Kasım ayında Türkiye genelinde üç gün iş bırakan aile hekimleri, Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ndeki değişikliklerin geri çekilmesi için bir kez daha eyleme başladı. Türk Tabipleri Birliği (TBB) ile sağlık alanındaki sendika ve derneklerin oluşturduğu 14 örgütün iş bırakma kararı doğrultusunda, 81 ilde aile sağlığı merkezleri 2-6 Aralık arasında çalışmayacak.
Birçok kentte açıklamalarda bulunan aile hekimleri, kayıtlı hasta sayısını düşürüp 6 ayda hekime gitmeyenler için maaşlardan kesinti yapılacağı, kayıtlı hasta yılda 7’den fazla hastaneye başvurursa aile hekimlerinin ek ödeme alamayacağı, yazılan ilaca göre ek ödeme verileceği, aile hekimlerinin maaşının her ay performansa göre değişeceği gerekçesiyle, “eziyet yönetmeli” olarak adlandırdıkları düzenlemenin iptal edilmesini istedi.
Hekimler, AK Parti milletvekillerinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan Sosyal Sigortalar Kanunu’nda değişiklik teklifi ile, sağlık raporlarının aile sağlığı merkezlerinde artık ücretli olarak verilmesi ve geleneksel tıp uygulamalarının aile sağlığı merkezlerinde yapılması gibi düzenlemeleri de eleştirdi.
“Birinci basamak sağlık hizmetleri piyasa dinamiklerine teslim ediliyor”
İzmir’de İl Sağlık Müdürlüğü önünde toplanan hekimler adına açıklamayı, Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN), Birlik ve Dayanışma Sendikası (BDS), İzmir Aile Sağlığı Çalışanları Derneği (İZASED) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık-İş) temsilcileri okudu.
“Aile hekimliği eziyet yönetmeliğine hayır” yazılı pankart arkasında biraraya gelen hekimler, “Güvenceli iş, güvenceli gelecek”, “Sağlık haktır satılamaz”, “Hekimlik yapmak istiyoruz hesap kitap değil” yazılı dövizler taşıdı.
Açıklamada, düzenlemenin yasalaşması halinde “birinci basamak sağlık hizmetlerinin piyasa dinamiklerine teslim edileceği” savunuldu; “Etkili ve güvenilir olduklarına ilişkin henüz yeterli bilimsel veriler bulunmayan geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları, aile hekimleri birimlerinde mesai dışında paralı olarak gerçekleştirilebilecek. Nitelikli ve görece daha yüksek maliyetli sağlık hizmetine erişim olanağı olmayan hasta grubunun, etkililiği belirsiz bu yöntemlere kamu eliyle yönlendirilmeleri, toplum sağlığına zarar verebilecek bu uygulamalara duyulan güveni yersiz bir biçimde artıracağı gibi, sosyal devlet ilkesine ve devletin sağlık hakkını koruma yükümlülüğüne aykırıdır” ifadeleri kullanıldı.
“Hastalarla hekimler karşı karşıya getirilmek isteniyor”
Ücretsiz olarak verilen sağlık raporlarının aile sağlığı merkezlerinde ücretli hale getirilmesinin de eleştirildiği açıklamada, “Bu durum aile hekimi arkadaşlarımızı ‘parasıyla değil mi? Raporumu vermek zorundasın’ diyen hastalarla karşı karşıya getirecektir. ‘Olmaz’ demeyin daha kanun Meclis’ten geçmeden bir arkadaşımız haksız rapor isteyen hasta tarafından darp edildi” denildi.
Yasa teklifi ile vatandaşların sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için ödediği katkı katılım payının da arttırılmasına karşı çıkılan açıklamada, “Hasta eğer daha az katkı payı ödemek istiyorsa ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşuna aile hekimliğinden sevkle gitmesi gerekecektir. Ancak ‘eziyet yönetmeliği’, ikinci ve üçüncü basamağa yaptığı sevklerden dolayı aile hekimini, gelirini keserek cezalandırmaktadır. Bu durumda sevk isteyen hasta ile hekimler yine karşı karşıya gelecektir. Sağlık Bakanlığı bizim de talep ettiğimiz sevk zincirini hastalarla hekimleri karşı karşıya getirerek, hekimlerin kazancı üzerinden kurmaya çalışmaktadır. Bunu kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz” ifadelerine yer verildi.
“Aile sağlığı merkezine para ilişkisinin sokulması uzun vadede kaygı verici”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İzmir Aile Hekimleri Derneği Başkanı Dr. Muhteber Çolak, aile hekimliğinde yapılan değişikliklerin hedefinin sağlığı özelleştirmek olduğunu öne sürdü.
Çolak, AK Parti hükümetinin iktidara geldiği 2003 yılından itibaren devreye soktuğu Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla sağlık hizmetlerinde özel sektörün payının giderek arttığını söyledi.
Çolak, “Aile sağlığı merkezleri insanların ücretsiz ulaştığı bir yerdi. Şimdi bu raporlarla, burada bir ücret ilişkisi başlatıyor. Bu raporlar bizim işimiz değildi zaten. Ama aile sağlığı merkezine para ilişkisinin sokulması bile uzun vadede kaygı verici. Çünkü sağlığı özele havale etmek istiyorlar. Sağlıktan anladıkları hastanın müşteri olması, sağlık tesislerinin de işletme olması” dedi.
Yönetmeliğin hastalarla aile hekimleri arasındaki ilişkiyi bozacağını belirten Çolak, “O yüzden biz bunu geri çeksinler istiyoruz. Hastamızla aramıza girmesinler. Reçetemize dokunmasınlar. Bizim elimizde olmayan, yapılması mümkün olmayan koşulları bize dayatıp bizi buna zorlamasınlar. Bu nedenle beş gün iş bırakıyoruz, halkımızın desteğini istiyoruz” diye konuştu.
Aile hekimlerinin talepleri
Aile hekimleri okudukları açıklamada, “Sağlık Bakanlığı’nı bir kez daha uyarıyoruz, sorun yumağına dönüşmüş sağlık sistemini performansa dayalı, bilimsel yaklaşımdan uzak yönetmelikler ile düzeltemezsiniz” sözleriyle taleplerini sıraladı.
Hekimler, birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ile aile sağlığı merkezleri binalarının kamu tarafından sağlanmasını, nitelikli sağlık hizmeti sunulabilmesi için Aile Sağlığı Merkezi sayısının hekim başına 2 bin nüfusu aşmayacak şekilde arttırılmasını, aile sağlığı merkezlerinde nüfus yapısına göre yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmesini, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamalarının desteklenmesini istedi.
Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan tüm sağlık çalışanlarına emekliliğe yansıyacak ve “insanca yaşamaya yetecek düzeyde” tek kalemden oluşan maaş ödenmesini talep eden hekimler, sağlıkta şiddetin önlenmesini sağlayacak etkin ve caydırıcı tedbirlerin alınmasını da istedi.
Açıklamanın okunmasının ardından hekimler İzmir’in farklı yerlerinde 5 gün boyunca sürdürecekleri eylem takvimini de duyurdu.