RIHA – Suriye’de Dürzilerin kimlikleri nedeniyle hedef alındıklarını kaydeden gazeteci Ekrem Berekat, “halkları birbirine kırdırmaya” dönük bir planın devrede olduğunu söyledi.
Suriye’nin başkenti Şam’ın güney kırsalında yer alan Ceramane Mahallesi ve Eşrafiyat Sahnaya kentinde 27 Nisan’dan bu yana çatışmalar yaşanıyor. Suriye hükümetine bağlı silahlı gruplar ile Dürzi toplumuna bağlı silahlı güçler arasında çıkan çatışmalar sürüyor.
Saldırılar Humus kentindeki Heyet Tehrir El Şam (HTŞ) yanlısı üniversite öğrencilerinin Sünni olmayan öğrencileri hedef almasıyla başladı. Ardından sanal medyada nefret içerikli çok sayıda paylaşım yapıldı. Paylaşımlardan sonra Humus’ta okuyan Dürzi bir üniversite öğrencisi katledildi.
4 GÜNLÜK BİLANÇO: 22 ÖLÜ!
Olayların büyümesiyle geçici Şam hükümetine bağlı silahlı gruplar, Dürzilerin çoğunlukta yaşadığı Şam kırsalındaki Ceremana Mahallesi ve Eşrefiye Sahnaya kentine yöneldi. Her iki yerleşim yerine yakın camilerde cihat ve açıkça Dürzileri katletme çağrısı yapıldığı belirtildi. Buralarda Dürzilerin yanı sıra farklı inançlardaki yurttaşlar da saldırıların hedefi aldı.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) verilerine göre; 27 Nisan’dan bu yana çıkan çatışmalarda 6’sı Dürzi, 16’sı ise HTŞ’li olmak üzere 22 kişi yaşamını yitirdi.
‘SALDIRILAR PLANLIYDI’
Kuzey ve Doğu Suriyeli gazeteci Ekrem Berekat, saldırılarda hedef alınan Ceremana Mahallesi ve Eşrefiye Sahnaya kentinde Dürzilerin yanı sıra Hristiyanlar, kısmen de Filistinli ve Iraklı göçmenlerin yaşadığını kaydetti. Berekat, saldırıların planlı olduğunu belirterek, “Söz konusu ses kaydı aslında bahaneydi. Zaten saldırıların kararı 4 gün önce Humus’ta alınmıştı. HTŞ’liler burada bir öğrenciyi katletti. İlk gün 3 kişinin öldürüldüğü yazıldı ama bu sayı söylenenden fazlaydı. 10 kişi daha öldürülünce; yani saldırıların ikinci gününde geçici hükümete bağlı silahlı gruplar ve Dürzilerin ileri gelenleri toplantı aldı. Ancak tartışmalardan bir sonuç çıkmadığı için saldırılar artarak devam etti. Şimdi de saldırılar hem mahallede hem de kentte devam ediyor” dedi.
‘KİMLİKLERİ NEDENİYLE HEDEFTELER’
Dürzilerin kimlikleri sebebiyle hedef alındıklarını vurgulayan Berekat, HTŞ’nin hala Cephet-el Nusra ideolojisine bağlı olması sebebiyle Dürzileri hedef haline getirdiğinin altını çizdi. Berekat, “HTŞ içerisinde farklı gruplar var. O grupların çoğunu HTŞ’nin kendisi bile kontrol edemiyor. İddia ettikleri gibi her şey kontrolleri altında da değil. Hepimizin de yakından takip ettiği üzere kıyı kesimlerinde 3 binden fazla Alevi katledildi. Bunlar resmi rakamlarla bildiklerimiz. Mesela kıyı kesimlerinde 20 Alevi köyünün dümdüz edildiğini, orada yaşayan herkesin katledildiğini biliyoruz. Beşikteki bebeğinden 70 yaşındaki insanına kadar herkesi katletmişler. Bu katliamlar ne buradaki basına ne de dünya basınına yansımadı ve sessizliklerini korudular. O katliamlar hala devam ediyor. Yine aynı katliamları yapan grupların zihniyetini sahada görüyoruz. Kıyı kesimlerinde yaşananlarda Türkiye’nin parmağının olduğu iddiası vardı ve bu ciddi bir iddia” diye belirtti.
İSRAİL VE TÜRKİYE SAVAŞI
Berekat, saldırıların başını çeken grupların liderlerinin 26 Şubat’ta Şam’da gerçekleştirilen “Suriye Ulusal Kongresi”nde Ahmet El Şara ile görüntü verdiklerine dikkat çekti. Saldırıların cihat ve katliam çağrılarıyla başlatıldığını hatırlatan Berekat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu kişiler öyle ya da böyle HTŞ’ye bağlı. Bu süreçte yer yer İsrail’in müdahalesi oldu. İsrail insansız hava araçları ile buralarda hava saldırıları düzenledi. İsrail bakanlar düzeyinde bir açıklama yapılarak Dürzilere yapılanları kabul etmeyeceklerini kaydetti. Çatışmaların sürdüğü bölgelere halen sevkiyatlar sürüyor. Bu saldırılarda doğrudan doğruya Türkiye’nin parmağı olduğunu söyleyemeyiz. Fakat saldırıları yapanlar Türkiye’ye bir şekilde bağlı. Yani bu gruplar içerisinde yer alanlar Türkiye tarafından eğitilmiş kişiler. Bazı eleştirmenler yaşananları İsrail ve Türkiye arasında yaşanan bir savaş olarak değerlendiriyor. Yani büyük bir plandan bahsediyoruz. Suriye’de yaşayan farklı kesimleri yani bizzat Suriye’nin kendi halklarını birbirine kırdırmaya dönük bir proje bu. 1990’larda Bakur’da yaşanan faili meçhuller bugün Suriye’nin önce kıyı kesimlerinde şimdi de Dürzilerin yaşadığı yerlerde yapılmaya çalışılıyor.”
MA / Ceylan Şahinli
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***