ASO’nun bu yılın ilk Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı, Oda meclis üyelerinin katılımıyla, Muğla’da bir otelde yapıldı.
Ekonomim’de yer alan habere göre, Ardıç, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın coşkuyla kutlandığını ifade ederek, demokrasinin, özgürlüğün, eşitliğin ve adaletin dayanağı ulusal egemenlik olduğunu söyledi.
Dünya baş döndürücü bir hızla değişirken, yeni düzene süratle adapte olunması gerektiğini belirten Ardıç, ABD Başkanı Donald Trump’ın bu ülkeye ihracat yapan tüm ülkelere en az yüzde 10 gümrük vergisi uygulamaya başladığını ve 60’tan fazla ülke için bu oranların çok daha yüksek olacağını duyurduğunu, sonrasında Çin dışındaki ülkelere uygulayacağı tarifeleri üç ay ertelediğini açıkladığını anımsattı.
Ardıç, Trump’ın yarın ne açıklayacağı konusunda hiç kimsenin öngörüde bulunamadığını ifade ederek, “Belirsizlikler her geçen gün artıyor ama şurası bir gerçek ki, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Dünya ticareti artık çoklu belirsizliklerin olduğu yepyeni bir döneme giriyor, tedarik zinciri de yeniden şekilleniyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Trump’ın gümrük tarifelerinde Türkiye’nin en düşük oran olan yüzde 10’a tabi olduğunu hatırlatan Ardıç, Avrupa ve Çin’e uygulanacak yüksek tarifelerin Türkiye için bir fırsat doğurabileceğini ama bu avantajı kullanabilmek için yapılması gerekenler olduğunu söyledi.
Ardıç, dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinin yeniden şekillenen dünya ekonomisine adapte olmak için yeni ekonomi politikaları geliştirdiğine işaret ederek, “Bizim de ülke gündemimizde ilk sırada, yeniden şekillenen dünya ekonomisinden daha fazla pay almak için neler yapabileceğimize ve sürdürülebilir kalkınmamıza odaklanmak olmalı. Ekonomide güven algısına zarar verecek her türlü gelişmenin uzağında kalmalıyız, yatırımcılar için uygun iklimi tesis etmeliyiz.” ifadelerini kullandı.
Küresel üretim üssü olma hedefi doğrultusunda sektörel ve tematik önceliklendirme yapılmasının önemini vurgulayan Ardıç, “Tarifeler sonrası değişen tedarik zincirinde hangi ülkeye hangi sektörlerde yoğunlaşmamız gerektiğini çok iyi planlamalıyız.” dedi.
Enflasyonla mücadele ve faiz artışı kararı
Enflasyonla mücadele ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) faiz politikasına da değinen Ardıç, bankanın Aralık 2024’te başladığı faiz indirim döngüsünü sonlandırdığını hatırlattı.
Sanayiciler olarak nisan ayında 250 baz puanlık indirim ile politika faizinin yüzde 40 seviyelerine düşeceğini beklediklerini aktaran Ardıç, “Yeni ekonomi yönetiminin başlattığı dezenflasyonist programla 22 aydır enflasyonla mücadele ediyoruz. Biz sanayiciler hem yüksek enflasyonun hem de yüksek faizin ortaya çıkardığı çoklu tahribatta, ayakta kalmaya çalışıyoruz. Tüm umudumuz enflasyonda iyileşmeyle birlikte faizlerin de makul seviyeye gelmesiydi. Ancak maalesef yine başa döndük.” değerlendirmesinde bulundu.
Enflasyonla mücadelede kontrolün kaybedilmemesi gerektiğinin altını çizen Ardıç, “Ama artık dayanacak gücümüz de kalmadı. Yüzde 60’ların üzerine çıkan bir kredi maliyeti ile sanayicinin, bırakın yatırım yapmayı, üretimine devam edebilmesi bile mümkün değildir” şeklinde konuştu.
Krediye ulaşmanın maliyeti
Seyit Ardıç, enflasyonla mücadelede kontrolün kaybedilmemesi gerektiğine dikkati çekerek, dünyadaki mevcut gelişmelerin ülkenin küresel üretim üssü olabilme fırsatını beraberinde getirmesine karşın krediye ulaşmanın ve bunun maliyetinin yüksekliğinin sanayiciyi zorladığını belirtti.
Gıda enflasyonuna da değinen Ardıç, bunun yalnızca ekonomik bir mesele olmaktan öte, toplumsal istikrar, halk sağlığı ve sosyal adalet gibi alanları da yakından ilgilendiren çok boyutlu bir sorun olduğunu söyledi.
Toplumsal refah üzerinde derin etkiler yaratan gıda enflasyonunun kontrol altına alınması gerektiğini dile getiren Ardıç, “Gıda arzının da mutlaka güvence altına alınması gerekiyor. Tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi ve korunması, gıda arzının sağlanması bakımından kilit bir rol oynuyor.” diye konuştu.