ÊLİH – Abdullah Öcalan’ın çağrısını cezaevinde karşıladıktan 2 gün sonra tahliye olan Abdullah Rüzgar, çağrının tutsaklar tarafından gönülden kabul edildiğini belirterek, mücadeleye sahip çıkılarak devlete adım attırılabileceğini söyledi.
“Devletin birlik ve bütünlüğünü bozmak” iddiasıyla 1994’te Êlih’te gözaltına alınan Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından müebbet hapis cezası verilen ve geçtiğimiz günlerde tahliye olan Abdullah Rüzgar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısının cezaevlerine yansımasını anlattı. 30 yıllık ceza infaz süresinin ardından verilen iki disiplin cezası gerekçesiyle 31 yıl cezaevinde tutulan Rüzgar, Abdullah Öcalan’ın çağrısını cezaevinde karşıladı. Êlih, Amed ve Bartın’daki cezaevlerinde kalan Rüzgar, çağrıyı tahliyesine 2 gün kala 22 yıl tutulduğu Kandıra 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde dinledi. 25 yaşında girdiği cezaevinden 56 yaşında çıkan Rüzgar, 31 yıl sonra döndüğü Êlih’teki değişimi şu sözlerle anlattı: “Kent büyümüş, daha önce kerpiç olan evlerinin değişmiş.”
Tutsak edildiği dönemin “serhildan yılları” olduğunu ifade eden Rüzgar, “Kürdistan’da kimi yerlerde Hizbulkontra, JİTEM vardı. İnsanlarımızı öldürüyorlardı. O dönemde amcam ve oğlu da öldürüldü. Ondan bir ay sonra ben tutuklandım. O zamanlar vicdanı olan herkes bu devrimin içinde yerini alıyordu. Bu açıdan parti olduğundan beri ailem bu devrimin içindedir. Ülkemiz özgürleşene kadar bu böyle devam edecek. O dönem kimisi duygularıyla bu işe dahil oldu; ama bizim öyle değildi. Biz, partiyi daha çok tanıyorduk. Hem zulüm altındaydık hem de dilimiz, kimliğimiz kabul edilmiyordu. Bu devrimde yer almak bizim görevimizdi” ifadelerini kullandı.
‘1980 ZİNDAN MİRASI BİZİM İÇİN BİR GÜÇ OLDU’
Cezaevindeki deneyimin kendisini değiştirip dönüştürdüğünü belirten Rüzgar, “Dünyaya baktığımız pencere daha küçüktü, daha büyük hale geldi. Ya da ‘Bir şeyi değerlendir’ desen şimdi daha fazla değerlendirebilirim. Halkın içinde daha fazla şeyi dile getirebiliyorsun. Cezaevinde bu gelişim beni ayakta tuttu. Zaten zindan mücadelesi 1980’de başladı. O aslında bizim mirasımız. O miras bizim için büyük bir güç oldu” diye konuştu.
Cezaevinde yoldaşlık ilişkisinin getirdiği güçlü bağlara işaret eden Rüzgar, cezaevinden çıktıktan sonra aklının içerideki arkadaşlarında kaldığını söyleyerek, “Bu duygu anlatılamaz” dedi.
‘ÇAĞRIYI CEZAEVİ GÖNÜLDEN KABUL ETTİ’
Tahliyesine 2 gün kala, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta açıklanan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın” tutsaklarca nasıl karşılandığına değinen Rüzgar, “Biz Önderliğin böyle bir şey söylemesini bekliyorduk. Hatta ‘Önderlik öyle bir şey söyleyecek ki herkes çok şaşıracak’ dedik. Çünkü Başkan her zaman bunu yapıyor. Arkadaşlar bunun hazırlığındaydı. Arkadaşlar, süreci esas alıyor. Başkanın çağrısı gönülden kabul edildi. Sadece bir şeyi söyledik: Dışarıda halkımızı daha çok örgütlemeliyiz ve süreci anlatabilmeliyiz. Esas devrim şimdi başlıyor. Bu süreçte halkı örgütlersek, halkla paylaşım içinde olursak, devlet adım atmaya mecbur kalır. Devlet her seferinde oyun oynamak istiyor. Başkan Newroz’da çağrıyı sahiplenen halka selam göndermişti. Aslında bu devlete bir cevaptı. Şimdi artık sürece sahip çıkıp, bir olursak devlet çabuk adım atacak” şeklinde konuştu.
Kürtlerin birlik olmasıyla devlete adım attırabileceğine ifade eden Rüzgar, “Devletin, Kürtleri kabul ettiği noktaya gelmesinde mücadelenin büyük etkisi var. Yine birlik ve mücadeleyle devlete bu süreçte adım attırıla bilinir. Halkımız bu süreçte birlik olmalı. Mücadele yaşamdır, başarı bizimdir” diye belirtti.
MA / Rukiye Payiz Adıgüzel
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***