ANKARA – AKP’nin tarım üretimini, politikaları ile çökerttiğine işaret eden DEM Parti milletvekilleri, AKP’nin tarım, sağlık ve eğitim gibi alanlarda yurttaşları zehirlediğini söyledi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekilleri Necla Demir ve Öznur Bartın, Türkiye’de tarım alanında yaşanan sorunlar ve işsizliğe dikkat çekti.
Söz alan Öznur Bartın, tarım üretiminin çöktüğünü ve AKP’nin bunu bilinçli bir biçimde yaptığını söyledi.
‘SİYASİ TERCİHLER İLE YIKIMA UĞRATILDI’
Çiftçinin bir avuç sermayeye mahkum edildiğini belirten Öznur Bartın, “Bugün ülke tarımında yaşanan kriz tesadüfi bir durum değil doğrudan siyasi tercihlerle şekillendirilmiş bir yıkım sürecidir. Küresel sermayenin çıkarları gözetilmiş, yerli üretim desteklenmek yerine ithalata bağımlı bir ekonomi inşa edilmiştir. Tarım ve hayvancılık sektöründe maliyetler her geçen gün artarken çiftçiye yönelik destekler yetersiz kalmış, hatta bilinçli olarak kesilmiştir. Mazot, gübre, ilaç ve tohum fiyatları sürekli yükselirken çiftçinin ürettiği ürünün değeri düşürülmüş, emeği değersizleştirilmiştir” dedi.
KÜRDİSTAN’A NE YAPILIYOR?
Kürdistan’daki tarıma ve üretime de dikkat çeken Öznur Bartın, “Kürt coğrafyasında izlenen politikalar, bölgenin insansızlaştırılması, yayla ve meraların yasaklanması, tarım alanlarının maden sahalarına dönüştürülmesi ve şirketlere peşkeş çekilmesiyle tarım ve hayvancılık engellenmektedir. Başta Hakkâri, Şırnak, Van, Ağrı ve Kars gibi illerde uygulanan güvenlikçi politikalar, Kürt meselesini şiddet yoluyla bastırmayı, tarım ve hayvancılığı bitirmeyi, köylüyü yerinden etmeyi, üretimi engellemeyi ve bölgeyi ekonomik açıdan çökertmeyi amaçlamaktadır” diye konuştu.
‘ŞİRKETLERİN ÇIKARLARINI KORUYAN BİR KURUM’
Bölgede yaşanan işsizliğe de işaret eden Öznur Bartın, “Hakkâri’de yüksek işsizlik oranları ve genç nüfus yoğunluğu dikkat çekmektedir. 2023 verilerine göre işsizlik oranı yüzde 23,3; il nüfusunun yüzde 47,7’si ise 25 yaşın altındadır. Tarımsal üretimdeki düşüş, altyapı eksiklikleri ve özel savaş politikaları bölgenin ekonomik kalkınmasını tehdit etmektedir. Gençler çeteler aracılığıyla uyuşturucuya ve fuhşa sürüklenmekte ve ajanlaştırılmaktadır. AKP 2002’de iktidara geldiğinde Türkiye tarımda kendine yeten bir ülkeydi. Bugün geldiğimiz noktada ise samanı bile ithal eden bir ülke hâline getirildik. Bu süreçte Tarım ve Orman Bakanlığı bir çiftçi bakanlığı olmaktan çıkarılmış, büyük şirketlerin çıkarlarını koruyan bir kurum hâline getirilmiştir. Çiftçilerin kredi borcu 868 milyar TL’ye yükselmiştir” diye konuştu.
‘NEFESSİZ BIRAKILDI’
Kürdistan’da da tarımın sistematik bir biçimde çökertildiğini söyleyen Öznur Bartın, “DEDAŞ üzerinden uygulanan elektrik kesintileri ve yüksek faturalar çiftçiyi nefessiz bırakmıştır. DEDAŞ âdeta bir tahsilat şirketi gibi çalışarak üreticinin aldığı tarımsal desteklemelere bloke koymakta, çiftçiyi elektriksiz bırakarak tarımı bitirme politikalarını sürdürmektedir. Kürt coğrafyasında uygulanan bu politikalar halkı açlığa, yoksulluğa ve topraksızlaştırmaya mahkûm etmektedir. Peki, ne yapmalı? Çiftçiyi koruyan ve destekleyen kamucu politikalar uygulanmalıdır. İthalat bağımlılığı sona erdirilmeli, yerli üretim teşvik edilmeli, kooperatifler desteklenmelidir. Mazot, gübre, ilaç ve tohum fiyatları sübvanse edilmeli, çiftçi borçlardan kurtarılmalıdır. DEDAŞ’ın çiftçilere yönelik baskıları son bulmalı, elektrik kesintileri son bulmalı ve tarımsal üretim enerji destekleriyle teşvik edilmelidir. Gençlerin tarıma yönelmesi için teşvikler oluşturulmalı, kırsalda sosyal yaşam olanakları artırılmalıdır. Demokratik, ekolojik ve toplumcu bir tarım politikasının hayata geçirilmesi için Kürt sorunu demokratik bir zeminde ve diyalog yoluyla çözülmelidir” diye belirtti.
