HASAN CÜCÜK | HABER ANALİZ
İspanya La Liga beklenen ancak sıra dışı bir şampiyonluk yarışına sahne oluyor. 2004’te Valencia’nın şampiyonluğu sonrası zirve Barcelona – Real Madrid arasında parsellendi. 2011’de Diego Simeone’nin Atletico Madrid’e gelmesiyle, zirve yarışına ortak oldu. Simeone yönetiminde iki kez rakipleri geçen Atletico Madrid, zirve mücadelesinin değişmezi oldu. Bu sezon da bilindik aktörler yarışın içinde. Geçen sezon Girona sürpriz yapıp, sezonu üçüncü tamamlamıştı. Bu yıl Girona bilindik yerine dönerken, sıra dışı başarıya imza atan yeni bir takım da çıkmadı.
İspanya La Liga’da şampiyonluk iki ihtimal üzerinden gidiyor; ya Real Madrid ya da Barcelona. 2014 ve 2021’de bu kuralı Atletico Madrid bozmuştu. Şampiyonların doğal adayları ilginç bir grafik çizdi. Beklenmedik puan kayıpları yaşadılar. Zirve üç takım arasında el değiştirip, durdu. Liderlik koltuğuna oturan adeta emanetçi oldu. Son haftalarda Madrid ekipleri Real ve Atletico’nun puan kayıpları, liderlik koltuğunu yeniden Barcelona teslim etti.
Ancak yarışta ne olacağını kestirmek mümkün değil. Üç takımın da nefesi birbirinin ensesinde. Lider Barcelona koltukta averajla oturuyor. Barcelona ve Real’in 51, Atletico’nun 50 puanı var. Bir hafta sonrasını bile tahmin etmek güç.
Önce lider Barcelona’dan başlayalım.
Sezona Hansi Flick yönetiminde başlayan Barcelona, ilk 12 haftada sadece bir kez kaybedip 33 puana ulaştığında sezonun erken bittiğini söyleyenlerin sayısı az değildi. Haksız değillerdi. İkinci sıradaki Real Madrid’e 12 hafta sonunda 9 puan fark atmışlardı. 13. Hafta Real Sociedad deplasmanında alınan yenilginin kayıplar zincirinin ilk halkası oldu.
Devam eden 7 haftada bütün planları alt üst olmuş bir Barcelona vardı. Sadece bir galibiyet alırken, 3’er yenilgi ve beraberlikle sahadan ayrıldı. 8 haftada kaybedilen puan 18’di. Kâbus gibi geçen haftalarda rakipleri Real ve Atletico, Barcelona’yı geçmekle kalmayıp, puan farkını açmıştı. 20. hafta sonunda 39 puan toplayan Barcelona, lider Real’in 7, ikinci Atletico’nun 5 puan gerisindeydi.
Arda Güler’den dolayı daha bir yakından takip ettiğimiz Real Madrid, sezona ‘son şampiyon’ apoletiyle başlamıştı. Kadrosunu Kylian Mbappe ile takviye eden Real’in kolay bir sezon geçireceğini tahmin ediliyordu. Hanesinde ilk 10 haftada alınan 7 galibiyet ve 3 beraberlik vardı.
11. hafta El Clasico’ya sahne oldu. Sahasında Barcelona’yı konuk eden Real, ezeli rakibini yenip, 3 puanlık farkı kapatmak istiyordu. Evdeki hesap sahaya uymadı. Real resmen dağıldı. 4-0’lık uzun süre unutulmayacak bir El Clasico hezimeti yaşadı.
Tarihi skor teknik patron Carlo Ancelotti tartışılır hâle getirdi. Ancak kurt teknik adamın pes etmeye niyeti yoktu. El Clasico sonrası toparlanan Real, Barcelona’nın puan kayıplarını iyi değerlendirip liderlik koltuğuna oturdu.
Koltukta 14 yılı geride bırakan Diego Simeone’li Atletico istediği gibi başlayamadı. İlk 10 haftayı 5’er galibiyet ve beraberlikle tamamladıktan sonra ilk yenilgisini takip eden haftada Real Betis deplasmanında aldı. Görüntü Atletico’nun zirve yarışına ortak olmayacağının işaretini veriyordu. 8 hafta süren galibiyet serisi yeniden potaya girmesini sağlamakla kalmıyor, liderlik koltuğuna maç fazlasıyla da olsa kuruluyordu.
20. haftadan sonra La Liga’da kartlar yeniden karıldı. Liderlik elden ele gitti. Lider Atletico Madrid liderken 5 haftada 9 puan kaybedip, koltuğu Real’e teslim etti. Real cephesinde de ilginç skorlar geldi. Son 3 haftada tam 7 puan kaybetti. Bir yenilgi ve iki beraberlik liderlik koltuğundan kaldırttı. Real ve Atletico puan kaybı yarışına girdiği haftalarda Barcelona kötü gidişata ‘dur’ diyordu. Son 4 haftayı kayıpsız geçen Barcelona rakipleriyle olan puan farkını hızla kapattı.
Şimdilik liderlik koltuğunda averajla Barcelona oturuyor. Önümüzdeki hafta liderlik koltuğu el değiştirir ise kimse şaşırmaz. Beklenmedik puan kayıpları yarışı daha heyecanlı ve öngörülmez yapıyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***