakları örgütünün imzaladığı bildiride, Türk hükümetine acil reform çağrısı yapıldı.
Cezaevlerinde nüfus patlaması: Kapasite yüzde 34 aşılmış durumda
Adalet Bakanlığı’nın 7 Nisan 2025’te yayımladığı resmi verilere göre, cezaevlerindeki mahkum sayısı 403 bin 60’a ulaştı. Bu sayı, Kasım 2023’te 273 bin 405 idi. Yani cezaevleri bir buçuk yılda yaklaşık 130 bin yeni mahkumla doldu. Kapasite fazlası yüzde 34,41’i aştı.
Sivil toplum kuruluşları, aşırı kalabalığın mahkumların sağlık, hijyen ve beslenme haklarına erişimini ciddi biçimde sınırladığını belirtiyor. Mahkumların yerde ve sırayla uyumak zorunda kaldığı, sağlık hizmetlerine erişimde ciddi engeller yaşandığı raporlanıyor. Bu durum, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun da kayıtlarına geçmiş durumda.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Aralık 2023’teki “İlerde ve diğerleri” kararında, Türkiye’deki cezaevi koşullarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesi uyarınca “insanlık dışı muamele” yasağını ihlal ettiğine hükmetmişti. Ortak bildiride bu karar hatırlatılarak, Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği vurgulandı.
Yeni Tahliye Yasası: Siyasi mahpuslar kapsam dışı kalmasın
Adalet Bakanlığı’nın yeni bir “geçici şartlı tahliye yasası” hazırlığında olduğu bildiriliyor. Ancak bildiride, 2020 ve 2023’te çıkarılan benzer düzenlemelerde olduğu gibi, bu yasanın da Türk Ceza Kanunu’nun 314. maddesi kapsamında tutuklu bulunan siyasi mahpusları kapsam dışı bırakacağına dair ciddi endişeler dile getiriliyor.
Bildiride TCK 314, Türkiye’nin terörle mücadele yasalarının en çok eleştirilen maddelerinden biri olduğuna dikkat çekiliyor. Bu madde uyarınca pek çok gazeteci, avukat, siyasetçi, insan hakları savunucusu, akademisyen ve sanatçının “örgüt üyeliği” gerekçesiyle uzun süreli hapis cezasına çarptırıldığı vurgulanıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve BM İnsan Hakları Komitesi, bu maddenin uygulamasını defalarca hukuka aykırı bulmuştu.
Bildiride insan hakları dernekleri ve barolar Türk hükümetine çağrıda bulunarak, hazırlanacak tahliye yasası kapsamında:
- Siyasi mahpusların dışlanmaması,
- Tüm mahpuslara eşit ve adil muamele esasına dayanılması,
- Özellikle yaşlı, hasta, engelli ve çocuklu mahpusların öncelikli olarak tahliye edilmesinin sağlanması,
- AİHM ve BM kararlarına uygun bir yasal reform fırsatı olarak değerlendirilmesi gerektiği ifade edildi.
Ortak bildiriyi imzalayan kuruluşlar arasında şunlar yer aldı:
- The Arrested Lawyers Initiative (Brüksel)
- MEDEL (Strazburg)
- European Criminal Bar Association (Amsterdam)
- Cenevre Barosu (Cenevre)
- Italian Federation for Human Rights (Roma)
- International Human Rights Foundation (Lahey)
- Justice for Rule of Law ASBL (Brüksel)
- Statewatch (Londra)
- The Good Lobby Profs (Brüksel)
- Human Rights Solidarity (Londra)
- Foundation Day of the Endangered Lawyer (Amsterdam)
- International Human Rights Advisors (Londra)
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***