AMED – Çözüm için iktidar ve muhalefetin dahiliyle Meclis’te komisyon kurulması gerektiğini belirten Barış İçin Toplumsal Girişimi üyelerinden Akın Birdal, İmralı Adası’na gitmek için başvuruda bulunacaklarını ifade etti.
Kürt sorunun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi tartışmalarını ardından barışçıl çabaları güçlendirmek amacıyla kurulan Barış İçin Toplumsal Girişimi üyesi ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Onursal Başkanı Akın Birdal, PKK Lideri Abdullah Öcalan’la görüşmek için başvuruda bulunacaklarını söyledi. Edebiyatçı, akademisyen ve siyasetçilerin de içinde yer aldığı Barış İçin Toplumsal Girişimi’nin çalışmalarını Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendiren Akın Birdal, geçmişte Kürt sorunun çözümünde yaratılan bütün fırsatların heba edildiğini belirtti. 2013-2015 yılları arasından “Çözüm Süreci” adıyla yürütülen diyalog sürecini hatırlatan Birdal, “Ne yazık ki olmadı. 1 Ekim’de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin uzattığı elle, yeni adı henüz konulmayan bir gelişme oldu. İktidar ‘Çözüm Süreci’ diye adlandırmıyor bu süreci. Ama biz ‘Barış ya da demokratik çözüm’ diyerek, diyalog olması için böyle adlandırıyoruz. Barış özlemi 2013-2015’te- Tam toplumsallaşmamıştı- biraz HDP ve iktidar arasında kapalı devre gitti. Ama şimdi bütün siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, aydınlar bu işe dahil oldu” ifadelerini kullandı.
Yeni başlayan sürece dair bir grup aydın, gazeteci, yazar ve siyasetçi olarak 14 Aralık’ta Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümü için çağrı yaptıklarını hatırlatan Birdal, “Çünkü Türkiye’nin bugüne gelişinde, savaş, çatışma, insan hakları ihlalleri, demokratik rejime dönüşmemesinde aslında herkes sorumlu. O nedenle bu karanlıktan çıkmakta hepimizin sorumluluğu. Bu sorumlulukla yola çıktık. Barış İçin Toplumsal Girişimi olarak heyetimizin adını adlandırdık” dedi.
‘İMRALI’YA GİTMEK İÇİN BAŞVURU OLABİLİR’
Meclis Başkanı, CHP genel başkanı, DEM Parti İmralı Heyeti ve DEM eş genel başkanlarından randevu talep ettiklerini belirten Birdal, bu kapsamda İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan ve DEM Parti eş genel başkanlarıyla yaptıkları görüşmelerin olumlu geçtiğini söyledi. Girişim olarak diğer siyasi partiler, emek örgütleri, işveren örgütleri gibi ziyaretleri de gerçekleştireceklerini belirten Birdal, PKK Lideri Abdullah Öcalan’la görüşmek için bir başvurularının olabileceğini söyledi.
‘BARIŞ DİLİ OLUŞTURULMALIYDI’
Abdullah Öcalan’ın kamuoyuna yansıyan mesajlarının çok önemli olduğunu söyleyen Birdal, “İlk görüşmede şiddet ve çatışma zeminini demokratik siyaset zeminine çekebilme konusunda muktedir olduğunu belirtti. İkinci ziyarette de 7 başlıklı bir metin geldi ve bu çok önemliydi. Özellikle demokratik dönüşüm, demokratikleşme, barışın birlikte yürütülmesine dair ve herkesin bu işe dahil olması gerektiğine ilişkindi. Ama ne yazık ki diğer taraftan iktidar tarafından adı konulmadı, adı konulmadığı gibi barış dili de oluşmadı. Mademki böyle niyet, irade varsa önce dille başlamak lazım” diye konuştu.
‘KAYYIMDAKİ ISRAR ANLAŞILMAZ’
Farklı ülkelerdeki barış deneyimlerine işaret eden Birdal, “Ne zaman silah bırakılır? Kimlerin denetiminde olur? Üçüncü göz kimlerdir?” sorularının yanıtsız olduğunu belirtti. İktidarın “silahların gömülmesi” sözlerine işaret eden Birdal, “Nereye gömülecek, kime verilecek, bu işin hukuku nedir daha her şey belirsiz. Öncelikle bence her şey konuşula bilinir ve geçmişin bilinirliğini sorgulamak için başta düşünce, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğünü, Terörle Mücadele Yasası’yla ilgili maddeler rafa kaldırılmalı. İnsanlar serbestçe konuşabilmeli, yazabilmeli. Burada murat edilen barış, bir arada eşit ve özgür yaşamak değil mi? O zaman bence bir adım atılması gerekiyor ki bu konuda daha bu niyeti ortaya koyan bir adım ne yazık ki atılmadı. Bu bağlamda atılmadı, ama tersinden adımlar atılıyor. Kayyımlar, gazetecilerin gözaltına alınması” şeklinde konuştu.
