ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM
Daha yazıyı okumadan peşin hükümle ‘ne alaka?‘ diyenlerdenseniz bu yazı özellikle sizin için.
Çünkü Amerika Birleşik Devletleri’nin bir önceki başkanı Joe Biden’in hikayesi-tirajedisi de denebilir- sadece Amerika’nın ve yalnızca politikacıların konusu değil. Biden ile benzer durumda, özellikle de siyasi mirasları konusunda kaygısı olanların onun örneğinden alması gereken dersler var.
Hadisenin medyayı ve bürokrasiyi yakından ilgilendiren tarafları da az değil.
Başkan Donald Trump gerek açıklamaları,gerekse de çok tartışılan icraatları ile gündemi domine ediyor ama son bir haftadır Joe Biden yeniden manşetlerde. Bunun tek nedeni eski başkanın agresif türden prostat kanseri olduğunun açıklanması değil. Biden’in akıl ve beden sağlığındaki gerilemenin saklanması için Beyaz Saray’da çevrilen entrikaları anlatan iki kitap piyasaya çıktı ve gündem alt üst oldu.
ÖRT BAS MI YAPILDI?
Joe Biden’in matestatik prostat kanseri olduğunun açıklanması eski başkanın sağlığı ile ilgili endişeleri ve söylentileri alevlendirdi.
Biden’e şifa dileyen, oğlunun da kanserden vefaat ettiğini hatırlatıp ailenin tirajedisine empati yapanlar bile Biden’ın sağlığındaki gerileme ne zaman başladı, gerçekler neden ve nasıl saklandı ? gibi sorulara cevap arıyor.
Piyasaya yeni çıkan iki kitap bu konuda çarpıcı bilgilerle dolu.
Jake Tapper ve Alex Thompson’un yeni kitabı “Asli Günah; Başkan Biden’ın Gerilemesi, Bunun Gizlenmesi ve Yeniden Aday Olma Gibi Felaket Bir Karar” (Original Sin: President Biden’s Decline, Its Cover-Up and His Disastrous Choice to Run Again”) Biden’in sağlığında yaşanan gerileme, bunun yakın ekibi tarafından saklanması gibi başlıklarda çok zengin bir içerik sunuyor.
Kitap piyasaya iki gün önce çıktı ama şimdiden en çok konuşulan kitapların arasına girdi bile. Aslında başlık her şeyi anlatıyor. Ancak kitabın içeriği de çok dolu; inkâr, partizanlık, siyasi hesaplar ve aile efsaneleri ile siyasi mitolojinin körlüğüyle ilgili her şey var.
HERKES GÖRMÜŞ HERKES SUSMUŞ
Yazarlar Beyaz Saray’ın 2023’ten itibaren Biden’ın zihinsel gerilemesini sistematik biçimde gizlediğini; bunun, Joe, Jill ve Hunter Biden ile birlikte en yakın danışmanlar Mike Donilon ve Steve Ricchetti tarafından yönlendirildiğini anlatıyorlar.
Kitap Biden’in bozulan sağlığı, gerileyen zihni kapasitesi ve yaşadığı kafa karışıklıklarının bilindiğini fakat Demokrat Parti, Beyaz Saray personeli ve kampanya ekibinin çoğunlukla sessiz kalmayı tercih ettiğini ve durumu meşrulaştırmaya çalıştıklarını somut örneklerle anlatıyor.
Yazarlar Biden’ın zihinsel gerilemesinin ne zaman başladığına dair kesin bir tarih vermiyor ama belirtilerin yıllara yayıldığını ve özellikle ailevi çalkantılar sırasında kötüleştiğini aktarıyorlar.
Bazıları için bu, 2015’te büyük oğlu Beau Biden’ın ölümüyle başladı. “Beau’nun ölümü onu mahvetti,” diyor kıdemli bir Beyaz Saray yetkilisi. “Beau öldükten sonra onun bir parçası da geri dönmemek üzere öldü.” Oğlu Hunter Biden’la ilgili yasal sıkıntılar — özellikle 2023’teki vergi ve silah suçlarıyla ilgili anlaşmanın çökmesi — de, danışmanlara göre, başkanın ciddi biçimde çöktüğü “dönüm noktası”ydı.
