İSTANBUL – DTK’ye karşı yürütülen ve üst mahkemeler boşa çıkan soruşturmaların bir benzeri HDK’ye dönük yürütülüyor. Cengiz Çiçek, “Öcalan’ın açmak istediği siyasi zemin çabasını dost güçleri nezdinde itibarsızlaştırarak, ittifak mücadelesini kırmaya çalışıyorlar” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) dönük İstanbul merkezli yürütülen soruşturma kapsamında 18 Şubat’ta yapılan ev baskınlarında 51 kişi “örgüt üyeliği” iddiasıyla gözaltına alındı. Aralarında gazeteci, yazar ve siyasetçilerin de olduğu 30 kişi tutuklandı. 13 kişi ev hapsi, 8 kişi ise imza adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
2022 yılında Tekirdağ merkezli başlatılan HDK soruşturması kapsamında, HDK’nin İstanbul’da bulunan genel merkez binasına yapılan polis baskınında el konulan isim listeleri son operasyona gerekçe yapıldı. Delege ve üyelerinin yanı sıra HDK’nin genel kurul, meclis ve konferans gibi etkinliklerine katılan isimler de soruşturma kapsamına alındı. Yine hayatını kaybeden bazı isimler, uzun süredir yurt dışında yaşayanlar, 2016-2017’den bu yana tutsak olan birçok isim de soruşturma kapsamında.
Tutuklanan ve serbest bırakılan isimlere, HDK’nin faaliyet ve amaçlarının ne olduğu, faaliyetlere katılıp katılmadıkları, delege olup olmadıkları, herhangi bir organında yer alıp alınmadıkları yönünde sorular yöneltildi. Ayrıca HDK’nin tüzüğünün Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) tüzüğüyle benzerlik gösterdiği ileri sürüldü. Savcı, hem HDK’nin hem de DTK’nin tüzüğünün “KCK Sözleşmesine” benzediğini iddia ederek, her iki kurumu da kriminalize etti.
DTK SORUŞTURMALARI
HDK soruşturmasında yer alan DTK’ye dönük gözaltı ve tutuklama furyası 2016 yılında başladı. 20 Aralık 2016 yılında Amed’de DTK’de görev almış siyasetçilere dönük eş zamanlı gözaltılar yapıldı. DTK’nin divan üyeliğini de yapan dönemin DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı Seydi Fırat ve Edip Yaşar gözaltına alındı. DTK binasına ise polis baskını oldu. DTK eski Eşbaşkanlarından Aysel Tuğluk Ankara’da gözaltına alındı. Tuğluk, 28 Aralık’ta “örgüt yöneticiliği” ve “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı.
2020 yılında DTK binasına ve ofislerine yapılan baskınlarda çok sayıda evrak ve bilgisayara el konuldu. 64 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarıldı, 43 kişi gözaltına alındı. Aynı gün DTK binası mühürlendi. Bu operasyona ise, 9 Ekim 2018 tarihinde DTK’de yapılan aramalarda el konulan belgeler gerekçe gösterildi.
DTK soruşturmaları kapsamında gözaltına alınıp tutuklananlara “örgüt üyeliği” suçlaması yöneltildi. Yerel mahkemeler birçok isme ağır cezalar verse de, temyiz aşamalarında DTK’nin eylem ve etkinliklerine katılmanın tek başına “örgüt üyeliği” suçunu oluşturmayacağı yönünde kararlar verildi.
YARGITAY KARARLARI
* Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (GÜNSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu ve eşi eczacı Filiz Bedirhanoğlu’na 2011-2013 yılları arasında Demokratik Toplum Kongresi (DTK) toplantılarına katıldıkları için “örgüt üyeliği”nden verilen 6 yıl 3’er ay hapis cezasını bozdu. Kararda, DTK toplantılarına katılmanın ve konuşmanın “örgüt üyeliği” suçu oluşturmayacağı vurgulandı.
Kararda, “Beraatlarına karar vermek gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur” ifadesine yer verdi.
* Aynı mahkeme, Amed Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Hülya Alökmen hakkındaki 10 yıl 6 aylık hapis cezasını bozdu. Kararda “(…) DTK bünyesinde il delegesi ve Sağlık Komisyonu içerisinde görev almak sureti ile 2012-2013 yıllarında yapılan toplantılarda, çeşitli komisyonlarda bulunup, çalıştay veya konferansların düzenlenmesinde rol alıp, konuşmacı veya moderatör olarak içeriği suç teşkil etmeyen bir kısım düşünce ve tasavvurlarını açıklamak ve şiddet içermeyen toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılmaktan ibaret eylemlerinin, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmak sureti ile örgüt üyesi olduğunu göstermek için yeterli olmadığın…” değerlendirmesine yer verildi.
* Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, İHD’li Raci Bilici hakkında DTK toplantılarına katılmak ve konuşmak gerekçeleriyle verilen 6 yıl 3 aylık hapis cezasını bozdu. Kararda, Bilici’nin İHD Diyarbakır Şube Başkanlığı sıfatıyla DTK’nin “göç” konulu konferansında moderatörlük yapması ve bu sıfatla katıldığı toplantılarda konuşma yapmasının sivil toplum örgütü faaliyeti olduğu vurgulandı.
* Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesi, 2022 yılında Aziz Mahmut Ak’ın DTK binasına girip çıkması, faaliyetlerine katılmasının “örgüt üyeliği” delili olmadığına hükmetti. Daire, beraat yönünde bozma kararı verdi.
* Gazeteci-yazar Faik Bulut, aynı dönemlerde DTK Daimi Meclis üyeliği gerekçesiyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandı. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Bulut hakkında beraat kararı verdi.
* Diyarbakır 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, “DTK organlarında yer alma”nın tek başına “örgüt üyesi” olarak görülemeyeceğini hükmederek Cabbar Laygara, Edip Yaşar ve Cafer Kan hakkında da beraat kararı verdi.
HDK NEDEN HEDEFTE?
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili ve HDK Yürütme Kurulu üyesi Cengiz Çiçek, yaşananları Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi. HDK’nin kurulduğu günden bugüne hedefte olduğunu vurgulayan Çiçek, bunun nedeninin ise HDK’nin kendisini “Üçüncü Yol” mücadelesi olarak tariflemesi olduğunu belirtti.
Çiçek, “HDK, demokratik cumhuriyet mücadelesinin de temel politik öznesi olmaya aday. HDK fikriyatı, programı etrafında bir araya gelen Kürt siyasetinin uğradığı siyasi soykırım operasyonları, yine HDK bileşeni olan sosyalist hareketlere yönelik kuşatmalar, Suruç ve Ankara Gar katliamı gibi bütün yönelimler özünde HDK fikrine, paradigmasınaydı. Onun bağrında taşıdığı demokrasi ve özgürlük mücadelesinin değerlerineydi” diye belirtti.
‘ÖCALAN’IN ÇABASI İTİBARSIZLAŞTIRILMAK İSTENİYOR’
Çiçek, HDK’nin hedef alınmasının 3 nedeninin olduğunu söyledi. Çiçek, günümüzde Kürt sorununun çözümüne dair tartışmaların yürütüldüğüne işaret ederek, “İktidar-devlet, siyasal iklimin normalleşmesinin Kürt siyasetine ve Türkiyeli demokrasi güçlerine, onların ortak mücadele örgütü olan HDK’ye açacağı politika alanını bu operasyonlarla daraltmak istemektedir. Çünkü siyasal iklimin normalleşmesini en çok da Türkiyeli-Kürdistanlı devrimci-demokratik kuvvetlerin değerlendireceğini biliyor. 2013-15’de bunu gördüler. O nedenle yeni bir 7 Haziran başarısı, yeni bir Gezi, yeni bir Kobanê serhıldanı korkulu rüyalarıdır” dedi.
Çiçek, diğer nedenlere dair şunları söyledi: “DEM Parti’yi bir nevi kılcal damarlar misali besleyen ve toplumsal politikaya yakın tutan HDK ve bileşenlerine yönelik tasfiye konseptini devreye sokarak, politika alanını temsil siyasetiyle sınırlı, kontrol altından alınmış bir alanda tutmak istemektedirler. Üçüncü olarak, bu saldırılarla Sayın Öcalan ve Kürt hareketinin açmak istediği hukuki ve siyasi zemin çabasını, kendi tabanı ve dost güçleri nezdinde itibarsızlaştırararak, mücadelenin toplumsal gücünü ve ittifak mücadelesini kırmaya çalışmaktadır.”
‘FETÖ’NÜN DELİLLERİ İLE TUTUKLADILAR’
HDK operasyonunu bir “komplo” olarak nitelendiren Çiçek, “Tıpkı DTK ve KCK operasyonlarında olduğu gibi siyasi ve hukuki komployla yol almaya çalışıyorlar. Hukuku ve devletin kurumlarını kendi egemenlik çıkarlarının aracı yapıyorlar. Öylesine çıkmazdalar ki son operasyonda da görüldüğü üzere tutuklanan 30 arkadaşımızı 2011-12 yılında Fetullahçı polislerin, yargı mensuplarının ürettiği hukuka aykırı ‘delillerle’ tutukladılar. Yani şu an için devletin baş düşmanlarından olan ‘FETÖ’ örgütünün ürettiği tapelerle sosyalistleri, Kürtleri, kadınları tutukluyorlar” diye konuştu.
‘DEMOKRATİK DÖNÜŞÜM GÜCÜNE İNANALIM’
Çiçek, şöyle devam etti: “Bu operasyonlar, bu ülkenin direniş dinamiklerine ve bağrında taşıdığı yeni toplumsal dalgalanmalara, dayanışma hareketlerine yönelik bir ön alma, engelleme girişimleridir. Ama tüm bu çabalar nafile. Olacak olan olacak ve coğrafyanın halkları, ezilenleri ve mülksüzleri, toplumsal hareketi sürekli kılacak ve büyüteceklerdir. Yeterki var olan devrimci kapasiteye ve onun demokratik dönüşüm gücüne inanalım.”
MA / Diren Yurtsever
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***