Yerine kayyım atanan eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından kapıda karşılanmasına dikkat çeken İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Ahmet Türk muteber ise neden görevden aldınız?” diye sordu.
İBB’nin 16’ncı Kent Lokantası’nın kayyIm tarafından yönetilen Esenyurt Belediyesi’ne cephe bir noktada hizmete açan TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ilçenin farklı noktalarında yaptığı açıklamalarda birbirinden çarpıcı mesajlar verdi.
Türkiye Belediyeler Birliği ve İBB Başkanı İmamoğlu, DEM Partililerden oluşan İmralı heyetinin TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve MHP lideri Devlet Bahçeli’yle görüşmesine değerlendirdi. Heyette yer alan Ahmet Türk’ün devlet protokolüyle karşılanmasını hatırlatan İmamoğlu, “Terör bağı varsa neden devlet protokolüyle karşılıyorsunuz?” diyerek, “Tam da Ahmet Özer hocamızın yaşadığıyla aynıdır” dedi.
Esenyurt’ta Kent Lokantası’nın açılışından sonra gazetecilerin sorularını cevaplayan İmamoğlu şöyle konuştu:
‘Kent Lokantasını bir tane yetmez, 2 tane olmalı’ diyen Prof. Dr. Ahmet Özer’i, Esenyurt’un seçilmiş belediye başkanını burada, özellikle hepinizin huzurunda saygıyla selamlıyorum. Kendisine büyük geçmiş olsun demek istiyorum. Çünkü, evelallah bu ülkede, haksızlık ve hukuksuzluk yapan hiç kimsenin yanına haksızlık ve hukuksuzluk kalmadı, kalmayacak. Ve inanıyorum ki hem çok istediği Kent Lokantası’nda, biz beraber gidip, oradaki emekli dostlarımızla, öğrencilerimizle birlikte bir öğle yemeği yiyeceğiz. Şimdi onun çok istediği, Muhsin Yazıcıoğlu Spor Parkı’nın yenilendiği ortamda gençlerle spor yapacağız. Ama ne yazık ki bugün, Esenyurt’un her iki insanının bir oyunu almış olan Ahmet Özer Hocamız, dostumuz, Belediye Başkanımız cezaevinde. Sayın Özer’in haksız yere görevden alınıp, neden cezaevine atıldığını, inanın onun hakkında bu kararı verenler dahi bilmiyor. Yani sadece bir talimatın yerine getirildiği bir süreci, acımasızca yaşıyoruz.
“ÖZER ESENYURT’A BELEDİYE BAŞKANI OLMASA BAŞINA BUNLAR GELMEZDİ”
65 yaşında, bu ülkede üniversitelerde, kurum ve kuruluşlarda hizmet etmiş bir profesörü, bir bilim insanını bir anda ‘terörist’ yaptılar. İçişleri Bakanı’nın, Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın teşekkür mektupları yazdığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde fikrine başvurulan bir akademisyeni, bir gecede terörist ettiler. Niçin? Çünkü Esenyurt’u onların eline teslim etmediği için, burada seçim kazandığı için. Burada seçim kazanan bir Prof. Dr. Ahmet Özer olmasaydı, bir üniversitede şu anda akademisyen olsaydı, inanın başına hiçbir şey gelmeyecek ve orada akademisyenliğine devam edecekti. İşte bu kadar onların kendi mülkü gibi zannettikleri koltuklarını elinden aldığınızda, yapacakları ilk şey hukuksuz müdahale, yargıya müdahale, yargı tacizi… Bunun adı bazen seçimi iptal etmek, bazen kayyımu atamak… Yani hatırlayın; 2019’da, milletimizin oyuyla, anamızın ak sütü gibi helal, aynen Ahmet Özer’in de anasının ak sütü gibi helal olan bir seçimi kazandıktan sonra, bizim tarihte görülmemiş, 20 milyonluk şehrin seçimini iptal edip, ondan sonra da ‘çaldılar’ dediler. ‘Çaldılar’ dedikleri seçimde, ‘yargılanacak’ dediler sandık başındaki insanlar! Ne bir kişi yargılandı, ne bir kişi ceza aldı. Prof. Dr. Ahmet Özer’in bugün düşürüldüğü durum, bu kadar acıdır. O bakımdan açık söyleyeyim: İşte bu kadar teşekkür mektubu yazanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ondan bilgi alanlar, fikir alanlar, bugün, ‘onu terörist ilan et’ diyorlar. Açıkçası, devletimizin yöneticileri, hükümetin temsilcilerinin kafası çok karışık. Yalpalıyorlar. Açık söyleyeyim; akılları gitti. Ben, onlara yıllardır, ‘Allah size akıl versin’ diye dua ediyorum. Benim duam kabul olur, ama bunlara benim duam da yaramıyor. Açık ve net.