Meclis’te MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Partililerle el sıkışmasıyla başlayan tartışmalara işaret eden Birdal, elin Bahçeli tarafından uzatılmasının ayrı bir öneminin olduğunu söyledi. 1 Ekim’de başlayan tartışmaların ardından 2’si büyükşehir, 11 belediyeye kayyım atandığını hatırlatan Birdal, “Bundaki ısrar anlaşılır gibi değil. Hem de böyle bir barış ve demokratikleşme sürecine en büyük ihtiyaç duyulduğu, konuşulduğu dönemde anlaşılır gibi değil. Bu kayyımlarda niye bu denli ısrarlılar anlaşılmaz” diye belirtti.
‘MECLİS YOL HARİTASI KOMİSYONU KURMALI’
Sorunun çözümünde asıl adresin Meclis olduğunu söyleyen Birdal, şöyle devam etti: “Bence yol haritası konusunda muhalefetiyle ve iktidarıyla Meclis’te bir komisyon oluşturulmalı. Bu komisyon taraflar arasında bir uzlaşma görevi üstlenmeli. Bu komisyon, bu süreci derhal bir hukuka bağlamalı, bir ajanda çıkarmalı ve ne zaman ne yapılacak belirlemeli. İnsanlar şu zamanda şu yapılacak noktasında bilerek, bir yol almalı. Süreç belirsiz kılınmamalı. Belirsizlik umutsuzluğa da yol açıyor, o nedenle umudu kesintiye uğratmamak için bir yol ajandasıyla ne istendiği bilinir kılınmalı.”
Sivil, demokratik, özgürlükçü, toplumsal mutabakat belgesiyle herkesin kendi diliyle, kimliğiyle, inancıyla, kültürüyle eşit ve özgür yaşayabileceği bir Türkiye’nin hedeflenmesi gerektiğini belirten Birdal, “Bunun güvencesi de anayasa olmalıdır. Bunda biraz da ihtiyaç duyulmalıdır ve niyet edilmelidir. ‘Ben yaptım oldu’ anlayışı birçok kırılmalara yol açıyor” diye konuştu.
‘TECRİT ÇÖZÜMSÜZLÜKTE ISRARDIR’
İktidarın vereceği bir barış mesajının yandaş medya ile hemen kamuoyunun oluşturmasının olası olduğunu belirten Birdal, şunları dile getirdi: “İmralı’nın kapısı daha açılmadı. Öncelikle Ömer Öcalan’ın gidişiyle tecritte bir kırılma oldu, ama henüz avukatları, ailelerin görüşmesine olanak sağlanmıyor. Tecridin kapısı demokrasiye ve barışa açılmalı, Abdullah Öcalan serbestçe konuşabilmeli -ki o, bu sürece büyük bir katkı sağlayacaktır-. Bu tecrit son bulmalı. Bu tecritteki ısrarın hala sürüyor olması, Kürt sorunun çözümsüzlüğünde de ısrardır. Niyetin olmayışını ortaya koyuyor. Bu anlamda, o konuda da demokratik kamuoyunun, emek örgütlerinin, yani herkesin bu sorunun yaşanmasında sorumluluğu var. Bundan da kurtulmak için sorumluluğumuzu kullanmalıyız.”
Barışın toplumsallaştırılması sorumluluğunun altını çizen Birdal, şunları söyledi: “Başta emek örgütler, çalışanlar, onların örgütleri, aydınlar, yazarlar, sanatçılar; perdeler barış için açılmalı, şiirler barış için söylenmeli, şarkılar barış için söylenmeli. Barış için yürümeliyiz. Barış için dayanışma içine girmeliyiz. Bu yüzyıllık sorunun çözümsüzlüğünün -özellikle son 40 yıllık acılı, yaralı bu sürecin- artık son bulması için halklarımızın bir arada eşit ve özgür, barış içinde kardeşçe yaşayabileceği bir Türkiye’nin inşasını el birliği ile tamamlamalıyız.”
MA / Müjdat Can
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***