30 Ağustos Zafer Bayramı’nda yapılan Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde mezun olan öğrencilerin bazıları, kılıçlarını havaya kaldırarak yemin etmişti. O anların sosyal medyada paylaşılması beraberinde tartışmaları getirmişti. Teğmenler hakkında “amirlerin ikazlarına rağmen planlı disiplinsizlik yapıldığı” gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Teğmenler ve komutanları 18 Kasım 2024’te Yüksek Disiplin Kurulu’na (YDK) sevk edildi.
Kara Harp Okulu mezuniyet töreninden sonra kılıç çatarak “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı attıkları için TSK’dan ihraç talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na (YDK) sevk edilen teğmenlerin savunması, saat 14.00’te Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda başladı. Teğmenlerin ihracının görüşüldüğü toplantı 6 saat sürdü.
Edinilen bilgiye göre, teğmenler savunmalarına “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek başladı ve Teğmen Ebru Eroğlu da savunmasını “Omuzumdaki rütbeyi alabilirsiniz, ama göğsümdeki Harp Okulu brövesini alamazsınız” sözüyle bitirdi.
DURUŞMA 6 SAAT SÜRDÜ
YDK’nın ardından teğmenlerin avukatlığını üstlenen TBB Başkanı Erinç Sağkan yaptığı açıklamada, disiplin duruşmasının 6 saat sürdüğünü belirtti. Sağkan, beş teğmenin her birisi için ayrıntılı, ayrı ayrı savunmalarının alındığını, teğmenlerin beyanlarını heyete sunduğunu ve avukat heyetinin teğmenler için hukuki savunma yaptıklarını söyledi.
‘TSK’NIN İTİBARINI ZEDELEYECEK BİR TARAFI YOKTUR’
Sağkan, YDK heyetinin teğmenlerin savunma hakkına riayet ettiğini, saygı gösterdiğini, sözlerinin kesilmediğini, teğmenlere savunmaları için süre konulmadığını ve teğmenlerin hukuk sınırları içerisinde kendilerini ifade ettiklerini vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Burada öncelikle 5 teğmenle ilgili olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni itibarsızlaştırıcı tavır içerisinde bulunma genel maddi olgusu üzerine yoğunlaşan bazı savunmalar söz konusuydu. Yine aynı şekilde kesinlikle bilinçli, örgütlü, daha önceden planlanmış bir hareket olarak değil o anın coşkusuyla, ailelerin orada bulunmasının oradaki teğmenlerin ve o ailenin o gururu yaşarken o anı daha büyük bir coşkuyla paylaşmanın getirdiği heyecanla ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ şeklinde… Aslında Türk Silahlı Kuvvetleri bakımında da değerlendirme yaptığımızda tüm bireylerinin Mustafa Kemal’in askeri olduğunu düşündüğümüzde ya da subaylık andı olarak baktığımız andın içeriğinde ‘laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını korumak’ bunları düşündüğümüzde aslında buradaki ifadelerin hiçbirisinin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarını zedeleyecek bir tarafı yoktur. Tam aksine bu ülkedeki 85 milyonun ortak değerleri olduğuna inanıyoruz, bunları özellikle savunmamızda vurgulamaya gayret ettik.
SONUÇ NE ZAMAN AÇIKLANACAK?
Sonucun ne kadar zamanda açıklanacağını ilişkin olarak heyetten bize bir bilgi gelmedi ancak zannedersem yaklaşık 7-10 gün içerisinde buna ilişkin verilmiş olan kararı göreceğiz. Ben umut ediyorum ki 5 teğmen hakkında da isnat edilen fiillerle ilgili olarak ceza verilmesine yer olmadığı yönünde bir karar tahsis edilir. Eğer bir hukuk devleti isek, eğer hukukun üstünlüğüne inanıyor isek zaten kararında bir hukukçu olarak öyle olması gerekir.”