İKTİDARA AHMET TÜRK’Ü SORDU
Tuhaflığın zirvesini de hep beraber dün yaşadık. Ahmet Özer gibi, değerli Başkanımız gibi, DEM Partili Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı, aynı zamanda benim de TBB’deki encümen üyemiz olan Sayın Ahmet Türk de biliyorsunuz görevden alındı. Yerine kayyım atandı. Tarih 4 Kasım’dı. Daha dün. Yani yıllar öncesinden bahsetmiyoruz. O gün İçişleri Bakanlığı, resmi yazılı bir açıklama yaptı. Bakın; İçişleri Bakanlığı… Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, hepimizin güvenliğinden, hakkından, hukukundan sorumlu, bizi koruyan İçişleri Bakanlığı açıklama yaptı. Sitesinde hala duruyor. Açıklamada, büyük harflerle, yani milletin gözüne girsin diye, büyük harflerle Ahmet Türk’ü görevden alma gerekçesini şöyle açıkladılar: ‘Kobani davası kapsamında, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 10 yıl hapis cezası alması…’ Yani ‘bundan dolayı görevden aldım’ diyor. İki; ‘terör örgütü propagandası yapmak suçundan davasının devam etmesi…’ Üç; ‘silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yürütülen soruşturması nedeniyle görevden alınmıştır’ diyor İçişleri Bakanlığı. İddialara bak! Bana inanmayan, bakanlığın web sitesine girsin, baksın. Oradan okusun. Terör örgütüne üye olmak, terör propagandası suçu yapmak iddialarını büyük harflerle, o açıklamaya koymuşlar. Yani devletimize göre Ahmet Türk, terörist. Böyle izah ediyorlar. Büyük harflerle öyle yazıyor devletimiz ki, herkes görsün. Tıpkı Ahmet Özer gibi!
“DEVLET PROTOKOLÜYLE AĞIRLANAN AHMET TÜRK’E NEDEN ‘TERÖRİST’ DİYEREK YERİNE KAYYIM ATADINIZ?”
Peki, dün ne oldu? Devletimizin ‘terörist’ diye görevden aldığı Sayın TBB encümen üyesi, değerli belediye Başkanımız Ahmet Türk, devlet protokolümüzün ikinci sırasında yer alan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı’yla görüştü. Ardında da devletimizi yöneten ittifakın ortağı partinin Genel Başkanı’yla bir araya geldi. Yani devlet, ‘terörist’ diye görevden aldığı bir belediye başkanını, devlet protokolü kapsamında kabul etti. Demek ki Ahmet Türk muteberdir. Bize göre de öyle zaten. Ama yani bakıyorsunuz; daha dün, 1 ay, 1,5 ay önce, koca harflerle ‘terörist’ diye yazıyorsun bakanlığın sitesine. Hala da orada duruyor. Kendisinin yerine kayyım atanmış Mardin’de, Mardin’i yönetiyor. Peki muteber biriyse, neden ‘terörist’ diyerek kayyım atadınız. Terör bağı varsa, neden devlet protokolü olarak karşılıyorsunuz? İşte tam da dün yaşanan bu garabet, aynen Esenyurt’ta yaşanan garabet gibi. Dün yaşanan bu devleti düşürdükleri durum, devletimizi düşürdükleri durum, tam da Ahmet Özer Hocamızın yaşadığı garabetle aynı garabettir.