Kitapta Biden’ın düşüşünü gösteren pek çok örnek sıralanıyor.
2019’da Iowa’daki otobüs turu sırasında, Biden neredeyse 40 yıldır birlikte çalıştığı danışmanı Mike Donilon’ın adını hatırlayamadı. 2020 Mart ayında, Bağımsızlık Bildirgesi’nin sözlerini unuttu. 2022’de Beyaz Saray’daki bir gününde, yanında duran ulusal güvenlik danışmanı (Jake Sullivan) ve iletişim direktörü (Kate Bedingfield) isimlerini anımsayamadı. 2024’teki bir Hollywood bağış toplama etkinliğinde iseGeorge Clooney’yi tanıyamadı.
Yazarlar Tapper ve Thompson, Beyaz Saray’ınBiden’ın durumunu nasıl perdelediğinidetaylarıyla anlatıyor.
BAŞKANI İZOLE ETMİŞLER
Şahitlere göre başkanın konuşmalarıbasitleştirildi, kelime dağarcığı daraltıldı, cümleler kısaltıldı. Teleprompter ve kartlaraolan bağımlılık arttı.2022’de başkanla birlikteseyahat eden bir bakan, diğerine şöyle demiş: “Bu imkânsız. Çok yaşlı.” Biden 10 dakikalıkkonuşmaları bile promterden yapmaya başlamış, akşam 6’dan sonra hiçbir program konmamış.
Bu örnekler, Biden’ın 27 Haziran 2024’teki Trump’la olan tartışmasında sergilediğiduraksayan ve şaşkın performansın bir istisnaolmadığını gösteriyor. Kitabın yazarları Tapper ve Thompson “Bu bir soğuk algınlığı değildi; buhazırlıksızlık ya da aşırı hazırlık değildi. Bu sadece biraz yorgun bir adam değildi,” diyor.
Kitap bize başka neler söylüyor?
Biden’in zihinsel yeterliliğini sorgulayangazeteciler Beyaz Saray’dan yoğun baskıgörmüş. Demokratların bazıları Biden’in sadeceadaylığı değil, başkanlığı da götüremeyeceğinidüşünmesine rağmen bunu açıkça dilegetirmenin Demokrat Parti’nin seçimi peşinenkaybetmesi anlamına geleceği düşüncesiylesessiz kalmışlar. Biden’in yakın ekibi tam anlamıyla ‘polit büro’ kurmuş ve başkanaerişimi olan kişiler bir elin parmarı ilesınırlandırılmış.
BİDEN’E DUYMAK İSTEDİKLERİNİ SÖYLEMİŞLER
Bu aşamadan sonrası ise çok tanıdık.
Biden gerçeklerden kopuyor, ona gerçekolmayan anketler anlatılıyor, halkın desteğininyüksek olduğu söyleniyor. Adeta yakın ekibiparalel bir evren oluşturuyor. Öyle ki Biden’içok yakından tanıyan ekibi artık onun adınakararlar alıyor, onun yerine düşünmeyebaşlamışlar. Öyle ki Biden’in yeniden adaylığıpartili kurullarda tartışılmamış bile.
Yakın ekibi ki içinde aile fertleri de var; adaylıkkararı vermiş ve ilan etmişler.
Biden’den endişe eden partililere de “Trump mıgelsin yani“ denmiş. Böylece şüphesi olanlar, ‘acaba’ diyenler adeta ihanetle suçlanmış. Yani ‘korku’yu silah olarak kullanmış Biden’in yakınekibi.
