NECİP F. BAHADIR | YORUM
Recep Tayyip Erdoğan hastane açılışında, “75 milyar metreküplük yeni doğal gaz keşfi yaptık.” dedi. Gaz ve petrol ‘müjdelerini’ genellikle seçim öncesi duyurduğunu düşününce insan sormadan edemiyor; “Hayırdır, ufukta sandık mı var?”
Yoksa neden bir sağlık kuruluşunun programında petrolden, gazdan söz etsin? Erdoğan’ın müjdesini ‘sinyal’ olarak görenlerin oranı hiç de az değil.
Petrol, gaz müjdeleri seçim kazandırır mı? Erdoğan’ın seçim zaferlerinde bu müjdelerin etkisi veya payı ne kadardı? Hesap etmek zor… Fakat seçim rüzgar işidir. Partiler yelkenlerini şişirecek ne varsa kullanır. Tek başına petrol müjdesi bir işe yaramaz, seçim falan da kazandırmaz. Erdoğan’ı petrol de gaz da kurtarmaz. Rüzgarı dindi, karizması döküldü. Ülkenin umuduydu, felaketi oldu.
Bu saatten sonra yeni bir hikaye yazma şansı yok. AKP politikaları her alanda çöktü. Ne ekonomi diyebilir, ne dış politika… Rakamlar AKP için bir ‘öcüden’ farksız. Dört gözle beklediği Trump gelmedi. Suudi Arabistan, Katar gibi ülkeleri dolaştı, gitti. Suriye masasını bile Arabistan’da kurdu.
Hani Türkiye, Suriye’de oyun kurucu ülkeydi? Hikaye… Erdoğan’ın gözü yolda kaldı. ‘Dostu’ Trump Türkiye’yi teğet, Erdoğan’ı deldi geçti.
Erdoğan’ın bugüne kadar seçim kozu güvenlik ve terörle mücadeleydi. ‘Koltuk değneği’ MHP ile büyük uyum içinde PKK ve DEM karşıtlığını oya tahvil etti. Rakiplerini PKK ve DEM’le ilişkilendirdi. Mayıs seçimlerini bütünüyle CHP’nin DEM’le ilişkisi ve işbirliği üzerine oturttu. ‘CHPKK’yı bayrak haline getirdi. AKP sözcüleri yerel seçimlerde PKK’lı teröristlerin sayaç okuyacağını söyleyecek kadar ileri gitti.
CHP’yi neyle suçladılarsa, kendileri yaptı!
Erdoğan ve Bahçeli, CHP ve muhalefeti suçladığı ne varsa tam tersini kendisi yaptı. Çok değil bir yıl önceki söz ve politikaları siyah ile beyaz kadar birbirinin zıttı. AKP ve MHP’deki bu dönüşüm tabanda, halk ve toplum nezdinde ne tür karşılık bulacak?
Merak ediyorum. Seçmen, AKP ve MHP blokunun, İmralı’yı siyasi aktör haline getirmesine, Öcalan ve PKK ile masaya oturmasına ne diyecek? PKK ve DEM’in talepleri doğrultusunda anayasa değişikliğini kabullenecek mi? Halkı ‘Terörsüz Türkiye’ gibi bir elma şekeriyle tekrar safına çekebilecek mi?
Evet, bu sadece bir slogan…
AKP ve MHP Öcalan’la masaya otururken ülkenin ‘terör’ diye bir sorunu zaten yoktu. Silahlı mücadeleyi geri plana iten PKK çoktan siyasi alana gözünü dikmişti. Suriye’de mevzi kazanmış, bölgedeki varlığını ve gücünü tahkim etmekle meşguldu. Bahçeli’nin çağrısına hazırdı. Fesih PKK’yla sınırlı kaldı. Suriye ayağını kapsamadı. Sonunda PKK’nın dediği oldu.
AKP ve MHP, Öcalan ve PKK ile neden anlaşma gereği duyduğunu şu ana kadar anlatamadı. Ne Erdoğan’ın söyledikleri, ne de Bahçeli’nin mesajları tatmin ediciydi. Her iki parti de bir sloganın arkasına sığındı. PKK’nın sonuç bildirgesindeki rahatsız edici maddeleri bile görmezden geldi. İtiraz ve tepkiler zayıf kaldı. Erdoğan sadece temennisini dile getirdi.
PKK’nın soykırım ve inkar siyasetini Lozan’a dayandırması karşısında Erdoğan, sadece, “Benden böyle bir şey duydunuz mu?” demekli yetindi. Duyduk, duymaz mıyız? Kamuoyu Lozan’a nasıl baktığını bilmiyor mu? Arşiv orada, yıllar önce ne dedi; “1923’te Lozan’a bizi razı ettiler. Birileri de Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı. Her şey ortada… İşte şu an Ege’yi görüyorsunuz değil mi? Bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan’da verdik. Zafer mi bu?”