“AHMET ÖZER BAŞKANIMIZ, DÜNE KADAR DEVLETİMİZİN MUTEBER İNSANI, AMA ESENYURT’TA SEÇİMİ KAZANDI DİYE, ÇAT GÖREVDEN AL!”
Yani Ahmet Özer Başkanımız, düne kadar devletimizin muteber insanı, ama Esenyurt’ta seçimi kazandı diye, çat görevden al! Ahmet Türk’ü görevden al, kayyım ata; bugün başka bir mevzu var, en üst seviyede karşıla! Bizim devletimiz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti; dün başka, bugün başka yarın başka olmaz, olmadı, olmayacak. Bu doğru değil. Dolayısıyla, nasıl ki ‘Ahmet Türk de görevine dönmeli’ diyoruz, Ahmet Özer Hoca’mız da derhal görevine dönmelidir. Yani muteber bir insana bu kadar zulüm yapmak, bu kadar sıkıntı çektirmek, -girmeyeceğim oralara- sabahın 6’sında evini basar gibi gitmek, ailesini huzursuz etmek… Hala iddianamesi yok ortada. Hala iddianame yazılmadı. Allah, bunlara akıl versin. Allah, bunlara vicdan versin. Dua ediyorum şu anda. Ne yapayım? Bir kul olarak dua ediyorum yani. Tabii ki mücadelemi veriyorum ve vazgeçmeyeceğim. Hem Esenyurtlular hem İstanbullular hem de tüm milletimiz, bütün bu olanların farkındadır. Ben eminim ki, o gün geldiğinde, bu hukuksuz uygulamaların, bu yalpalamaların faturasını, milletimiz tekrar bu hükümete kesecek. Hiçbir kötülük karşılıksız kalmayacak.
ESENYURT KAYYIMINA TEPKİ: “BİR DE GERİLE GERİLE FOTOĞRAF VERİYOR; SANKİ MİLLET ONA YETKİ VERMİŞ GİBİ”
Esenyurt’a kayyım atayan akıl, aynı zamanda öyle planlı iş yürütüyorlar ki… Aynı gün; bakın gözaltına alınan hocamız, daha henüz tutuklanmamış… Normal hukuk devletinde, hukukun kararı tahmin edilmez. Böyle bir şey olmaz. Devlet, böyle bir şey yapmaz, yapamaz. O zaman, adalete olan inancı yok edersiniz. Daha henüz soruşturması başlamamış, orada henüz savcı ifadesini almamış, mahkemeye daha sevk edilmemişken, buraya atanacak kayyım haberini, iktidara en yakın, hatta kapı komşusu gazetenin manşetlerinden sosyal medyaya düşürüyorlar. ‘Yok, öyle değil, kem küm…’ En yetkili ağızlar konuşamıyor falan filan. Aynen yazdığı gibi oluyor! Önce vali yardımcısı oluyor Beyoğlu Kaymakamı, sonra oradan Esenyurt’u kayyım atamasıyla yöneten bir kişiye dönüşüyor. Tabii tam onlara göre bir kayyım atandı! Esenyurtluların tüm demokratik tercihleri, kayyım tarafından yok sayılmıştır. Belediye Başkanı gibi, meclis de çalışamaz hale getirilmiştir. Kerameti kendinden menkul birkaç kişilik encümenle, Türkiye’nin en kalabalık, yani 1 milyonu aşkın Esenyurtlu meclis üyelerine yetki vermiş, ‘Benimle ilgili kararları sen alacaksın’ demiş. Gelmiş buraya bir avuç insan, birkaç tane kim olduğu belli olmayan insan, bir tane de kayyım, Esenyurtlular adına karar alacak! Bir de gerile gerile fotoğraf verecek! Sanki millet ona yetki vermiş gibi reklam yapacak! En kalabalık, sorunları en grift ilçesinde kendi kafasına göre iş çevirecek!
