Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’nin kuzeydoğusunu hakimiyeti altında tutan YPG’nin Türkiye’nin Amerika ve başka aracılar vasıtasıyla ilettiği ültimatomu yerine getirmemesi halinde askeri harekatın kaçınılmaz olacağını söyledi.
CNN Türk’te yayınlanan Tarafsız Bölge programında gazeteci Ahmet Hakan’ın sorularını yanıtlayan Fidan, Trump yönetiminin buna karşı çıkması halinde dahi operasyon seçeneğinden vazgeçilmeyeceğini çünkü halkın güvenliği ve devletin muhafazasının bunu kaçınılmaz kıldığını dile getirdi.
Dışişleri Bakanı, “Yabancı terörist savaşçıların ülkeyi terk etmesi, örgütün üst düzey Suriyeli yöneticilerinin ülkeyi terk etmesi, kadroların silahlarını bırakarak yeni sisteme dahil olmaları gerekiyor, bu kansız problemsiz bir geçiş; Onun (YPG’nin) ortadan kalkması gerekiyor. Kalkmazsa gereği askeri harekattır. Şam onlarla konuşuyor; söyledi, bir daha söyleyecek. Başkasına hapishane hizmetleri sunarak başkasından para alıyorsun. 80 tane devletle aynı yatağa giriyorsun. Hangi ülkeden hangi servisten ne aldın kime ne söz verdin haddi hesabı yok ortada. Bu maskaralığı artık son verilmesi gerekiyor bölgede. (Amerika’ya rağmen operasyon) Biz yaptık. Afrin’de yaptık, Resulayn’de yaptık telafi. MİT Başkanı’yken 150-200 tane belki daha fazla operasyonu yaptık. Halen devam ediyor arkadaşlar yapıyorlar. Milli güvenliğimiz, halkımızın güvenliği devletimiz muhafazası bunu gerektiriyor” dedi.
Hakan Fidan, “Biden yönetimi ve Trump yönetimi arasında hangisini tercih edersiniz” şeklindeki soruya verdiği yanıta Amerikan sisteminde idarenin Türkiye’yle ilgili sorunları ve başlıkları siyasete havale ettiğini, Trump’ın nasıl bir tutum izleyeceğini anlamak için göreve başlamasını beklemek gerektiğini söyleyerek açık bir tercihte bulunmadı.
Fidan: “Cumhurbaşkanımız talimat verdi, IŞİD hapishanelerini biz Türkiye olarak kontrol altında tutarız”
Hakan Fidan YPG’nin bölgedeki meşruiyetinin en temel argümanları arasında yer alan IŞİD’le mücadele ve IŞİD militanlarının tutulduğu hapishaneler konusunda da Türkiye’nin devreye girmeye hazır olduğunu ilk kez net ve güçlü bir şekilde ifade etti.
Dışişleri Bakanı, “Amerika orada çeşitli bahaneler için vardı. Şu anda Biden yönetimi yönetiminde geliştirdikleri bahanelerin yüzde 85’i gitmiş durumda. İran varlığını, Rus varlığını bahane ediyorlardı şimdi de DEAŞ ile mücadele meselesini gündeme getiriyorlar. DEAŞ’la mücadele diye sundukları konu PKK’nın onlara verdiği hapishane hizmetleri. Yeni hükümet bunu yüklenmeye hazır. Bir de şu mazereti ortaya atıyorlar. Bu adamlar DEAŞ’a karşı savaştılar kahramanca. DEAŞ’a karşı İranlısı savaştı, Esat savaştı, Rusya savaştı, biz göğüs göğse savaştık. Bu meziyetse İran ve Esat’ı da korusaydınız. Bizim Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Milli Savunma Bakanımızla çalıştığımız bir konu. Cumhurbaşkanımız şunu da talimatını verdi; ‘Eğer başkaları yapamayacaksa bu işi ben kendi askerimle bunları kontrol altında tutarım’. Türkiye olarak biz buna da hazırız bunda bir sıkıntı yok” diye konuştu.
“Suriye’nin kazananı İsrail mi?” sorusuna Fidan’ın yanıtı:” Tek bir ülkenin kaybı ve kazancıyla ifade edilecek bir durum değil, çok aktör işin içinde”
“Suriye’deki yeni süreç Rusya ve İran arasındaki ilişkileri nasıl etkileyecek?” şeklindeki soruya “onların hassasiyetlerini dikkate alıyoruz” yanıtını veren Dışişleri Bakanı, “Suriye’deki asıl kazanan İsrail” algısının gerçeğini yansıtmadığını savundu.