Lozan’ı Kadir Mısıroğlu’ndan dinleyen birinden ne beklenir ki…
Erdoğan Türkiye’yi Lozan’ın da gerisine götürdü. Bugün toplumsal yapı Sevr’den farksız. Sevr toprakların parçalanmasıydı. Anadolu’nun bölük pörçük edilmesiydi. AKP toplumu Sevr’leştirdi. Parçalara böldü. Siyasi ve sosyal gettolara ayırdı. Kutuplaştırmayı temel siyaset olarak benimsedi. Birlik, bütünlük bozuldu. Toplumu millet yapan harcı söktü. Bugün ülkede adeta bir ‘silahsız iç savaş’ yaşanmakta…
Ne uğruna? Seçim kazanmak uğruna…
Kanaatim şu; Erdoğan adını koymadı fakat seçim sürecini başlattı. Zamanında seçim mümkün değil. Soru ne kadar erken olacağı… Ekrem İmamoğlu operasyonunu seçimden bağımsız değerlendirilemez. Yoksa neden 35 yıl sonra diploması iptal edilsin. ‘Eşi benzeri görülmemiş suçlardan’ dolayı Silivri’ye gönderilsin… Bu çağda bir siyasetçinin hapisle susturulması mümkün mü? Değil, İmamoğlu’nun sesi ve sözü daha da büyüdü. Kendisi de öyle…
Telefon tapeleri (sıfırlama) nerede?
X hesabı Türkiye’de erişime kapatıldı. İşe yaradı mı? Erdoğan’a Silivri’den verdiği cevap Ankara semaları ve ülkenin dört bir yanında yankılanmadı mı: “2 ay geçti. Ne para dolu ayakkabı kutuları ne dolar fışkıran para kasaları, ne 300 bin euroluk hediye saatler, ne milyon dolarlık off-shore hesapları, ne telefon tapeleri ne de skandal e-mailler çıktı. Oysa en büyük hayaliniz tüm bunları video yapıp grup toplantısında millete izlettirmekti. Olmadı! Ne heybeden turp çıktı, ne de dananın kuyruğu koptu…”
Kendine güvenen birisi ancak böyle meydan okuyabilir. ‘Gizli tanık ve etkin pişmanlık’ kapsamında konuşanların ifadeleri dışında ne var? Oysa semboller önemlidir. Yıllar değil, asırlar geçse de içi dolarlarla dolu ayakkabı kutusu unutulmayacak. Bakanın kolundaki hediye milyonluk saat hep hatırlanacak. AKP medyası İmamoğlu operasyonunu akıllara kazıyacak, tarihe mal edecek ne bir simge bulabilidi ne de delil… Varsa yoksa gizli tanık… Ve hapisle korkutularak alınan ifadeler…
‘Yolsuzluk’ söz konusu olacaksa orada Erdoğan ve AKP’ye susmak düşer. Bu konuda konuşmaya hakkı yok. Bakanları suçüstü yakalanmış bir iktidarın sözcüleri ne söyleyebilir ki… Erdoğan’ın İmamoğlu’nun yolsuzluk dosyaları üzerinden yıpratma çabaları beyhude… Sokakta hiçbir karşılığı yok. Eski AKP milletvekili Hüseyin Kocabıyık, “İmamoğlu’na kumpas kuruldu!” dedi. Kocabıyık yalnız değil, bu düşünceyi paylaşanlar çok fazla…
Erdoğan anket ve kamuoyu yoklamalarını önemser. Siyasetini ilkeleri değil halkın beğenisi belirler. Son günlerde anket haberlerinde bir artış var sanki… Bu da erken seçimin habercisi olabilir. ALF Araştırma, 3 bin 920 kişiye “Bu pazar seçim olsa kimi cumhurbaşkanı olarak görmek istersiniz?” diye sormuş. Ekrem İmamoğlu yüzde 50,5’le ilk turda ipi göğüslemiş… Erdoğan’ın oyu 40’ın altında…
Ben mevcut şartlarda Erdoğan’ın yarışabilmesini bile anlamakta zorlanıyorum. Ülkeyi felaketten felakete sürükleyen bir ismin hala yüzde 30-40 civarında oy almasını siyaseten izah etmek mümkün değil.
Neylersin toplum bu…
Başka anket haberleri de okudum. Hemen hepsinde AKP, CHP’nin gerisinde… Erdoğan ve İmamoğlu aday olabilecek mi? Daha o belli değil.
Bütün işaretler, siyasi gelişme ve tartışmalar sanki sandığın çok da uzakta olmadığını gösteriyor gibi.
Ne dersiniz?
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***