“BU KAYYIM ARKADAŞ, SADECE BUNU DA YAPMIYOR…”
Bu kayyım arkadaş, sadece bunu da yapmıyor. Göreve geldiğinden beri; 5 başkan yardımcısı, 18 müdür ataması yapmış. Belediyenin 4 müdürlüğünü de kapatmış bu arada. Her şeyi biliyor ya! Yani burayı altı yıldır yöneten, milletle beraber yöneten, milletin de ödüllendirdiği, yüzde 50 oy verdiği partinin insanlarını yok sayabiliyor ya, 4 tane de müdürlük kapatıyor. Görevden aldığı devlet memurlarını, mesleki uzmanlıklarından uzak yerlere sürüyor. Kayyıma bakar mısın? Kayyıma göre şimdi herkes kötü, herkes terörist! Kayyım! Kayyım aklı bu! Ama bir taraf, onun için muteber. Neresi? ‘AK Parti’ yazıyorsa geçmişinde, AK Parti’de görev yapmış ise, kayyım için muteber! AK Parti belediyelerinin partizan memurlarını Esenyurt’a çağırıyor, onları istihdam ediyor hem belediye başkan yardımcısı yapıyor hem müdür yapıyor. Ne kadar tesadüf! Bakın; saat 6’da bir Belediye Başkanı, evinden tutuklanarak götürülüyor. Ve usulsüzce yapılıyor, acımasızca yapılıyor. Daha kararı verilmeden, yerine atanacak kayyım belirleniyor. O kayyım her şey hesaplı ya, yani ne tesadüf ki, etiketinde ya da geçmişinde AK Partili belediyede çalışmamış bir kişi yok atama yaptığı.
“NEREDE DEMOKRASİ?”
Yani bu ne biliyor musunuz? ‘Ey millet! Sen bana oy vermedin, ama ben seni yok sayıyorum. Senin namusun olan oyunu yok sayıyorum. Senin seçtiğin insana zulüm çektiriyorum. Ona zalimlik yapıyorum. Onun yerine de birini atıyorum. O da benim partimin üyelerini yönetime atıyor!’ Nokta. Nerede demokrasi? Kayyım şimdi sözde devlet adamıydı, kaymakamdı. Ama atama kafası gösteriyor ki, net olarak, aleni olarak bir partinin temsilcisidir kardeşim. Bu kadar net. Yalan yanlış bilgilerle, bir de Ahmet Özer’in 7 aylık belediye başkanlığı dönemiyle ilgili üretilen haberleri de dikkatle takip ediyor! Açıkçası, bu geçmişe dair hususlar üzerinden siyaset yapma anlayışını, kayyım da olsa ıskalamıyorlar. Tabii biz, ne yapılırsa yapılsın, bunları takip ediyoruz. Ve bunlarla ilgili, yapılan her hususla alakalı hem siyasi partimizin yetkilileri hem kurumsal olarak biz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, demokrasiyi takip eden, hukuku takip eden, yapılan eksikliklere ve yanlışlara karşı dik duran bir anlayışla, görevimizi eksiksiz yerine getiriyoruz.