Hakan Fidan “Bu komplo teorisinden ziyade birincisi maksatlı propaganda eğilimi. İkincisi özneleşmemiş insanların, zihinleri başka türden korozyona uğramışların ürünü bu. Maalesef mevcut kültürel akımlar bilinçaltına öyle bir işliyorlar ki biz özne değiliz başkası özne. Suriye’ye baktığınız zaman en az on tane dinamik aktörün fiilen işin içinde olduğu bir saha. Günün sonunda ‘kimin emeği kimi faaliyeti kazandı’ sorusunu sormak lazım. İran ve Hizbullah sınırından çekilmesi ile İsrail şey çıkmış gözüküyor. Ama İran Suriye’deyken İsrail’e karşı asker harekatta bulunmadı. Bizim de işimize gelen kısımlar var. Bölgedeki istikrarsızlığın bitmesi, mültecilerin geri dönecek olması. En önemlisi ticaret rotalarının yeniden açılması. Biz ihracatla ayakta duran bir ülkeyiz. Bütün damarlarımızın ticaret yollarımızın açık olması gerekiyor. Tek bir ülkenin kaybı ve kazancıyla ifade edilecek bir durum değil, çok aktör işin içinde olduğu bir konu” değerlendirmesinde bulundu.”
“Belli ülkelerle hareket ederek oradaki imarı başlatmamız gerekiyor, elektrik olmadan orada hayatı tekrar başlatmak mümkün değil”
Suriye’nin imarı için uluslararası seferberlik edilmesi gerektiğinin altını çizen Dışişleri Bakanı, ABD’nin bu ülkeye Esat yönetimi sırasında uyguladığı yaptırımları bir an evvel kaldırması gereğine de işaret etti.
Fidan, “Amerikalıların uyguladığı yaptırımlar var. Bunlar ortadayken finansal ticari faaliyetin hayata geçilmesi zor. İstisnalar getiriyor adım adım ama tamamıyla çözülmedi. Burada belli ülkelerle beraber hareket ederek oradaki imarı tekrar başlatmamız gerekiyor. Elektrik ihtiyacı var, altyapı ihtiyacı var. Enerji ihtiyacı çok fazla. Türkiye’nin bu konuda verebileceği var. Ürdünlüler geldi, ‘elektrik verebiliriz’ dediler. Katar’ın yürüttüğü bir seyyar elektrik projesi var gemiyle getirip elektrik verme. Cumhurbaşkanımızın yanındaydım ayrılmadan bu konuda talimat verdi enerji konusunda. Elektrik enerjisi olmadan hayatı tekrar başlatmanız makina ekipman kullanmanız evleri ısıtmak aydınlatmak mümkün değil” dedi.
Fidan, Ahmet Şara ile Kasrun tepesine çıkışın hikayesini de anlattı
IŞİD ile mücadele konusunda Suriye’deki selefi kökenli yeni yönetimin Türkiye’den farklı düşünmediğini söyleyen Fidan, gazeteci Hakan’ın “nereden biliyorsunuz” sorusuna ise “Ben bunun canlı şahidiyim, DEAŞ’a karşı birlikte savaştık” yanıtını verdi.
Fidan, Şam ziyareti sırasında Ahmet Şara ile birlikte Kasrun tepesine çıkışlarını anlatırken, “Toplantılardan sonra kendisi, ‘Hakan Bey bir çıkalım’ dedi. Önce doğduğu mahalleye gittik. O arabayı kullanmayı da seviyor, doğduğu mahallede büyüdüğü evi gösterdi. ‘Kasrun tepesine en son ne zaman gittin’ dedi. ‘En son 2011’de gittim’ Gerçekten güzel bir andı. Herkese yapmaz. Liderlik özelliği var. Genç yaşında bu özelliğini ortaya koymuş bir şahsiyet. Bunu gittikçe ilerletmiş durumda” değerlendirmesinde bulundu.
Fidan ziyaret sonrası birçok ülkeden kendisini arandığını söyledi ve “bize de bir ziyaret ayarla’ diye. Avrupa’dan da bakanlar var onlar aradı diğer Arap ülkelerinden var onlara ben aracı oldum” diye konuştu.
“Ben MİT’teyken büyük bir organizasyonu ben çalıştırıyordum, bakanlıkta iken büyük bir organizasyon beni çalıştırıyor”
Ahmet Hakan, programı kapatırken yıllarca sesi bile bilinmeyen Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı olarak görev yaptıktan sonra Dışişleri Bakanı olmanın zorluklarını da sordu.
Hakan Fidan ise bu soruya verdiği yanıtta, “İstihbarattayken çok temas var. Buradaki kadar değil belki ama temas halindeydim. Konuşurken ben küçüklüğümden beri böyleyim aldığımız terbiye gereği ağzımızdan çıkana dikkat etmemiz gerekiyor. İstihbarat diplomasisi gayri resmi ifadelerle yapılır. Şimdi de gayri resmi çözüyoruz sonra resmileştiriyoruz yeni diplomasi modeli bu. Onun için yol alıyoruz. Benim arkadaşlara takıldığım bir konu var; ben MİT’teyken büyük bir organizasyonu ben çalıştırıyordum, bakanlıkta iken büyük bir organizasyon beni çalıştırıyor” yorumunu yaptı.