‘AKP ZEHİRLİYOR’
Necla Demir, AKP’nin eğitim politikalarına işaret ederek, eğitim müfredatları ile çocukları ve gençleri zehirlediğini söyledi. Sağlık politikalarını nedeniyle sağlık alanında zehirlendiğini söyleyen Necla Demir, “Diyanet İşleri Başkanlığı ve dinî duyguları sömüren yapılanmaların önünü açan iktidarın politikalarıyla halkın inanç ve güven duyguları zehirleniyor ve araştırma önergemizin de konusu olan, aynı zamanda korkunç da bir hâl almış olan sağlanamayan gıda güvenliğiyle fiziksel ve biyolojik olarak her an hepimiz zehirleniyoruz. Ekonomik kriz halkın yeterli gıdaya ulaşması açısından büyük bir engel iken yanlış politikalar yüzünden ise sağlıklı gıdaya ulaşmak neredeyse imkânsız bir hâle geldi” dedi.
‘KAYITSIZ ŞEKİLDE SATILIYOR’
Necla Demir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa Komisyonu 2024 yılı verilerine göre Türkiye’den ihraç edilen tarım ürünlerinin yüzde 35’i insan sağlığı yönünden ciddi risk taşıdığı gerekçesiyle iade ediliyor. Peki, gümrükten dönen ürünleri akıbetini kimse biliyor mu? Hayır. Çünkü imhasına dair şeffaf bir süreç yürütülmüyor yani şeffaflık yok, denetim yok, hesap vermek yok. Peki, ne var? Tamamen ‘Yaptık, oldu.’ anlayışı var. Tarım il ve ilçe müdürlükleri zirai ilaç bayisi belgesi olan şirketlerin sistemdeki stok durumlarına göre tarım ilaçlarının yıllık tüketim miktarlarını yayınlıyor ancak gelin görün ki işin gerçeği çok farklı çünkü mühendis kontrolünde 1 ton ilaç satılıyorsa en az 2 ton ilaç da kayıtsız bir şekilde satılıyor; rastgele hem de, herhangi bir tüccar tarafından satılıyor.
SOFRAYA ZEHİR OLARAK GELİYOR
Dolayısıyla, Bakanlığın son bir yılda 55 bin ton olarak açıkladığı pestisit tüketiminin gerçekte en az 2 katı olduğunu söylüyorum. Peki, bunu neye göre söylüyorum? Bizzat sahada gördüklerime göre söylüyorum, bizzat sahada gözlemlediklerime göre söylüyorum. Gelin, hep birlikte çarşıya, pazara gidelim, çiftçilerin yoğunlukta alışveriş yaptıkları, herhangi bir gıda satılan ya da herhangi bir inşaat malzemesi satılan bir iş yerinde tarım ilaçlarının nasıl rahatlıkla satıldığına hep birlikte şahitlik edelim, edeceğiz de. Bakın, bu konu gerçekten çok ciddi bir konu, herkesin özellikle üzerinde durması gereken bir konu. Tarım ilaçları mutlaka mühendis kontrolünde, uygun dozajlarda ve doğru yöntemlerde uygulanmalıdır. Israrla üstüne basa basa söylüyorum: Tarım ilaçları öyle rastgele ticareti yapılacak herhangi bir eşya ya da herhangi bir malzeme değildir. On dört yıl saha deneyimi olan bir ziraat mühendisi olarak söylüyorum: Kalıntıdan dolayı sınırlardan dönen gıdalardan çok daha fazla kalıntısı olan tarım ürünleri gerekli analizler ve denetimler yapılmadığı için her an hepimizin sofrasına her gün geliyor.
Peki, bu neye sebep oluyor? Bebeklerde gelişim bozukluğuna, çocuklarda hormonal hastalıklara, yetişkinlerde başta kanser riski olmak üzere daha birçok hastalığa sebep oluyor ya da sebeplerinin başında geliyor. Bu nedenle, iktidar işin ciddiyetini kavrayarak gerekli politikaları üretmelidir.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***