“NET OLARAK ESENYURT’TA KİRLİ BİR OYUN OYNANMAKTADIR”
Net olarak Esenyurt’ta kirli bir oyun oynanmaktadır. Ne yazık ki, bazen başka makamlar da bu işe alet oluyor. Kentimizin en üst makamı olan Valimiz de bu kampanyaya, zaman zaman gelerek katılmaktalar. Bunun da reklamını yapmaktan hiç geri durmamaktalar. Bakın söyleyeyim. Bu tür usulsüz, demokrasiye aykırı, hukuka uygun olmayan süreçler… Varsayalım ki, bir yerde kayyım… Yahu yine kayyım, kayyım gibi davranacak yani. Bunlar, sanki seçilmiş gibi. Ama bir tek şeyi yapamıyorlar, milletin yanına çıkamıyorlar. Pazarda gelip dolaşamıyorlar. Çünkü itibarları olmaz. Yine geçtiğimiz günlerde, kayyımla beraber, Esenyurt muhtarlarıyla yapılan o toplantının yanlış olduğunu düşünüyorum. Muhtarlar, halkın özgün oyuyla… Kendisi talip olmuştur ve seçilmiştir. O makama gelmiştir. Atamayla değil. Ama orada öyle sözler kullanıyorlar ki; efendim Vali Esenyurt’a yükleniyormuş, yeni bir ilçe inşa ediliyormuş! Bak, bak, bak! Yeni bir ilçe inşa ediliyormuş! Al işte, 15 yıl yaptığınız bu şehir suçları, hemen arkamızda. Bakın biz, işte bu vadiyi, bu dereyi kendine getirerek, işte yeşil kulvarlar oluşturmaya çalışıyoruz. Bunu görün; 15 yılın inşası! Dünyanın ve Türkiye’nin tam bir imar faciası, Esenyurt’ta, bu AK Parti döneminin bu insanlara zulmüdür yani. Başka bir şey değildir.
GAZETECİ BAYER’İN “KAYYIM” YAZISINA TEPKİ: “YENİ BİR İNŞA EDİLİYORMUŞ, BUNUN DA MİMARI KAYYIMLA VALİ! BAK SEN YAHU!”
İşte yaptığı, şurada bir blokta 600-700 daire var. Ben şahidim. Geçmiş dönem buradan Beylikdüzü’ne atanan bir kamu görevlisi, ‘Israrla talep ettim’ dedi. Yani şuradan karşıya; 2 kilometre, 3 kilometre… ‘Beni biraz Esenyurt’tan Beylikdüzü’ne yollayın da biraz tatil yapayım!’ Bunu deme durumuna düşürülmüştür. Niye? Bu sefil şehircilik anlayışı. O sefaletin içinde olan bir kısım kamu görevlisine de o dönemin AK Partililerine de şimdiki belediyede görev verildiğini duyuyorum. O bakımdan, yeni bir inşa ediliyormuş, bunun da mimarı kayyımla Vali! Bak sen yahu! Yani bu mesajı kime veriyorsunuz? Gazetecilik, önemli meslek. Tabii birçok gazetenin ismi kirlendi artık ama özellikle buradan, o olayı kocaman köşesine taşıyan, sözüm ona yılların gazetecisi Yalçın Bayer’i de açıkçası buradan esefle kınıyorum. Yani orada bir haberi, sanki güzel bir habermiş gibi, bir PR çalışması gibi yazarak, çizerek nakletmesi de acı bir durumdur. En azından PR ekibinin kaleminden çıkmış gibi hazırlanan o köşe yazısının altında, en azından birkaç yerinde ‘belediye başkanı’ diye değil de ‘kayyım’ diye buradaki kişi yazsaydı; onu bile yazmamış. Ben, bunun kendisine hiç yakışmadığını düşünüyorum. Bu yazı, onu hep takip edecek. Onun için umarım gazeteciler, bu süreçleri yazarken, çizerken, insanların hakkını ve hukukunu yemeden, hakkı ve hukuku koruyarak, gerçekleri çarpıtmadan haberleri yaparlar.