Biden’a hâlâ yarışta olduğu, anketlerin iyi gittiğisöylenmiş;
“Oysa kampanyanın anketçileri aynı fikirdedeğildi. Obama, Antony Blinken ve Chuck Schumer gibi isimler Biden’ın halkınendişelerinden bihaber olduğunudüşünüyorlardı. Schumer, Temmuz ortasındaBiden’a yalnızca yüzde 5 kazanma şansıolduğunu söyleyince, Biden tek kelimelik biryanıt verdi: “Gerçekten mi?”
”KİMSE O KOLTUKTAN KENDİ RIZASIYLA KALKAMAZ“
Jonathan Allen ve Amie Parnes’in kitabı “Fight” (Savaş) ise “neden böyle oldu”ya odaklanıyor.
Onlara göre Biden’ın yarışta kalma motivasyonu daha çok kişiseldi. Siyasiler için çok ifade edilen ‚kimse o koltuktan kendi rızasıyla kalkmaz‘ sözü Biden için de geçerliydi. Hatta eşi Jill Biden da süreçte çok etkili oldu. Yazarlara göre „Başkan eşi olarak geçen yıllar Washington’un zirvesindeki güce alışmasını sağlamıştı.”
Yani kulislerde çok konuşulan ‘aile etkisi’ hafife alınmayacak kadar büyük olmuş.
Original Sin’i, geçen ay yayımlanan Jonathan Allen ve Amie Parnes’in Fight adlı kitabıyla birlikte okuyunca, insanı dehşete düşüren şu sonuca varmamak mümkün değil: Dünyanın en güçlü ülkesi ve onun nükleer silahları, yıllardır tanıdığı insanları güvenilir bir şekilde tanıyamayan, düşüncelerini toparlayamayan ya da tutarlı cümleler kuramayan bir adamın ellerine teslim edilmiş!
PARALEL EVREN Mİ?
Joe Biden ve ABD seçimlerinin hikayesinin her siyasetçiye her siyasi partiye hatta sivil toplum örgütüne dersler barındırıyor.
Özellikle de yaşanan sorunu ve yaklaşan trajediyi gören partililerin, gazetecilerin ve bürokrasinin içine düştüğü ölümcül hata. Nitekim yazarlar Tapper ve Thompson kitap için görüştükleri, aralarında yasa yapıcılar, kampanya çalışanları ya da Beyaz Saray personellerinin olduğu 200 kaynak bir nevi özeleştiri yapıyorlar.
Bazıları seçimden sonra konuşmayı, bazıları da çok daha erken konuşmamayı büyük bir hata olarak tanımlıyor.
Olayın gazetecileri ilgilendiren tarafları da çok önemli. Bir çok gazeteci Biden’in sağlığında yaşana gerilemeye şahit olduğu halde üzerine gitmiyor. Biden’in yakın ekibinin başkanın beden ve akıl sağlığının yerinde olduğu yönündeki beyanlarına itimat etmekle yetinmişler.
Biden’e destek veren New York Times’ta gördüğüm şu soru dikkat çekiciydi; „Gözünüzün önündeki gerçeği görmek istemediğinizde, onu nasıl görürsünüz? Bir kişiye, partiye veya davaya olan sadakatiniz sizi nasıl körleştirmez?“
Sanıyorum bu soruyu herkesin kendine sormasında fayda var.
ERDOĞAN VE BAHÇELİYE DERSLER
Joe Biden tecrübesi Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor dersek abartı olmaz.
Çünkü Türkiye’de ciddi sağlık sorunları olan iki lider;Devlet Bahçeli ve Erdoğan tarafından yönetiliyor. Kendi rızaları ile bırakma niyetleri yok. Biden’in yakın ekibi gibi Bahçeli ve Erdoğan’ın yakın ekibi de onları izole ediyor. Kararları kim nerede nasıl alıyor belli değil. Başkanın polit bürosu yalan söylüyorsa, hele ki yalan söylediğinin farkında bile değilse, bu çok tehlikeli bir durumdur.
Kısacası hem Erdoğan’ın hem de Bahçeli’nin Joe Biden hikayesinden alması gereken dersler var. En başta; zamanında çekilmeyi bilmek önemlidir. Hem de çok!
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***