‘ATATÜRK’ÜN ASKERLERİYİZ’ DİYEREK SAVUNMA YAPTILAR’
Sağkan, gazetecilerin sorusuna üzerine YDK’da yaşanan süreci şöyle aktardı:
“6 saatlik bir süreç oldu. Her bir teğmen ayrı ayrı salona alındı. Her birinin kendisini istediği çerçevede izah etmesi konusunda tam bir özgürlük alanı tanındı. Tüm teğmenler kendilerine son derece güvenle salonda bulundular, en ufak şekilde bir suç işlemediklerinin bilinciyle oradaydılar. ‘Biz Mustafa Kemal Atatürk’ün Askerleriyiz’ diyerek başladılar. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin iç işlerine ilişkin olarak düzenlenen mevzuat belgeleri dahil olmak üzere Harp Akademisi Kanunu da dahil olmak üzere zaten bütün mevzuatlarının Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını Atatürk İlke ve İnkılapları çerçevesinde yetiştirdiğini haliyle tutundukları tavrın bu anlamda mevzuata uygun olduğu gibi Harbiye’nin Atatürk’ün yuvası olduğu, 1283 denildiğinde Kara Harp Okulu’nda herkesin ayağa kalkıp ‘İçimizde’ dediklerini bunları da ifade ederek aslında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Atatürk’ten ayrılamayan Atatürk’ten uzaklaştırılamaz bir kurum olduğunun her biri altını çizdi.
‘OLUMSUZ KARAR ÇIKARSA…’
Bu anlamda herhangi bir suç işlemedikleri için kendilerini son derece özgürce, rahatça ifade ettiler. 5 yıl boyunca bu milletin onlara harp okulunda okuma şansı verdiklerini, tek üzüntülerinin bir olumsuz karar çıkmasında bu vatana olan borçlarını ödeyemeyecek olmak olduklarının altını çizdiler. Kendileri için herhangi bir taleplerinin olmadığını ve onlara yapılan 5 yıllık yatırımın karşılığını Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şerefli birer mensubu olarak vermek istediklerini ifade ettiler.
Bu arada her birinin sicilleri birbirinden başarılı. Bazıları çok ciddi spor alanında yurtdışı müsabakalarına katılmış dereceler almışlar. Ebru teğmeni biliyorsunuz zaten, hem birinci olarak girmiş, hem birinci olarak çıkmış. Türk Silahlı Kuvvetleri bakımından çok büyük bir gurur var. 3 Harp Okulu’nunda birincisi kadın subaylardan çıkmış. Bunu Atatürk’e borçlu olduğumuzu unutmamak gerekiyor. Bu teğmenler bu borcu unutmadıklarını ve vefalarını aslında burada ifade etmişler.
‘BU YANLIŞTAN BİR AN ÖNCE DÖNÜLMELİ’
Gerçekten Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarsızlaştırılması konusundaki tartışma maalesef ki gündüz de ifade ettiğim üzere teğmenlerin tutunduğu tavırdan dolayı değil maalesef ki teğmenlerin bu hareketlerinden sonraki kamuoyundaki tartışma biçiminden ve maalesef ki bu tür bir hareket sonra onlar hakkında bir disiplin soruşturması açılmasından kaynaklanmaktadır. Biz de özellikle bugün heyete avukatlar olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin aslında bu soruşturma ile itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını, bunun çok büyük bir yanlış olduğunu ve bu yanlıştan artık bir an önce dönülerek teğmenler üzerindeki bu baskının kalkması ve onların da görevlerine özgürce devam edebilmeleri yönünde beyanlarımızı ilettik.”
‘SONUÇ NE OLURSA OLSUN’
Öte yandan soruşturmaya konu olan törende yemini ettiren teğmen Ebru Eroğlu da savunmalarının ardından yaptığı açıklamada dikkat çeken ifadeler kullandı.
Eroğlu, “Bugün sonuç ne olursa olsun, bizim ve sizlerin göğsündeki Harp Okulu rozetini alamayacaklar. Bizler Atatürk’ün önce sıra arkadaşı, sonra silah arkadaşı olduk. Hayatımızın geri kalanında da bu minvalde hareket edeceğiz şüphesiz” ifadelerini kullandı.
Kaynak: ANKA
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***