“BURANIN EN BÜYÜK YATIRIMLARINI İBB YAPIYOR”
Burada yapılan en büyük yatırımlar, birilerinin yazdığı gibi, öyle vali tarafından falan yapılmaz. Buranın en büyük yatırımlarını, az önce söylediğim gibi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi yapıyor. İşte sadece şu gördüğünüz hattaki masrafın, 10 milyara yakın olduğunu az önce söyledim. Elimizi hiç Esenyurt’tan çekmedik, çekmeyeceğiz. Ahmet Hoca döneminde başlatılan birçok iş vardı. Onları takip edeceğiz İBB olarak. Yine özellikle önceki dönemde de meclis çoğunluğumuz olmadığı için, bir kısım atamadığımız adımlardan biri olan imar planlarıyla ilgili süreç, Ahmet Hocamızın da çalışmalarıyla tamamlanmıştı. 1/1000 ölçekli bir imar planıydı. Esenyurt’un Kıraç bölgesinde, 7 mahalleyi ilgilendiren bir imar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bu gelecek ve bölgede yaşayan 150 bin vatandaşımızın yapılarını depreme karşı güçlendirmek adına, önemli bir hak kazandıracak olan bir plan. Tabii bu plan, hocamızla birlikte, onun çabalarıyla Meclis’te geçirilmişti. Ama biz, Büyükşehir Belediyesi’nde süreci yönetirken, yine şöyle bir şey yaptık. Burada kayyım meclisi yok sayıyor. Toplantıya çağırmıyor. Utanılacak bir şey yahu. Bu, utanılacak bir şey. Mesela bunun kararını kim veriyor? Meclisi koyma!
“MECLİS ÜYELERİNİ DAVET EDİYORUZ, AMA AK PARTİLİ MECLİS ÜYELERİ GELMİYOR”
Hani bizde bir de şöyle bir şey var. Kraldan fazla kralcılık var ya. Hemen, ‘Sayın Cumhurbaşkanı!’ Ben de diyorum ki; Cumhurbaşkanı’na gidene kadar kayyım var, Vali var, içişleri Bakanı var. Yani siz bir yanlışı düzeltin. Yok. Korkuyorlar ve bir kişiye tabiler. Ona bakıyorlar böyle. Bir şey der mi acaba? Kuralı uygulamak diye bir niyetleri yok. Dolayısıyla biz ne yaptık? Esenyurt Meclisi’ni davet ettik. Esenyurt Meclisi’nden ne yazık ki AK Parti grubu gelmedi. Gelen meclis üyelerine biz, burada geçen planları nasıl İBB Meclisi’ne taşıyacağımızı ve geçireceğimizi anlattık. Ben bunu da anlamıyorum yani. AK Partili belediyenin meclis üyeleri niçin gelmez? Yahu kendi seçildiklerine bile saygı duymuyorlar. Yani ben seçilmişim, ne yapıyor İBB, seni çağırıyor, diyor ki, ‘Gel sana bilgi vereceğim. Beni kayyım ilgilendirmiyor. Ama beni sen ilgilendiriyorsun’ diyorum. Meclis üyelerini davet ediyoruz, ama AK Partili meclis üyeleri gelmiyor.
“ESENYURT’UN İHYA EDİLMESİ İÇİN HER ZAMAN BURADA OLACAĞIZ”
O bakımdan Esenyurt’u iyileştirmek adına, burada yaşayan bir insan olarak, buradaki geçmişteki 15 yıllık katliamı gören bir insan olarak, buradaki insanlarımızın mağduriyetini gören, yeşil alan eksikliğini bilen, okullarda birbirinin üstünde çocukların okuduğunu bilen biri olarak; gözümü, kulağımı, elimi buradan çekmeyeceğim. Görevim ne olursa olsun. Ama bugün ama yarın Esenyurt’un ihya edilmesi için, her zaman burada olacağız ve Esenyurt’a olan ilgimizin aynı hızda devam edeceğini ifade etmek isterim. Üstelik neye rağmen devam edeceğiz? Açıkçası iktidarın ve ne yazık ki birçok kurumun 6 yıldır bitmek bilmeyen engellemelerine rağmen. Beylikdüzü-Sefaköy-TÜYAP metrosu bunlardan birisi. Yatırım planına alınmasını bekliyoruz. 2022’den beri bekliyoruz. 3 yıldır bekliyoruz. Çoktan başlardık biz bu projeye üç yıldır. Finans kaynağını bulduğumuz bir iş. Yani bu bölgeyi, bu kadar nüfusun yığıldığı bir ilçeyi raylı sistemlerden başka bir şey kurtaramaz. Aynı zamanda bu bekletilen imzayı atmalarını bekliyoruz. Altıncı müracaatı yaptık çünkü. Onayını bir an önce versinler. Yine aynı zamanda şunu söyleyeyim: Mahmutbey-Esenyurt hattımızı imalatı devam ediyor. Özellikle Esenyurt’tan Saadetdere’ye olan bölümün de onaylanmasıyla beraber, o bölüme de ayrıca başlamak istiyoruz. Çünkü bizim niyetimiz hem Mahmutbey’e gelen Başakşehir- Bahçeşehir üzerinden gelen metro hattın Esenyurt Meydanı’na gelecek.
