İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, tutuklu bulunduğu Silivri’den yazdığı mektupta, “Milletimiz senelerdir mahkeme kararlarının siyasi saiklerle, saraydan verilen emirlerle alındığını görüyor, biliyor” dedi.
“Silivri’den sesleniyorum” başlıklı mektubunda İBB Başkanı, “mesnetsiz” suçlamalarla cezaevinde olduklarını ifade etti: “Milletin bize verdiği görevi icra etmekten alıkonuyoruz. Bizi hapsedenlerin derdi sadece bizimle değil. Bizi hapsedenler bizimle beraber demokrasiyi, milletin iradesini hapsetmek istiyor. Bizi hapsedenler İstanbullu hemşerilerimin seçme hakkını çiğnedi. 16 milyon İstanbullunun emanetini gasp etti. 1,5 milyonu CHP üyesi 15,5 milyon seçmenin iradesiyle cumhurbaşkanı adayı olmamın iktidarlarının sonunu getireceğini gördükleri için hapsedildik.”
Serbest Görüş:
“Adalet, bir toplumun omurgasıdır,” diyen İmamoğlu şöyle devam etti: “Toplumlar, milletler adaletle nefes alır, adaletle ayakta kalır. Onsuz ne huzur olur ne güven ne de birlik. Halbuki, bugün ülkemizde adalet ayaklar altındadır, milletin adalet duygusu derinden yaralanmıştır. Milletimiz senelerdir mahkeme kararlarının siyasi saiklerle, saraydan verilen emirlerle alındığını görüyor, biliyor. Mahkemeler hukuki olmayan saiklerle gençleri, muhalifleri, siyasi liderleri tutuklayıp hapse atıyor. Aylar boyunca iddianameler yazılmıyor, mahkemeler uzuyor, insanlar boş yere aylarca cezaevinde tutuluyor. Halbuki, yine bize ait veciz sözdür. Geç gelen adalet, adalet değildir.”
SİYASET YAPMANIN BEDELEİBİ ÖDÜYORUZ
Ardından aynı cezaevinde bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’a işaret etti: “Tıpkı bizler gibi hukuksuz bir şekilde aylardır burada tutuluyor. Sadece 9 sayfalık bir iddianame için 77 gün beklediği yetmezmiş gibi ilk duruşması iki ay sonra görülecek. Soruyorum: Bu nasıl bir adalet anlayışıdır, neden sayın Özdağ tutuklu yargılanıyor ve iddianamesi hazır edildiği halde neden bir an önce davası görülmüyor? Sayın Özdağ nasıl bir adalet anlayışıyla aylardır özgürlüğünden mahrum edilir, şubat ayında ziyaret ettiğim kıymetli annesini, sevdiklerini görebilmekten alıkonur? Şiddetle kınıyorum. Kaderde, Sn. Özdağ ile aynı cezaevinde bulunmamız varmış. Biri Cumhurbaşkanı adayı, biri parti genel başkanı olarak Silivri Cezaevi’nde, siyaset yapmanın bedelini ödüyoruz. Üzerine basarak söylüyorum; hukuk, siyasi rakipleri susturmak için bir araç olamaz. Adalet, herkes için eşit işlemelidir; aksi halde, bunun adı adalet olmaz, bunun adı zulüm olur.”
20 Ocak’ta Ankara’da ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla gözaltına alınan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ bir gün sonra tutuklanmıştı.
‘Hakaret’ten gözaltına alınan Zafer Partisi liderine ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçlaması da yöneltildi. Daha sonra da mahkeme aynı suç iddiası nedeniyle tutuklama kararı verdi. Yani Özdağ ilk gözaltı nedeninden ayrı olarak ‘tahrik’ suçundan tutuklanmış oldu.
Özdağ hakkında, tutukluluğunun 77’nci gününde iddianame hazırlandı. Özdağ’ın yedi yıl 10 ay 15 güne kadar hapsi istendi.
İmamoğlu mektubunu şöyle bitirdi: “Asırlar önce Balkanlara attığımız ilk adımın mimarı ve Bursa fatihi Orhan Gazi’nin dediği gibi ‘Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. Sonunda hüküm isabetli olsa da geciken adalet zulümdür.’ Bu söz, devlet yönetiminin temel taşı olmalıdır. Çünkü adalet, devletin meşruiyetinin kaynağıdır. Bir devlet, ancak vatandaşlarına adil davranırsa ayakta kalabilir. Devlet, adaletle yönetilirse güçlü olur ve ancak hukukla ayakta kalır. Aziz milletim, arkadaşlarım ve ben hapsedildiğimiz cezaevlerinde adaletin yeniden tesis edileceği bir Türkiye’yi hayal ediyoruz, adaletin hüküm süreceği bir Türkiye için var gücümüzle çalışıyoruz. İnanıyoruz ki, milletimizle beraber bu karanlık günleri aşacak, hukukun üstünlüğünü yeniden inşa edecek ve hep birlikte adil, demokratik ve huzurlu günlere emin adımlarla yürüyeceğiz.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***