“NE OLDU 31 MART’TA? 39 İLÇENİN 26’SINI, BİZİM SİYASET ANLAYIŞIMIZA EMANET ETTİ HALK”
Diğer taraftan Beylikdüzü metrosuyla onu birleştiriyoruz. Hem güney ekseninde hem kuzey ekseninde İstanbul’a raylı sistemlerle bağlanan bir Esenyurt’u, en fazla 4-5 yıl içinde buraya hediye etmek istiyorum şu çocuklar büyümeden. Bu çocuklar liseye geldiğinde, İstanbul’un her köşesine gitsin. Maç da izlesinler, spor da yapsınlar. Yüzmeye de gitsinler. Takımların maçlarını izlemeye gitsinler. Öyle değil mi çocuklar? İmza atarlarsa hemen başlayacak. O bakımdan bizim arzumuz budur. Ha imza atmazlarsa ne olur, söyleyeyim. 5 defadır imza atmadılar. Altıncı başvurumuzu yaptık. Ne oldu 31 Mart’ta? 39 ilçenin 26’sını, bizim siyaset anlayışımıza emanet etti halk. Böyle devam ederlerse, 39’da sıfır çekecekler. Bak; 39’da sıfır. Onun için bunları hala anlayamadım ben. Ben hep dedim ki bunlara, anlattım yıllardır, ‘Bizi engelleyerek seçim kazanamazsınız. Hizmet ederek seçim kazanırsınız.’ Hizmeti engelleyerek seçim kazanılamaz. Anlatamadık.
“BOŞUNA ‘YÖNETECEK BELEDİYENİZ KALMAYACAK’ DEMİYORUM”
Onun için ben, boşuna ‘Yönetecek belediyeniz kalmayacak’ demiyorum. Bu şekilde, aynı akılla devam ederseniz, bu kötü aklı değiştirmezseniz, gidişatı görmek zor değil. Bu bölge için yoğun çalışmalarımız sürecek. İnşallah dediğim o metro planlamalarıyla beraber, Esenyurt’un makus talihini hep beraber yeneceğiz. Ama esas olarak, bu aşamadan sonra en büyük kazanımı Esenyurt’un, demokrasiyle ilgili kazanımı olacaktır. O da hiçbir zaman asla geri durmayacağımız mücadelemizle, Prof. Dr. Ahmet Özer’in özgürlüğünü kazanmak ve bir an önce görevinin başına gelmesini sağlamak. Umarım bu yanlıştan da dönerler. Bu yılın ilk günlerindeyiz. Dün Regaip Kandili’ydi. Milletçe dua ediyoruz. İyilikler için dua ediyoruz. Adalet için dua ediyoruz. Ben diyorum ki; ‘Allah’ım, benim evlatlarımın hakkını kimseye yedirme.’ Ama ne diyorum biliyor musunuz? ‘Allah’ım, bu milletin bütün evlatlarının hakkını kimseye yedirme.’ Hiçbir insanımızın hakkını, hukukunu çiğneyecek bir ortam, bu ülkede olmazsın. Herkesin hakkı, hukuku korunsun. İşte adalet, hava ve su gibi. İnsanın yaşam kaynağı. Ben de tam da o gözle bakarak diyorum ki; bir an önce bütün hukuksuzluklar sona ersin ve bulunduğumuz Esenyurt’ta, milletimizin iki oyundan birini alan Ahmet Özer Başkanımız da görevinin başına dönsün.”
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***